Özlem' e kucak dolusu sevgilerle...
"Artık savaş yoktu. Özlemek yoktu... Bundan sonra dert edebileceğimiz tek şey: Kimin daha çok seveceğiydi..."
Kafilemiz uzun ve yorucu yolculuğun ardından sonunda yerleşkenin surlarına dayanmıştı. Pamir kapı muhafızlarına kapıyı açmalarını emretmeden hemen önce iki muhafız da önümüzde bir dizlerini yere koyarak, kafalarını öne eğdikten sonra:
-Hükmünüze biat edeceğiz!! Diyerek bize bağlılıklarını ve saygılarını sunmuşlardı.
Hemen ardından Pamir' in onlara verdiği ilk emri anında yerine getirmiş, yerleşkenin kapılarını bize ardına kadar açmışlardı. Surların üzerine yerleştirilen haberciler eş zamanlı borazanlarına üflerken kalbimin sesini duyamasam da, her bir atışında kulaklarımı zorladığını hissedebiliyordum. Tüm halk, habercilerden gelen bu komutu alır almaz bir dizini yere koyarak başları önde, meydanda bizi beklemeye başlamıştı. Kafile usul usul içeri girdiğinde, Pamir ardına dönüp tek tek her birimizin gözünün içine baktı. Halk bizden bir açıklama bekliyordu ve sanırım bu görevi aramızdan en iyi Pamir yapardı. Tabii öncesinde bizden bunun için müsaade istiyordu. Üzerinde fazlaca düşünmemize gerek duymadığımız bir soru olacak ki, tıpkı diğerleri gibi ben de sadece birkaç saniye içinde başımı hafifçe sallayarak onu bu gurur verici görevi yerine getirmesi için onayladım.
Halkın beklediği şey: Konsey binasının önüne kurulmuş olan kürsüye çıkıp bir şeyler söylememizdi. Yeni hükümdarın, yeni düzenin nasıl ve ne şekilde olacağına, şu an onlardan ne beklediğimize dair ilk sözleri duymayı ve karar ne olursa olsun, ona koşulsuz itaat edeceklerini bildirmeyi bekliyorlardı. Çünkü böyle öğretilmiş, bu kurallara göre davranmaya zorlanmışlardı yıllarca. Binlerce yıllık alışkanlıklarını, yaşam tarzlarını tek kalemde, tek bir günde silip atamazdık. Buna ne bizim gücümüz yeterdi ne de onlar bu duruma ayak uydurabilirlerdi. O yüzden yavaş yavaş, adım adım öğretecektik. Ama Konsey' in yaptığı gibi etrafa emirler yağdırarak bir şeyleri kendi kalıplarımızla onlara dayatarak değil de onları aramaya, öğrenmeye ve kendi başlarına keşfetmeye teşvik ederek yapacaktık. Onlarla birlikte biz de öğrenecektik:
Yalnız özgürlük için savaşmayı ve özgürce yaşamayı...
Pamir atından aşağı atlayıp büyük adımlarla kürsünün önüne kadar gitti. Fakat kürsüye çıkmak yerine bir elini elementsel gücü ile yaktıktan sonra kürsüyü de masmavi alevler arasında çatırtılar çıkartarak usul usul yok etti. Yok ediş süresince kimseden çıt çıkmamış, kül olan kürsünün dumanları göğe yükselirken tüm halk, soluğunu tutup şaşkınlığına sarılmıştı. Saniyeler akıp giderken ara elementler birbirlerine kaçamak bakışlar atıp bu görüntüyü izlemeye devam etse de, hala hiçbirisi tam anlamıyla başını kaldırmaya cesaret edememişti. Kürsünün tamamen yok olmasıyla birlikte Pamir, yönünü halka döndü ve yüksek sesle:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYKIRI:3 YEMİN
FantasíaAYKIRI SERİSİ'NİN 3. KİTABIDIR! *** Zıtlıklar düğüm oldukları noktada da itebilirler mi birbirlerini? Yoksa verdikleri her tepki, bundan sonra onları itmek yerine birbirlerine mi çekecekti? Daha yakın! Şimdi herkes daha yakın! Hayaller ve gerçekle...