9.BÖLÜM

7K 735 289
                                    


"Hazır olun

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Hazır olun... Ben geliyorum: Tanrı' nın son elementi!!"

Yerleşkeye ulaştığımda herkes yemekhaneye doğru ağır adımlarla sohbet ederek ilerliyordu. Kor' u götürüp yerine bağladıktan sonra ahırın kapısının önünde zihnimi boşaltmak için birazcık beklemeye karar verdim. Başımı yukarı kaldırıp derin bir nefes alıp verdim. Gökyüzü birbiriyle yarışırcasına parlayan yıldızlarla doluydu bu gece de. Hava çok sıcak değildi ama yağmur da yağacağa benzemiyordu. Ne tuhaf... Sanki huzur kokuyordu. Ama öyle değildi. Önümdeki bu sekiz gün... Hepsi de birbirinden zor olacak ve sekizinci günün sonunda: Ölüm başka bir bedende, yeniden doğacaktı!

Yol boyu düşünmüş ve sonunda kararımı vermiştim: Bu gece ertelenen toplantımızı yapıp onlara öğrendiğim ne varsa anlatmalıydım! Altemur' un bundan sonra atacağım tüm adımların kararını bana bıraktığı gibi ben de doğru olduğuna inandığım şeyi yapacaktım. Madem bu savaşta yalnız değilim, o halde bildiklerimi onlara da anlatmalı bu denli ağır sonuçları olan gerçekleri gücümü onlardan aldığım dostlarımla da paylaşmalıydım.

Evet, sonunda anneme kavuşacaktım ama... Yeni bir bedel ödemek zorundayım. Annem dahil beni koruyan herkesin ölümü kucakladığı gibi büyük atamın da ölümünü seyretmem gerekecekti...

Ciğerlerimi doldururcasına bir nefes daha çektim ve usul usul bırakırken kafamı indirdim. Omuzlarıma binen bu yük ne zaman kalkar bilmiyorum ama her şeye rağmen dimdik yürümeye devam etmek zorundaydım. Üstelik artık gitmem gerekiyordu. Zaten tüm gün yerleşkede olmamam, köstebeklerin gözüne yeterince batmış olmalıydı bir de yemeğe geç kalamazdım. Bu düşünceyle öne doğru bir adım atmak üzereydim ki, derinlerde duyduğum o minicik his yüzünden kaldırmak üzere olduğum ayağımı vazgeçmişlikle olduğu yere yeniden sabitledim. İzleniyordum! Üstelik bu kez kim olduğunu uzun uzun düşünmeme de gerek yoktu. Çünkü bir tek kişi bana bu kadar yaklaşıp da kendisini sezdirmemeyi başarıyordu.

Bu adamın benimle derdi neydi!? Her seferinde neredeyse burnumun dibine kadar giriyordu ve benim çok güvendiğim, güçlü hislerime takılmıyordu. O an: 'Radarlarımda problem mi var, yoksa her seferinde dalgın bir anıma denk gelip ondan mı faydalanıyor?' diye düşünmeden yapamamıştım. Neyse ki bu mesafeden zihnimi duyması imkansızdı. Hatta burun buruna da gelsek ben istemediğim sürece aklımdan geçenlere asla ulaşamaz, buna müsaade etmezdim! Ama yinede kendime ayırdığım bu kısa, özel anlarıma uzaktan da olsa şahit olması hoşuma gitmiyordu. Bunu hissettirecek şekilde omuzlarımı ve kafamı dikleştirip, bir kez daha soğukkanlı olmam gerektiğini kendime hatırlattıktan sonra arkamı döndüm.

Arjin' de kendisini fark ettiğimi anlamış olacak ki, yaklaşık yirmi metre ötemdeki ahırın karanlık duvarına yaslanmayı bırakıp, usul usul yanıma geldi. Boy farkımızdan dolayı, başımı biraz daha dikleştirip gözlerinin içine soru sorar gibi baktığımda ciddi bir tonla:

AYKIRI:3 YEMİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin