Atakan duyduğu sözler karşında büyük bir hüsrana uğrar.
Meryem arkasına dönüp nikah masasına gitmek için ilerler. İşte o masaya oturduğunda içi daha da acıyla kavrulur.
"Hazırsınız başlıyorum."
İbrahim: Buyrun memur bey.
Bütün konuşulanları duymayan Meryem gözü uzaklarda Atakan'ı düşünür.
"Siz Meryem Hanım, kimsenin baskısı altında kalmadan kendi hür iradenizle İbrahim Beyi eşiniz olarak kabul ediyor musunuz ?"
Meryem tam cevap vericekken Atakan'ın hâlâ burda olduğunu görür. Gözlerinin içine bakar. Yutkunmakta bile güçlük çekerek mikrofona yaklaşır.
"Meryem Hanım, İbrahim Beyi eşiniz olarak kabul ediyor musunuz ?"
İbrahim: Meryem, hayatım hadi cevap versene.
Meryem gözleri dolu bir şekilde bir Atakan'a bir de İbrahim'e dönüp bakar. İbrahim kısık bir şekilde Meryem'in kulağına fısıldar.
İbrahim: Baban içinn.. Hadi evet de.
Meryem dolan gözlerini Atakan'dan kaçırarak cevap verir.
Meryem: Evet.
Atakan'ın gözünden süzülen yaşları görür. Atakan, yumruklarını sıkarak oradan uzaklaşır. İbrahim'de evet dedikten sonra imzalar atılır. Artık onlar evlidirler.
Meryem daha fazla ayakta duramaz. Günlerdir bir şeyler yemediği ve çok üzüldüğü için oracıkta bayılır. Gözlerini hastane odasında açtığında Atakan'ı görür.
Meryem: Atakannn..
Atakan: Burdayım sevgilim.
Meryem: Gittin sandım. Gittin.. Beni bıraktın sandım. Benden vazgeçtin sandım Atakan.
Atakan: Ben senden vazgeçemem ki Meryem. Asla vazgeçemem.
Meryem: Hep yanımda kal nolur.
Atakan: Hep yanında kalıcam, söz veriyorum.
Meryem gözlerinden akan yaşlar yastığa damlar ve gözlerini açar. Uyandığında Atakan'ın ismini sayıklar. Fakat kafasını kaldırdığında oda da kimseyi göremez. Gördüklerinin bir rüya olduğunu anlayınca ağlamaya başlar. Neşe içeri girer.
Neşe: Canım, Meryemim noldu sana ? Niye ağlıyorsun ? Tamam geçti, geçti. Bak ben burdayım, yanındayım.
Meryem: O burdaydı..
Neşe: Kim burdaydı canım ?
Meryem: Atakan, burdaydı. Elimi tuttu, söz verdi bana. Yanında kalıcam dedii..
Neşe: Meryem, tamam sakin ol. Atakan burda değil, o gitti. Rüya görmüşsün canım benim.
Meryem: Hayır burdaydı Neşe, gözlerimle gördüm, senden vazgeçmedim dedi. Bırakmıycaktı beni, söz vermişti. Atakannn..
Neşe gözleri dolu bir şekilde Meryem'e sarılır. Kardeşinin bu durumuna çok üzülen Neşe'nin de malesef elinden bir şey gelmez. Meryem'i böyle gördükçe kahrolur.
Zaman öyle yada böyle geçer. Meryem babası için yaptığı bu fedakarlıkla derin bir karanlığa boğulur. Atakan ise artık İstanbul'da değildir. Bu şehri terk eder. Bunu duyan Meryem bir kez daha mahvolur.
Aradan tam tamına dört ay geçer.
İbrahim her gün kat be kat kendini geliştirir. Kazandığı paralar her gün biraz daha artar. Büyük bir villaya taşınırlar. Meryem hep ondan uzak durur. Fatih ve Bilal'de, Atakan için çok endişelenir.
Neşe: Canım sen iyi misin ?
Fatih: Nasıl iyi olabilirim Neşe ? Benim kardeşim gitti. Mahvoldu, bitirdi kendini. Hayatla bütün ilişkisini kesti adam ya.
Neşe: Atakan'ın uzaklaşması herkes için daha iyi. Burda kalsaydı canı daha çok acıycaktı. Bırak kafasını dağıtsın, gözü görmesin.
Fatih: Gözü görmese ne olcak ki Neşe ? Adam göreceğini gördü zaten.
Neşe: Atakan için endişelenme. Döner, gelir.
Fatih: Nereye gittiğini bile bilmiyoruz.
O sırada Nihallerde gelir.
Bilal: Atakan'dan haber var mı ?
Fatih: Yok abicim yok.
Bilal: Ben evde bir mektup buldum. Ama günlerce bunu size söyleyip söylememekte kararsız kaldım.
Neşe: Mektup mu ? Ne mektubu ?
Nihal: Mektubu, Meryem'e yazmış.
Fatih: Meryem'e mi ? Ne yazmış ?
Bilal: Açıp okumak saygısızca olur. Bu yüzden okumadım. Ama Meryem'e de vermedim.
Nihal: Bence mektubu Meryem'e vermeliyiz. Bu mektup ona ait.
Fatih: Atakan'ı ne hale getirdi görmüyor musunuz ? Olmaz veremeyiz.
