12.BÖLÜM

7.8K 727 519
                                    

"Göğün yedi kat üstü ya da yerin yedi kat dibi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Göğün yedi kat üstü ya da yerin yedi kat dibi... Herkes hak ettiği yere gidecekti...!"

Yerleşkeye vardığımda yağmur yeni durmuştu. O kadar çok üşümüştüm ki dişlerim yol boyu birbirine çarpmıştı. Kor' u yerine yerleştirdikten sonra hızlı adımlarla ana element binasına doğru yürümeye başladım. Aklım hala Arjin' deydi. Açık açık söylemiyor olsa da bir şeyler biliyor ya da en azından şüpheleniyordu. Özel yeteneği çok iyi saklanabiliyor olmasıydı ve bu yeteneği benim özel yeteneğimi (güçlü hissetme kabiliyetimi) delebiliyordu. Bu durum hiç hoşuma gitmese de bir şekilde onunla baş etmenin yolunu bulmalıydım.

Herkesin vardır bir zaafı. Mutlaka onun da olmalıydı... Kalan yedi günde kontrol etmeli, onu gözümün önünden ayırmamalıydım. Olası bir kontrolsüzlüğünde duruma el atabilmem için de bir an önce zaafını bulmalıydım. Aksi halde ipleri tamamen eline alacaktı ve ben kazanmak üzereyken, bir arsıza kaybedecektim...

Yeterince üşümüş ve öfkeyle bilenmişken beynim de çalışmamak için diretiyordu. Sonunda odama ulaştığımda daha fazla oyalanmadan doğruca kendimi sıcak suyun altına atmıştım. Kemiklerimin yeni yeni çözülmeye başlamasıyla bu kez aklıma gelen ilk şey Pamir olmuştu.

Tamam, sinirini ve Arat' ı bahane olarak kullandığını ve olay büyümesin diye yanımızdan ayrıldığını biliyordum ama yine de Arat' a bir şey yapmamış olması için dua etmekten kendimi alamıyordum. Hala alışabilmiş değildim sanırım. Beni önemsemesine, korumasına ve hatta beni... Gülümsedim. Bilinçaltıma hemşire gibi 'Sus' işareti yaptıktan sonra başka bir şey düşünmeyi denedim. Ama yapamıyordum. Üstelik yerleşkeye dönmediğimi görünce yağmur yağdırmaya başlamış olması da gözümden kaçmamıştı.

Keşke... Keşke o gıcık adam hiç gelmeseydi! Ya da en azından Pamir, kendisine sorduğum soruya cevap verdikten sonra gelseydi. "Bir gün Dünyaya gidecek olursam... Benimle gelir misin...?" diye sorduğumda, ilk kez bu kadar şaşkın bir şekilde kala kalmıştı karşımda. Ne diyecekti acaba? Şaşkınlığı geçseydi ve Arjin gelmeseydi ne cevap verecekti bana? Gelir miydi benimle, yoksa ait olduğu bu diyarı terk etmek istemediğini mi söylerdi...?

Suyu kapatıp duştan çıktıktan sonra yastığımın altına sıkıştırdığım ve uzun süredir gecelik niyetine kullandığım Pamir' in gömleğini üzerime geçirdim. Bir kez daha onlardan öğrendiklerimin işe yararlıklarını test etme fırsatı bulduğum, tuhaf büyü kitaplarından birisini alıp pencere kenarına kuruldum. Yorgundum ama beynimde takla atan düşüncelerin beni uyutmayacağını bildiğimden, kahvaltı saatine kadar kitap okumaya ve zihnimi boşaltmak için çabalamaya karar vermiştim. Tabii tüm çabam Mimi' nin odaya girmesi ve kapağını henüz açmış olduğum kitabı usulca yerine bırakmam gerektiğini anlamamla birlikte son bulmuştu. Çünkü bakışlarından anladığım kadarıyla merak içindeydi ve şu an hiçbir şey sorularının önüne geçemezdi. Üstelik onu nöbetçi olarak kapıya dikerken konuşulan her şeyi daha sonra kendisine anlatacağıma dair de söz vermiştim. Her ne kadar enerjim sıfıra yakın olsa da sözümden dönemezdim. Hem eminim, gecenin bir yarısı gizli toplantımızı bırakıp apar topar ana element binasından çıkan Pamir' in, şimdi ne durumda olduğunu deli gibi merak ettiği için onun da tüm gece gözüne uyku girmemişti ve öğrenene dek de girmeyecekti. Kısacası Beria' nın duruma el atması gerekiyordu...

AYKIRI:3 YEMİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin