Ümmü Gülsüm' e sevgilerimle...
"Çünkü... Konseye ihanetle yargılanıyorsunuz, efendim...!!"
Kelimeler zihnimde yankılanmaya devam ederken, aklımda nedeniyle ilgili tek bir cevap vardı: Yesuga' nın kitabının yokluğu fark edilmişti! Ve ben şu anda... BANA AİT OLAN KİTABI ÇALMAKLA YARGILANIYORDUM! Tabii ki bu düşünceyi aklıma geldiği gibi geri göndermiştim. Çünkü bilemezdim! Bana söylenmediği müddetçe hiçbir şey bilemezdim! Ne kitabın kaybolduğuyla ilgili ne de beni onu çalmakla yargıladıklarına dair hiçbir şeyi bilmiyor olmalıydım...
Kitabın gerçekte nerede olduğu konusuna gelirsek onu da Afşin' den başkası bilmiyordu zaten! Çünkü o gece kitabı saklama görevini ona vermiştik. Yani bana ne kadar sorarlarsa sorsunlar bu konuda istesem de verebileceğim bir cevabım yoktu!
Tıpkı planladığımız gibi...
O an aklıma gelen yeni bir düşünceyle endişemin sesime yansımasına mani olamayarak, muhafıza:
-Peki ya diğerleri!? Diğerleri de yargılanıyorlar mı yoksa sadece beni götüreceksiniz? Diye sordum.
Muhafızsa kafasını kaldırdıktan sonra sıkıntıyla nefesini dışarı vererek artık harekete geçmemiz gerektiğini ve daha fazla benimle konuşamayacağını belli etmişti. Arkasında bekleyen ordu ondan bir işaret bekliyordu fakat o benimle fısıldayarak konuştuğu için ortamın gerilimi her geçen saniye biraz daha artıyordu.
Çekingen bakışları yeniden gözlerime tırmandığında, neredeyse yalvarırmış gibi:
-Efendim lütfen... Bakın beni zor durumda bırakıyorsunuz. İzin verin de bana verilen görevi yapayım... Dedi.
Vakit kısıtlı, ortam hiç müsait değildi ve istediğim son şey bile olamazdı elinden bir şey gelmeyen bu muhafızı zor duruma düşürmek. Fakat yine de endişeli yanım sorumun cevabını almakta ısrarcıydı.
-Tamam! Tamam söz veriyorum zorluk çıkarmayacağım. Ama bu soru çok önemli, lütfen. Lütfen biliyorsan söyle. Diğerlerini de yargılayacaklar mı?
Muhafız sözlerimden sonra kısa bir an arkasına dönüp bakmış ve diğerlerinden yeterince uzakta olduğumuzu kontrol ettikten sonra az öncekine nazaran çok daha kısık bir sesle:
-Şimdilik sadece siz. Eğer bir şey çıkmazsa, diğerlerini de alacaklar! Hatta sorun çıkaran herkesin yargılanacağı emrini verdi konsey, dedi.
Duyduklarım karşısında nutkum tutulsa da, hala serin kanlı davranmaya çalışıyordum. Şimdi güçlü durma zamanıydı...
Kılıcımı belimden çözüp muhafıza teslim ederken, gözlerime özür diler gibi bakması gülümsememe sebep olmuştu. Bana inanıyordu... Suçsuz olduğuma da... İşte bu yeterliydi! Halkın kimin mazlum kimin zalim olduğunun farkında olması bana yeter de artardı. Onlar için direnecektim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYKIRI:3 YEMİN
FantasyAYKIRI SERİSİ'NİN 3. KİTABIDIR! *** Zıtlıklar düğüm oldukları noktada da itebilirler mi birbirlerini? Yoksa verdikleri her tepki, bundan sonra onları itmek yerine birbirlerine mi çekecekti? Daha yakın! Şimdi herkes daha yakın! Hayaller ve gerçekle...