Neşe: Fatih, Meryem'in de canı yanıyor.
Fatih: Ondan mı evlendi ?
Neşe: Onun neden evlendiğini bilemiyorum ama o buna mecbur kaldı biliyorum. Hissediyorum, ben onu çocukluktan beri tanırım. O benim kardeşim gibi. Lütfen mektubu verin, ona götüreyim.
Nihal: Bence de. Bunu Meryem'e vermemek haksızlık olur. Meryem'in neler yaşadığını bilmiyoruz Fatih. Ona bu kötülüğü yapmayız.
Bilal: Verelim Fatih. Kızlar haklı, böyle olmaz. Belki Atakan nerde olduğuna dair bir şeylerde yazmıştır.
Fatih: Tamam peki.
Nihal ve Neşe, mektubu vermek üzere Meryem'in oturduğu villaya gider. Neşe'nin hamileliği sekizinci aya girdiği için artık yürürken zorlanır. Daha dikkatli adımlar atmaya çalışır. Düğünden beri kızlarda çok görüşmedikleri için bu görüşme onlara çok iyi gelecektir.
Meryem: Nihal, Neşeee..
Neşe: Canımmm.. Meryem, nasılsın kardeşim ?
Diyerek kocaman sarılır.
Meryem: İyiyim ben asıl sen nasılsın ? Karnın kocaman olmuş.
Nihal: Çok özlemişim seni Meryem.
Meryem: Bende çok özledim. Geçin içeri.
Neşe: İyi gördüm seni. Abim yok mu ?
Meryem: Toplantısı vardı, çıktı.
Nihal: Eviniz çok güzel.
Meryem: Sağol.
Neşe: Sen yalnız mısın burda ?
Meryem: Yalnızım. Ben çok yalnızım Neşeee.. Bir başımayım burda. Yapayalnızım.. Kimsem kalmadı etrafımda.
Neşe: Şşş.. Tamam biz yanındayız. Seni bıraktık mı sanıyorsun ? Bak Atakan'da bırakmamış.
Meryem: Ne ? Ne diyosun sen ? O gitti. Burda değil.
Nihal: Atakan sana bir mektup bırakıp gitmiş Meryem.
Meryem: Mektup mu ? Bana mı ? Atakan bana mektup mu bırakmış ?
Neşe: Al. Bu senin.
Diyerek mektubu Meryem'e uzatır. Meryem içi heycan dolu bir şekilde mektubu alır. Bir an önce mektubu okumak için sabırsızlanır.
Nihal ve Neşe mektubu okuması için onu yalnız bırakır ve giderler.
Meryem akıttığı göz yaşları ile mektubu açar ve okumaya başlar.
"Bir gün senden vazgeçtiğimi düşünürsen, sırrımın hükmü bozulsun. O zaman aç bu mektubu, oku sana yazdığım bu satırları ve anla. Benim sırrım sensin Meryem. Göğüsümün sol yanında kalp diye sakladığım sensin. Özleminle yaşadığım günler, kokun sindiği için ciğerime çektiğim hava sensin.. Şimdi sen söyle bana, ben senden vazgeçebilir miyim ? Ben senden hiç geçemedim. Seni sevmeye devam edebilmek için tekrar tekrar sende kaldım. Senden vazgeçmek kolaydı, ben seninle kaldım. Sevdiğim kadını öldürmedim içimde. Seni bir ömre sığamayacak kadar çok sevdim. Eğer bir gün senden vazgeçtiğimi düşünürsen, bil ki senden vazgeçmek için seni seven Atakan'ı yok edip bir başkası olmuşumdur. Atakan'ı öldürmüşümdür. Üzülme, olsun. Şairin dediği gibi 'kuş ölür, sen uçuşu hatırla.' Gittim çünkü yüreğim bu acıyı daha fazla kaldıramadı. Seni başkasıyla görmek ölümdü benim için, gittim çünkü seni seviyorum. Şimdi yıkılan hayallerimizin üstüne başka hayaller kuruyorsun. Ama merak etme sen nasıl unuttuysan, bende öyle unutucam ! Buralardan gitmemin nedeni de bu, yoksa seni unutamamm.. Bu şehir hep sensin, hoşçakal."
Göz yaşları sel olan Meryem, mektubu kalbine koyarak hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlar. Masanın üstündeki bibloları yere fırlatır. Her yeri yakar yıkar. Çerçeveleri yere indirir. Çığlık atarak içindeki acıyı bastırmaya çalışır.
Meryem: Ahhhh..! Allah'ım yardım et. Yardım et, dayanamıyorum bennn..
Dayanılması en zor acılar, insanın içinde gizlediğidir. Meryem içinde ezildiği bu yükle her gün biraz daha yok olur. Canı öyle acır ki, bıçak yarasını bile hissetmez. Öyle keskin, öyle zor bir acıdır bu. Bu acı öldürmez, bu acı süründürür.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜÇÜZ KARDEŞLER
Roman pour AdolescentsKardeş demek hayat demektir. Kimi zaman aldığın nefeste kardeşim diyebilmek, kimi zaman üzüldüğüm anda karşında bulabilmek. Ne olursa olsun kardeş olunmaktan asla vazgeçilmeyecektir. Yolun sonu uçurumsa, kardeşim geri dön.. İlk adım benimdir ! Birb...