Kardeşler git giderek her gün birbirlerine daha çok alışıyorlardı.
Atakan: Ohooo.. Bunlar hâlâ uyuyorlar. Neyse ben biraz yürüyüş yapıp, ekmek alayım kahvaltıya.
Atakan evden çıkmıştır. Fatih ve Bilal ise güzel bir uykudan sonra güne gözlerini muhteşem hissederdek açmıştır.
Bilal: Günaydın.
Fatih: Günaydın kardeş.
Bilal: Ne kadar acayip değil mi ?
Fatih: Acayip olan nedir ?
Bilal: Her sabah gözlerimi yalnız soğuk bir ortamda açarken şimdi sıcak bi evde kardeşlerimin yanındayım.
Fatih: Hayat işte. Bize daha neler gösterecek bilmiyoruzki. Atakan çıkmış galiba.
O sırada Atakan eve elinde sıcak ekmeklerle gelir.
Atakan: Abi uyandınız mı ?
Fatih: Yok Atakan uyanmadık. Daha rüya görmekteyiz. Yav kardeşim görmüyor musun uyandık. Saçma sapan sorular sorma.
Atakan: Tamam abi kızma hadi gelin kahvaltı yapalım. Size söyleyeceklerim var. Bu evde kalıyorsanız kurallara uymanız gerek.
Bilal: Neymiş o kurallar ?
Atakan: Birincisi eve kız atma olayı yasak ! İkincisi evde kumar oynamak yasak ! Üçüncüsüü.. Dördüncüsü.
Bilal: Üçü söylemedin kardeşim.
Atakan: Unuttum. Dördüncüsü şu odayı açmak yasak ! O odayı asla açamayacaksınız.
Fatih: Ne odaymış be kardeşim. Tamam anladık. Artık şu kahvaltımızı yapalım, ölücem açlıktan.
Kahvaltıdan sonra Fatih ufak bir işinin olduğunu söyleyerek evden çıkar. Otobüs durağına doğru ilerlerken bir olaya şahit olur. İki erkek bir kızı aralarına alıp rahatsız eder.
''Çekilin gidin başımdan, polis çağrıcam yoksa !''
''Tamam yavrum çağırırsın polisini ama ilk önce alt dudak ver bakalım.''
Fatih: Oğlum rahat bıraksanıza kızı. Duymuyor musunuz çekilin diyo !
''Sen kimsin lan ? Sana ne ? Hadi git bak işine.''
Fatih: Peki siz istediniz. Oysa ben nazikçe gidin dedim. Gelin lan buraya.
Fatih adamlarda sert bir kavgaya tutuşur. Biraz sonra adamlar Fatih'e bıçak çekerler.
''Dikkat et bıçakları var.''
''Sen geri dur.'' desede kız geri durmaz. Çantasından çıkardığı biber gazını adamların gözüne doğru sıkar. Adamlar yana yana kaçmaya başlarlar.
Fatih: Kızım sen manyak mısın bana niye sıkıyorsun yaa..!
''Ya ne biliyim öyle rastgele sıktım. Çok pardon ya, acıyor mu ?''
''Yok hiç acımıyor. Bak ne kadar mutluyum. Kızın arza mısın sen ? Görmüyor musun gözümü açamıyorum.''
''Tamam bir saniye bekle. Bana bak yüzünü çevir. Bi bakalım, gözlerini açmaya çalış.''
Elleriyle yüzünü kendine çeviren kız, Fatih'in gözlerini siler. Gözleri yavaşça açılan Fatih ise karşısında kızı bu kadar yakından görünce baka kalır.
''Daha iyi misin ?''
''İyiyim sağol.''
''Sen gelipte olaya burnunu sokmasaydın bütün bunlar olmazdı.''
''Kızım ben senin hayatını kurtardım. Bide kalkmış bana ne diyorsun ?''
''Ben kendi başımın çaresine bakardım.''
''Ulan ne arza kızsın be. Sana yardım edende kabahat. Ne halin varsa gör.''
''Düzgün konuş ! Erkek değil misiniz hepiniz aynısınız. Bana kızım demeyide kes ! Benim bi adım var. Neşe ! Bak çok kolay heceliyim istersen. Ne-şe !''
''Adını yanlış koymuşlar bence Neşe ! Senin adın arza olmalıymış.''
''Kimsin sen ya ? Nerden çıktın karşıma ?''
''Asıl sen nerden çıktın ? Gündüz gözüyle başımı belaya bulaştırdım senin yüzünden. Bi daha karşıma çıkma Neşe ! Ve o biber gazınıda kullanmayı öğren !''
Fatih sinirle giderken Neşe arkasından seslenir.
''Fatih !''
''Adımı nerden biliyorsun ?''
''Yoksa sana şaşkın mı demeliyim ? Evet ya senin adın şaşkın olmalıymış. Şaşkın şaşkın gezme olur mu ? Fatihcim bence sende bundan sonra özel eşyalarını düşürmemeyi öğrenmelisin.''
Fatih, Neşe'nin elindeki kimliğini öfkeyle alarak ordan uzaklaşır. Canı sıkkın bir şekilde eve gelen Fatih direk odasına gider. Bilal ve Atakan yanlarına gider.
Bilal: Neyin var böyle Fatih ? Kötü birşey mi oldu ?
Atakan: Aynen abi, anlat bize rahatla.
Fatih: Yok birşey.
O sırada Fatih'in telefonu çalar. Konuşma biraz öfkeli geçer. Telefonu kapattıktan sonra kardeşlerine dönen Fatih herşeyi anlatmak zorunda kalır.
Fatih: Kumar borcum var. Oldu mu, rahatladınız mı ? Parayı ödeyemezsem alacaklar canımı. Ve şimdi beni çağırıyorlar. Oraya elim dolu geleceğimi biliyorlar. Bakın sizi tanıdığım için mutluyum. Ama benden bu kadar. Ben belalı bir adamım. Sizide harcayamam. Kumarbazım ben.
Bilal: Fatih bunu birlikte çözebiliriz. Hiç birşey için geç değil. Biz senin yanındayız. Kardeşleriniz biz senin. Artık yalnız değilsin.
Atakan: Doğru söylüyor. Sen yalnız değilsin. Birlikte gidelim. Borcun tarihini biraz erteletelim. Beraber çalışır öderiz.
Fatih: Atakan siz bunu yapmak zorunda değilsiniz. Sizi yavaşlatmama izin vermeyin. Çıkarın beni hayatınızdan.
Atakan: O nasıl laf öyle abi ya. İzin ver yanında olalım.
Fatih ilk defa hayatında sahiplendiğini hissetmiş, bu onu çok duygulandırmıştır.
Buluşma yerine hep beraber giderler. Alacaklısı İbrahim alaycı gülüşleri ile onları karşılar.
İbrahim: Hoşgeldin Fatih. Gözlerim yolda kaldı. Nerelerdesin ?
Fatih: Senden bana biraz daha zaman tanımanı istiyorum.
İbrahim: Öyle mi ? Ne yazıkki bende hiç zaman kalmadı Fatih !
Bilal: Eğer biraz zaman verirseniz biz size borcunuzu ödeyeceğiz.
İbrahim: Bunlar kim Fatih ?
Fatih: Kardeşlerim.
İbrahim: Aaa.. Senin kardeşlerin mi vardı ? Hiç bilmiyordum.
Atakan: Yeni bulduk birbirimizi. Ve ayrılmayada hiç niyetimiz yok !
İbrahim: Demek yeni buldunuz birbirinizi. Vah vah o zaman üzüldüm. Yazık olucak. Kardeşiniz Fatih'le ne yazık ki daha fazla olamayacaksınız.
Bilal: Paran neyse ödeyeceğiz dedik ! Bırak çocuğu.
İbrahim: Bence sizde kendinizi ateşe atmayın beyler. Fatih için değmez.
Bilal: Ulan ben seninnn...
Atakan: İstediğimiz zamanı ver. Paranı al ! Fatih'i öldürmen paranı getirmez. Ama biraz zaman verirsen, paran geri gelir.
İbrahim: Bak bak. Sen akıllı bir çocuğa benziyorsun. Sevdim seni. Tamam son bir şans daha veriyorum. Yalnızzz.. Eğer bu seferde param elimde olmazsa, siz elimde olursunuz ona göre.
Zaman kazanan kardeşler buna çok sevindi. Fakat Fatih hâlâ çok üzgündü.
Fatih: Sizi böyle bir ortama nasıl soktum ben ! Nasıl bir kardeşim ben ?
Bilal: Üzülmeyi kes artık. Seni bu çukurda bırakacak değildik heralde.
Yoldan bir taksi çevirdiler ve binmek üzere taksiye ilerlediler. Fakat taksiye binmek isteyen başka biri daha vardı.
Fatih: Yine mi sen ya ? Karşıma bir daha çıkma demedim mi kızım ?
Neşe: Kızım değil ! Neşe, benim adım Neşe. Çok kolay ezberleyebilirsin. Ayrıca taksiyi ben çevirdim. Git kendine başka taksi bul !
Fatih: Sen ne kadar akıllısın ya ? Ayak üstü adam mı kandıyor bide. İlk ben çevirdim !
Neşe: Uğraşamam şuan seninle çekil önümden.
Fatih: Bana bakkk..!
Neşe: Baktım nolcak ?
Atakan: Ya kavganızı bölüyorum ama hep beraber binsek taksiye. Hanımefendi de bizimle gelse.
Bilal: Hah bende tam onu diyecektim.
Neşe: Peki bana uyar. Yeterki bir an önce evime gideyim.
Fatih: Tamam banada uyar. Bir an önce bu günün bitmesini istiyorum.
Taksiye binerler ve ilk önce Neşe'yi evine bırakırlar.
Neşe: Umarım bir daha karşılaşmayız !
Diyerek taksiden iner.
Fatih: Bende senin yüzünü görmeye çok meraklıyım sanki arza, manyak !
Arabadan inerlerken taksici seslenir.
''Abi bu sizin galiba.'' diyerek fuları Fatih'in eline uzatıp gider.
Fatih: Bide bana şaşkın diyorsun. Fuarını düşürmüş. Rengi güzelmiş, zevkli kız ama arzaa..
Yorucu bir gün ardından evlerine giren üçüz kardeşler parayı nasıl ödeyecekleri konusunda düşüncelere dalarlar. Acaba bu işin içinden nasıl çıkacaklar ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜÇÜZ KARDEŞLER
Novela JuvenilKardeş demek hayat demektir. Kimi zaman aldığın nefeste kardeşim diyebilmek, kimi zaman üzüldüğüm anda karşında bulabilmek. Ne olursa olsun kardeş olunmaktan asla vazgeçilmeyecektir. Yolun sonu uçurumsa, kardeşim geri dön.. İlk adım benimdir ! Birb...