Meryem hemen toparlanıp Neşelere geçer.
Fatih: Hoş geldin Meryem.
Nihal: Nerde kaldın, merak ettik.
Atakan: Meryem, telefonun da kapalıydı telaşlandım bi an.
Meryem: Ben, şey şarj aleti.
Neşe: Noldu şarj aletine ?
Meryem: Bozulmuş.
Bilal: Ya tamam sen buna mı üzüldün, alırız yenisini gel.
Atakan: Neden böyle üzgün duruyorsun sen ? Ağladın mı ?
Meryem: Hayır, nerden çıkardın ağladım.
Nihal: Hadi masaya geçelim, yemekler yeterince soğudu. Orda konuşuruz.
Yemeğe geçerler ama Atakan'ın içi hiç rahat değildir. Gözünü Meryem'den alamaz.
Bilal: Atakan bu gün nikah tarihini almış. Bu hafta düğünümüz var ne güzel.
Meryem: Ne zamana aldın ?
Atakan: Üç gün sonra.
Meryem: Keşke tarihi seçerken bana da sorsaydın.
Atakan: En yakın boşluğu aldım işte. Bir an önce evlenmek için. Kötü mü ettim ?
Neşe: Düğün stresi bunlar, bilirim ben. Bende böyleydim. Gitmeyin kardeşimin üzerine.
Atakan: Özür dilerim canım.
Meryem: Önemli değil.
Bütün geceyi düşünceli geçiren Meryem, Atakan'a bakıp bakıp dalar.
Meryem: Ben yarın için köye gidicem. Hemen dönerim.
Neşe: Bir şey mi oldu ? Sen, sizinkilerle küstün noldu ?
Meryem: İçimden görmek geldi. Bakayım neler yapıyorlar.
Atakan: Ben de geleyim. Hem taşırım. Düğünümüze çağıralım.
Meryem: Düğüne çağırcak kadar aramız pek iyi değil. Babam biraz sert insandır. Ben yarın sabahtan gidip, dönerim.
Atakan: Peki.
Meryem ertesi gün yola çıkar. Evde annesi onu karşılar.
Makbule: Kızım, sen nerden çıktın ?
Meryem: Seni görmeye geldim annem.
Makbule: Kızım, canımın içi nasıl özledim bir bilsen.
Meryem: Bende seni çok özledim annem. Babam nerde ?
Makbule: Sorma kızım öyle bir borcun içine girdik ki, çıkamıyoruz.
Meryem: Biliyorum anne.
Makbule: Nasıl biliyorsun ?
Meryem: Babam borcu kapatmak için İbrahim'den para almış.
Makbule: Evet ya, çok iyi çocuk. Koştu yardımımıza.
Meryem: Ne iyisi anne, babamın imzaladığı senetler çok para. Borcunuzun beş katını isteyecek sizden.
Makbule: Ne diyosun sen kızım ? Demek o yüzdennn..
Meryem: Nee..? Ne o yüzden ? Söylesene anne.
Makbule: Kimseye söyleme ama geçen sefer babannn..
Meryem: Evet.
Makbule: Babanı intihar etmeye çalışırken buldum.
Meryem: Ne diyosun sen anne ya ?
Makbule: Ne yapıcaz Meryem ? Bu parayı nasıl ödeyeceğiz ? Baban mahvoldu.
Meryem: Bulucam bir yolunu.
O sırada kapı çalar gelen Haluktur.
Meryem: Baba, babamm..
Haluk: Meryemmm.. Kızım senin ne işin var burda ?
Meryem: Sizi görmeye geldim.
Haluk: Yoksa artık tamamen döndün mü ?
Meryem: Dönmedim baba, dönemem.
Haluk: Hiç gelmeseydin o zaman.
Meryem: Baba, borcunun olduğunu öğrendim.
Haluk: Sana ne benim borcumdan ? Sen git elin İstanbullarında yaşa.
Meryem: Sizin istediğiniz kişiyle evlenip, istediğiniz hayatı yaşamadım diye yapıyorsunuz bunu değil mi ?
Haluk: Bundan sonrada zaten karışmıyoruz kızım, git istediğini yap.
Meryem: Burdan bile hayatıma el attınız. Nasıl İbrahim'den para alırsın ?
Haluk: Çocuk yardım etmek istedi. Elin çocuğu bile bize sahip çıkıyor.
Meryem: Hiç bir şey bilmiyorsun baba.
Haluk: Git burdan Meryem. Biz yeterince battık, seni de çekmek istemiyorum. Madem bizden ayrı yaşam kurdun, ayrı yaşa.
Tekrar kapı çalar gelen alacaklısı manav Hüseyindir.
Haluk: Buyur.
Hüseyin: Bu gün önde artık şu borçlarını.
Haluk: Şimdi değil.
Hüseyin: Sürekli oyalıyorsun be adam ! Polise şikayet edicem, ver şu paramı.
Meryem: Baba, tamam ne kadarsa ben ödeyim.
Haluk: Hayır kızım ben ödeyicem dedim.
Meryem: Yanımda şuan bu kadar var yeter mi ?
Hüseyin: Siz nasıl bir ailesinin ya ? Akşama kadar o paraları istiyorum Haluk.
Der ve gider. Kızının karşısında daha da çok mahcup olan Haluk ise bir köşeye oturup içlenir.
Meryem: Baba, üzülme her şeyin bir yolu vardır. Gerekirse bankadan para çekeriz. Öderiz o parayı söz veriyorum.
Haluk: Her yerden patlak veriyorum Meryem. Ben bu çukura battım bi kere daha çıkamam.
