Güneş bugün gökyüzünü terk ederken beraberinde tüm bulutları da götürmüştü. Temiz bir sayfa gibi göğe serilen geceyi binlerce yıldız süslüyordu. Halk bulutsuz gecenin parlak yıldızları altında geceye şahitlik etmek üzere toplanmıştı. Asu... Beş yerine dört kanadı olan yıldız! Bu geceki yıldızlar arasında en parlak olanı, geceyi taçlandırmak üzere en tepeye tırmanmaya devam ediyordu.
Tüm Elementayı ağırlayan tören salonu, üstü açık bir stadyumu andırıyordu. Dev stadyum, oldukça özel olan bu gecenin mekanıydı ve salona gelen herkesin elinde bir meşale vardı. Göğü yıldızlar, yeri meşaleler aydınlatıyordu. Bu gece evrenin en parlak gecesiydi. Gökyüzünde gece, yeryüzünde ışık; gökte ay, yerde ateş vardı! Bu gece ne soğuk, ne de sıcaktı... Yerdeki binlerce meşale, gökteki binlerce yıldızın ışığına karşılık verircesine parlıyordu!
Az sonra gündüz geceye, gece de gündüze sunacaktı bağlılığını! Ve Asu bir yemini daha kabul edecekti...
Borazanlar çalarken tüm salon alkış tutmaya başlamıştı. Kalabalık, Konsey' in salonun dev kapılarından içeri girmesiyle birlikte onları selamlamak için aynı anda ayağa kalkmıştı. Onların yerlerini almalarıyla birlikte de selamlarını sonlandırmış heyecanlarını ikiye katlamışlardı. Vakit gelmek üzereydi. Herkes gözlerini kapıdan ayırmadan, esas karakterlerin de içeri girmesini beklemeye başlamışken, az sonra onlar da kapıda görünmüşlerdi! Gecenin özel olmasını sağlayan elementler! 6. Kuşağın as ana elementleri ve Asu' nun altında bağlılıklarını sunacakları eşleri...
Ana elementler, ağır ama uyumlu adımlarla salonun ortasına geçmişlerdi. Durdukları bu noktada, zeminde, oldukça büyük bir çember deseni vardı. İçinde birbirine eşit olan başka dört çember ve her birini birbirine bağlayan büyülü kelimelerle döşenmiş yollardan oluşan büyükçe bir çember deseni. Tabii Asu' yu simgeleyen dört kanatlı bir yıldız da tüm bu deseni ortalayacak şekilde tasarlanmıştı. Herkes nerede durması gerektiğinin bilincindeydi ve aceleci davranmadan, yıldız deseninde olmaları gereken kanata geçip yerlerini almışlardı.
Bu gece kuşağın dört ana elementi, yanlarında sadece birer tane bıçak getirmişlerdi. En savunmasız halleriyle teslim edeceklerdi bağlılıklarını eşlerine. Yalnızca siyah bir gömlek ve pantolon giyip en sade şekilde katılmışlardı böylesi özel bir törene. Aralarından yalnız bir tanesi oldukça farklı görünüyordu. Zaten sadece bir tanesi kadındı. Beline kadar dökülen kızıl saçları sayesinde, diğer üç adam gibi simsiyah giyinmiş olmasa da tüm dikkatleri üzerine çekebiliyordu. Kızılın bedene bürünmüş haliydi, ateşin 6. Kuşaktaki hükümdarı...
Kadının kızıl gözleri kendi soyundan olan konsey üyesinin üzerindeyken, ona olan hayranlığı gözlerini bir kez bile kırpmayışından seziliyordu. Şimdi ölmesini istese, cümlesinin bittiği noktaya son nefesini bırakacak kadar bağlı olduğu bu adama tüm benliğini adayacağına doğduğu gün kulağına fısıldanan sadakat yeminiyle and içilmişti. Diğer üç element de aynı titizlikle bakışlarını konsey üyelerine dikmişti. Birazdan başka bir yemin kendi ağızlarından süzülecekti kaderlerine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYKIRI:3 YEMİN
FantasyAYKIRI SERİSİ'NİN 3. KİTABIDIR! *** Zıtlıklar düğüm oldukları noktada da itebilirler mi birbirlerini? Yoksa verdikleri her tepki, bundan sonra onları itmek yerine birbirlerine mi çekecekti? Daha yakın! Şimdi herkes daha yakın! Hayaller ve gerçekle...