"Arjin konuştuklarımızın, ne kadarını duymuştu!!?"
Pamir' in aniden ayağa kalkmasıyla ve hemen önünde, kuma saplı halde duran kılıcını eline almasıyla ben de hızlıca toparlanmıştım. Bu sırada bize epeyce yaklaşan Arjin, atından aşağı inmiş büyük adımlarla aramızdaki mesafeyi daraltmaya devam ediyordu. Öfkesini yüzündeki sahte sırıtışla saklamaya çalışsa da başarılı olamıyordu. Gözlerini gözlerime batırırcasına bakarken, iğneleyici bir tonla:
-Ne zaman yalnız bıraksam başka bir adamla görüşüyorsun kraliçem... Senin bu kaçamak seven yanını ne yapmalıyım? Diye sordu.
Sözleri kanımı dondurmuştu. Yoksa... Bugün Altemur' la görüşmüş olduğumu biliyor olamazdı değil mi!? Öyleyse, ahırın önünde bana nereden geldiğimi sorarken aslında nerede olduğumu biliyor muydu!? Tanrım! Peki mezarlıkta da konuştuklarımızı duyacak kadar yaklaşabilmiş miydi bize!? Eğer yaklaştıysa, ne kadarını duymuştu? Şimdi... Şimdi ne yapacaktı? Ne düşünüyordu!?
Beynimde binlerce cümle çarpışırken ağzımı açıp tek laf edemiyordum. Titriyordum... Hava soğuk değildi ama dişlerim birbirine çarpmasınlar diye onları sıkıyordum. Belki dişlerime bu şekilde engel olabiliyordum ama bedenimin titremesini durduramıyor ve bunun yeni doğan güneşin ilk ışıklarında görünmemesi için, içten içe dua ediyordum.
Tanrım... Ne yapacağım şimdi ben...?
Kal gelmiş halimle olduğum yerde öylece dikilirken, Pamir kılıcını hızla kınına itti ve bir adım öne çıkarak tamamen yanımıza ulaşan Arjin' in yakasına yapıştı. Daha sonra tıpkı benim gibi sıkmış olduğunu yeni anladığım dişlerinin arasından tısladı:
-Ağzından çıkanlara dikkat etmen için, illa onu dağıtmam mı gerekiyor!?
Arjin duruşundan ödün vermeden, alev alev yanan gözlerini usulca benim gözlerimden alıp Pamir' inkilere dikerek:
-Senin iki kişi konuşurken araya girmemeyi öğrenmen için benim ne yapmam gerekiyor!? dedi.
Sonrası malum... Pamir dakikalar önce sıkmaya başladığı yumruğunu Arjin' in suratına indirmişti! Bu hareketle birkaç adım geriye sendeleyen ve kanayan burnunu elinin tersiyle silen Arjin' de hiç düşünmeden Pamir' in üzerine atlamıştı! Tabii ki onun atmaya çalıştığı yumruktan kolayca kaçınan Pamir bu kez de Arjin' in karnını hedef almıştı. Arjin karnına yediği yumruğun acısını görmezden gelip Pamir' in bileğinden tuttu ve onu hızla çekerken kendini de sırt üstü yere attı. Sonra hızla kaldırdığı ayaklarıyla onun karnına sertçe vurarak Pamir' i üzerinden aşırıp yere düşürdü. Yere düşmesini fırsat bilip üzerine çıkacağı anda Pamir bileğini tutan eli yakalayıp sertçe savurdu ve o sırada dengesini kaybeden Arjin' in çenesine güçlü bir yumruk daha indirdi. Bu yumruğun etkisiyle olmayan dengesini hepten kaybeden Arjin, sırt üstü yere düşmüştü. Pamir süratle Arjin' in üzerine çıkıp onu yumruklamaya başladığı anda benim beyin fonksiyonlarım da usul usul devreye girmeye başlamıştı! Tanrım! Ben ne yapıyorum böyle!? Bilinçaltım, patlamış mısırını alıp üçlü koltuğa iyice kurulmak üzereyken onu ayağımdaki ağır botları kafasına atmakla tehdit ederek kaçırdım! Tabii ki de öylece durup bu ikilinin birbirlerini parçalayışlarını seyretmeyecektim. Anlık bir kararla:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYKIRI:3 YEMİN
FantasyAYKIRI SERİSİ'NİN 3. KİTABIDIR! *** Zıtlıklar düğüm oldukları noktada da itebilirler mi birbirlerini? Yoksa verdikleri her tepki, bundan sonra onları itmek yerine birbirlerine mi çekecekti? Daha yakın! Şimdi herkes daha yakın! Hayaller ve gerçekle...