Tekrar kapı çalar. Manav Hüseyin sanarak kapıyı açarlar öfkeleyle ama gelen İbrahim'dir.
Meryem: Ne işin var burda beni mi takip ediyorsun ?
İbrahim: Haluk amcanın yanında olmaya geldim.
Haluk: Sağol oğlum.
Meryem: Sen ne yüzsüz adamsın ya !
Haluk: Kızım, düzgün konuş.
Makbule: Meryem doğruları söylüyor. Bu adamın sana taktığı borçları biliyor musun ?
Haluk: Ne ?
İbrahim: Haluk amca ben paranı almamaya razıyım. Ama kızını seviyorum. Kendisine de söyledim. Benimle evlenirse borcunuz kalmayacak.
Haluk: Allah belanı versin şerefsiz herif çık dışarı ! Çık dışarı, gözüm görmesin seni.
İbrahim: Bakın hata yapıyorsunuz. Bu parayı ödeyemezsiniz evinizi, malınızı mülkünüzü kaybedersiniz.
Haluk: Lan, çık dışarı !
Makbule: Sakin ol canım.
Meryem: Çık diyor sana hayvan herif çık git burdan !
Makbule: Meryem şurda babanın ilaçları vardı kızım hemen su ile al gel içsin.
Meryem: Tamam anne. Babamın neyi var böyle ? Ne ilacı bunlar ?
Makbule: Kalp ilacı. Bir kez kalp krizi geçirmişti. Çok korkuyoruz, bir daha aynı şeyleri yaşamaya. Böyle haplarla idare ediyoruz işte.
Haluk: Kızım, güzel kızım git hadi. Bizi merak etme.
Meryem: Söz veriyorum o senetleri bulup yırtıcam, yok edicem. Biraz dayanın.
Meryem hava almak için biraz dışarı çıkar. İbrahim yanına gelir.
İbrahim: İnat etme Meryem.
Meryem: Sen hâlâ burda mısın ? Şunu artık kafana sok ! Öleceğimi bilsemde yinede senle evlenmem. Dünyada bir tek sen kalsan dönüp sana bakmam bile. Anla bunu ya ! Ben Atakan'ı seviyorum. Bu oynadığın oyunlarla bir yere varamazsın. Babamı dolandırdığını kanıtlarım, en iyi avukatı tutucam. Mahkemede görüşürüz.
İbrahim: Son sözün bu mu ?
Meryem: Evet bu !
Diyerek yanından kalkar. Babasının evden sinirle çıkıp yürüdüğünü görür. Arkasından seslenir ama duymaz. Peşinden gider. Manav Hüseyinle buluştuğunu görür.
Haluk: Al paranı !
Hüseyin: Hani devamı ?
Haluk: Oldukca vericem işte. Şimdilik idare et.
Hüseyin: Haluk bak sen çok oldun.
Haluk: Biraz daha zaman ver, kaçıyorum işte ödüyorum.
Meryem: Baba gel gidelim hadi. Hüseyin abi ödeyecek işte babam, uzatma lütfen. Bak babam kalp hastası.
Hüseyin: Ben bunları çok duydum kızım.
Haluk: Yürü kızım yürü.
Diyerek arkasını dönüp gitmek ister. Hüseyin durdurmak isterken, Haluk sinirle adamı geriye itekler. İteklemesiyle başını demir bariyerlere çarpıp yere düşer. Kafasından akan kanla beraber gözünü açamaz. Hiç bir tepki cevapda gelmeyince Haluk telaşlanır.
Meryem: Babaaa..
Haluk: Hüseyin, Hüseyin cevap ver..
Tam arkalarından olaya yetişen İbrahim'de gördükleri karşısında şok olur.
Haluk: Noldu, neden cevap vermiyor ?
Meryem: Baba bana bak, sakin ol. Çekil ben bakayım bi nabzına.
Der ve nabzına bakmak için boyun kısmına dokunur.
Meryem: Aman Allah'ım !
Haluk: Noldu, noldu söylesene ?!
Meryem ağlayarak cevap verir.
Meryem: Ölmüşş..
Haluk: Hayır, olamaz böyle bir şey ben onu öldürmek istemedim ben sadece beni bıraksın diye hayır, hayır, hayır Meryem. Allah'ım katil oldum ben, katil oldummm..
Meryem: Baba, sakin ol.
Haluk: Hapise giricem, ben ben hapiste yapamam Meryem, yapamam.
Meryem: Baba, tamam bakma oraya. Sen bilerek yapmadın ben biliyorum.
İbrahim: Baban hapise girmeyecek.
İbrahim adamlarına söyleyip Hüseyinin cesedini gizlice götürüp kömülmesini ister.
İbrahim: Kimse görmedi olayı. Babanı koruyabilirim. Bak baban kalp hastası dedin içerde yapamaz Meryem, babanın ölmesini mi istiyorsun ? Birde borcu var içerden senelerce çıkamaz. Ben her şeyin üstünü kapatırım. Şimdi benimle evlenmeyi kabul ediyor musun ?
Meryem şimdi çıkılmaz bir yolun sonuna gelmişti. Nereye dönerse dönsün, çıkacak hiç bir yol kalmamıştı. Ağlamaktan kızarmış gözleri ile İbrahim'e dönüp şöyle dedi.
Meryem: Kabul ediyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜÇÜZ KARDEŞLER
Novela JuvenilKardeş demek hayat demektir. Kimi zaman aldığın nefeste kardeşim diyebilmek, kimi zaman üzüldüğüm anda karşında bulabilmek. Ne olursa olsun kardeş olunmaktan asla vazgeçilmeyecektir. Yolun sonu uçurumsa, kardeşim geri dön.. İlk adım benimdir ! Birb...