29.BÖLÜM

8.9K 570 1K
                                    

Bu bölüm: "Belki kaybedeceğim ama savaşarak kaybedeceğim..." diyebilen tüm güçlü kadınlara ve o kadınlara inanan adamlara ithaf edilmiştir...

Neslican Tay anısına...

"Bağlılığınıza şahitlik ederiz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Bağlılığınıza şahitlik ederiz..."

Mucizeler onlara inandığınız müddetçe mutlaka bir yolunu bulup size geliyordu. İmkansızlıklar, onlarla inatlaştığınızda birden bire mümkün olabiliyordu. Yeter ki hayallerinize ulaşmak için yeni seçenekler bulmaya çabalayın... Mucizelere inanıp, gülümsemeye devam edin. Umudunuzu asla yitirmeyin. Bir gün her şey güzel olduğunda sizden geriye umutsuz, ışıksız bir bedenin kalmasına müsaade etmeyin. İnanın! Güneşli günlere inanın. Tıpkı dünyadayken çokça sevdiğim bir şairin de söylediği gibi: Güzel günler göreceğiz, güneşli günler...

Göğü ve yeri beyaza boyayan, ikisini de birleştirip bir yapan, aralarında uçurumlar var dediğimiz imkansız iki diyarı birbirine kavuşturan, kar taneleri kadar çoktu ona olan hayranlığım... Şimdi ona dair kurduğum kaç tane hayal varsa, o kadar da umudum vardı. Onun hayallerimdeki varlığı pembe değil beyazdı. Benim ona dair bembeyaz hayallerim, umutlarım vardı. Çünkü beyaz, tüm renklerin yan yana olabildiği mucizevi bir diyardı... Ben şimdi o diyarın ortasındayım. Hem de... Onunla birlikte...

Yemin törenimizin ardından Elis ve babam uzun süre bizle kalamayacaklarını söyleyip, istemeye istemeye de olsa yerleşkeye dönmek üzere yanımızdan ayrılmışlardı. Babamın aksine Elis, eşi Ezrak'a Pamir'in düzenlediği bu gizli yemin törenimize dair tüm ayrıntıları anlatmıştı. Hatta onu da davet etmiş fakat Ezrak, Elis'e yalnız gitmesini söylemişti. Çünkü Rima' nın herkes ortalıktan kaybolduğunda şüpheleneceğini ve birisinin onu oyalamak için kalmasının daha doğru olacağını düşünerek gelmemişti. Bizse tüm bunları Elis' ten öğrenmiştik. Çünkü gitmeden önce Pamir'e babasının iyi dileklerinin de bizimle olduğunu söylemiş hemen ardından da bunları anlatmak durumunda kalmıştı. Açıkçası Elis ve Ezrak'ın ne olursa olsun birbirlerinden bir şey saklamayacaklarına dair verdikleri söze ve bu sözü tutmaya olan bağlılıklarına gıpta etmiştim. Tabii Ezrak' ın eşi vasıtasıyla da olsa bize gönderdiği iyi dileklerini işitmek, annemin bu anımda da yanımda olmayışının verdiği acı boşluğu, daha derinden hissetmeme sebep olmuştu.

Babam ve Elis gittikten sonra Afşin rahatça oturabilmemiz için topraktan bir zemini yükseltip, üzerini kar tanelerinden arındırmıştı. Hepimiz yerden yaklaşık bir metre yüksekte olan bu küçük alanın üzerine tırmandıktan sonra kendimize oturacak bir köşe seçmiştik. Kar yağışı yeni durmuştu ve ortam benim gibi sıcakkanlı olanlarımız için hala oldukça soğuktu. O an içimden gelen şeyi yapıp bu eşsiz tabloda eksik bulduğum şeyi tamamladım ve zeminin orta yerine bir ateş yaktım. Şimdi hepimiz o ateşin etrafında oturuyorduk. Bilinçaltım uzun zaman sonra ilk kez samimi bir gülümsemeyle kulağıma eğilip: "Keşke içinizden birisi gitar çalmayı bilseydi de benim gönlüm sarhoştur yıldızların altında diye söze girseydi." Dedi. Bu düşünce farkında olmadan kıkırdamama sebep olmuştu. Hatta bir ara kendimi tutamayıp, diğerlerinin bana bakıyor olmasını dahi umursamadan sesli şekilde cevap verdim bilinçaltıma:

AYKIRI:3 YEMİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin