Tanışmamızın birinci yılına... Sezen ablama...
Sevgilerimle...
"Sana: 'Benden kurtuluş yok!' demiştim..."
Rima geçen birkaç dakikanın sonunda kendini ancak toparlayabilmişti. Toparlanır toparlanmaz da tüm asabiyetini sırtlanıp büyük bir öfkeyle, kollarından tutarak düşmemesi için kendisine destek olan eşine bağırmıştı:
-Alaz, bırak beni!
Cümlesine eş değer olarak babamı itip onun kollarından kurtulur kurtulmaz da hızla masanın etrafından dolanıp bana doğru gelmeye başladı. Öfkeli adımları zemini sallıyormuş gibi hissettiğim için istemsizce irkilmiştim. Ancak içgüdüsel koruma dürtüsüyle elimi Pamir' in elinden kurtarıp önüne geçerek, onu arkama almıştım. Fakat Rima yanıma ulaştığında hedefinin düşündüğüm gibi Pamir değil de, bizzat ben olduğunu yeni anlamıştım.
-Bana bunu yapmadığını söyle!!
Karşıma dikilip öfkesi sebebiyle hızlanan nefesine aldırış etmeksizin söylediği bu kelimelerin ne anlama geldiğini bile idrak edemeden Rima, hızlıca sol elimi alıp avuç içimi kontrol etmişti. Kısa bir sürede alev alev yanan gözleri, bembeyaz avcumda birkaç tur atmış, en sonunda beklediği şeyi orada görememenin verdiği anlık bir rahatlamayla, nefesini dışarı bırakırken:
-Tanrıya şükürler olsun... Yapmamışsın... demişti.
Belli ki annemin aklına gelen ilk şey, benim de Pamir' e bağlılığımı sunup sunmadığımdı. Demek bu durum onun için gerçekten de ciddi bir meseleydi. Hatta belki de... Kabul edemeyeceği kadar korkunçtu da... Bunu fark etmek kalbimi acıtsa da geri adım atmayacaktım. Pamir' i asla yalnız bırakmayacaktım!
Aldığım kararın arkasında durarak, sakin çıkması için çaba gösterdiğim sesimle Rima' nın gözlerinin içine baka baka:
-Henüz... Yapmadım... dedim.
Rima' nın kısa ama etkili olan bu iki kelimeyle, ne demek istediğimi gayet net bir biçimde anladığına emindim. Çünkü çatılan kaşlarının altından gördüğüm gözlerinde gittikçe büyüyen yangının, beynindeki öfke duvarlarını çatırdattığını duyabiliyordum. Kalbim deli gibi çarparken Rima her geçen saniye biraz daha ısınıyor ve aramızdaki bir adımlık mesafeden gayet net hissettiğim öfkesi, gittikçe daha ürpertici bir hal alıyordu. Buna rağmen ısrarla gözlerinin içine bakıyordum ve o da, her geçen saniye biraz daha kabullenmek zorunda kalıyordu: Aldığım karardan da söylediklerimden de vazgeçmeyeceğimi...
Sonunda sıktığı için gıcırtısını duyduğum dişlerini gevşetti ve yumruklarını biraz daha sıkarak, avazı çıktığınca reddetti:
-ASLA!! BUNA ASLA MÜSAADE ETMEM! DUYDUN MU BENİ!? ASLA!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYKIRI:3 YEMİN
FantasyAYKIRI SERİSİ'NİN 3. KİTABIDIR! *** Zıtlıklar düğüm oldukları noktada da itebilirler mi birbirlerini? Yoksa verdikleri her tepki, bundan sonra onları itmek yerine birbirlerine mi çekecekti? Daha yakın! Şimdi herkes daha yakın! Hayaller ve gerçekle...