" Anneme... "
Uzun ve yorucu bir yolcuğun ardından kalabalık kafilemiz sonunda yerleşke surlarının büyük kapılarından içeri kabul edilmişti. Muhafızlar Güney'den gelenleri tek tek kontrol edip gerekli kayıtları tutarlarken, Pamir ve ben kontrol aşamasının bitmesini beklememeye karar vererek atlarımızı ahıra sürmüştük. Zaten bizim ekipten yalnızca ikimiz geri dönüş yapmıştık. Kalanlarsa oradaki gerekli evraklar ve son kontrolleri tamamladıktan sonra yani iki gün sonra döneceklerdi.
Bundan böyle 'korunmasızlar' olarak nitelendirdiğimiz Güney'li elementler yerleşkenin koruması altındalardı ve buraya gelerek ardımızda bıraktıklarımızdan çok daha güvenli bir bölgede oldukları için gözümüz arkada kalmayacaktı. Ilgar'da hem sağ kolu olmadığı hem de işimize yarayabileceği için bizimle birlikte gelenler arasındaydı. Onunla işim henüz bitmediği için yakınımda olması işime yarayacaktı. Bu yüzden bizimle gelmesi fikri benden çıkmıştı. Pamir her ne kadar Rima'nın bir büyücüyle görüşmeme asla izin vermeyeceğini söylese de onu dinlememiş ve büyücü ile iletişime geçmeme yardım edecek olan haber güvercinimi de buraya gelirken yanıma almıştım.
Elbette ki onu burada kimse istemeyeceği için kendisiyle bizzat benim ilgilenmem ve başına bir şeyin gelmeyeceğinden de emin olmam gerekiyordu. Kor'u ahıra bıraktıktan sonra Pamir'in onaylamayan bakışlarına aldırmaksızın Ilgar'ın yanına gittim ve beni takip etmesini söyledim. Ilgar'ın başıyla beni onaylamasından sadece bir dakika sonra o, Pamir ve ben konsey binasına doğru yürümeye başlamıştık bile.
Kapı muhafızları onu içeri alamayacaklarını söyleseler de onları duymamış ve Ilgar'a sadece beni takip etmesi gerektiğini yeniden hatırlatarak konsey binasında üst kata çıkan merdivenleri arşınlamaya başlamıştım. Pamir'se tüm bunlar olurken son derece sessiz ama bir o kadar da soğuk adımlarıyla arkamızdan gelmeye devam ediyordu.
Toplantı odasının önüne geldiğimizde kapıyı çalma gereği duymadan içeri girdim. Bu hareketim sonucu kapıda dikilen muhafızların surat ifadelerini görememiştim çünkü bakışlarımın odağı Rima'nın kızıl gözlerinden başka bir yer değildi. Ben odaya girmeden önce derin bir tartışmanın içinde olmalılardı ki hiçbirisi geldiğimizi duymamıştı. Çünkü diğerleri de en az Rima kadar şaşırmışlardı beni karşılarında gördüklerine. Üstelik salona izinsiz girdiğim yetmezmiş gibi bir adım arkamda da olsa hemen yanı başımda Güney'li bir element de getirmiştim. Onların yerleşke sınırlarına girmeleri için iznin çıkması bir haftayı almıştı ama ben kimseye sormadan onlardan birisini önce konsey binasına sonra da yetmezmiş gibi toplantı salonuna sokmuştum.
Evet, tam olarak Rima'nın emrivakilerine misilleme yapmaktı amacım. Madem o istediği zaman kendi çıkarları doğrultusunda beni istemediğim bir büyücüyle konuşmak zorunda bırakabiliyordu pekala ben de onu bazı şeyleri yapmak zorunda bırakabilirdim. Üstelik annem de olsa, komutanımmış gibi davranıp bana emirler vermesine bir yere kadar dayanabilirdim. Pamir'i ve beni bir şeylere mecbur bırakmasına sessiz kalacağımı düşünüyorsa yanılıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYKIRI:3 YEMİN
FantasyAYKIRI SERİSİ'NİN 3. KİTABIDIR! *** Zıtlıklar düğüm oldukları noktada da itebilirler mi birbirlerini? Yoksa verdikleri her tepki, bundan sonra onları itmek yerine birbirlerine mi çekecekti? Daha yakın! Şimdi herkes daha yakın! Hayaller ve gerçekle...