60.BÖLÜM

197 4 1
                                    

Ne derler bilirsiniz her güzel şeyin bir sonu vardır. Biz buna son değil yeni mutluluklara başlangıcımız diyoruz.
Herkesin hayatında pişmanlıkları, hataları, kalp kırıkları, umutsuzlukları vardır. Her günü güzel geçen kim var ki ? Önemli olanda bu değil mi ? Her kötü günde, mutlu günü beklemek.. Hepimizin söylemediği sırlar olur. Önemli olan bu sırları güzel müdafa edebilmektir. Atakan ta en başından beri bu sırrın asla öğrenilmeyeceğini sanmıştı. Ama herşey gün yüzüne çıkmıştı. Gelin en iyisi o güne dönelim, silahın patladığı o gün..
Meryem gözlerini açar, Atakan'ın yere yığıldığını fark eder.
Meryem: Naptım ben ? Atakannn..
İbrahim'in kollarından kurtulup Atakan'ın yanına gider. Yarasına dokunur. Alnından boncuk boncuk ter atan Atakan, konuşmakta güçlük çeker.
Meryem: Özür dilerim. Çok özür dilerim.
Polislerin sesini duyan İbrahim ve adamları kaçar. Meryem, Atakan'ı bırakmaz.
Atakan: Bana o günde böyle bakmıştın. Arabayla çarptığında.. Aklımı başımdan almıştın.
Meryem: Sende benim aklımı başımdan almıştın.
Atakan: Öyle güzelsin ki, o günden sonra her günümü sana bakmakla geçirdim ben.
Meryem: Bana bakmaya devam edeceksin beyefendi. Burdan birlikte çıkıcaz. Yeni bir yolumuz olucak.
Atakan: Bütün yollar kapandı.
Meryem: Kurtarıcam seni, iyi olucaksın, kurtarıcam.
Atakan: Sen zaten kurtardın ki beni. Senin oldum ben. Senin sevdan oldum, senin kalbin oldum. Senin sayende bu dünyada bir evladım olucak. O kadar doyarak gidicem ki bu dünyadan.
Meryem: Biz nelerden geçtik seninle Atakan. Bunuda atlatıcaz. Bana güveniyor musun ?
Atakan: Her zaman. Ama şimdi çık burdan.
Meryem: Hayır, asla.
Atakan: Lütfen Meryem.
Meryem: Benden bunu isteme.
Atakan: Hapise giremezsin çık burdan kaç. Yaşayacağım belli değil.
Meryem: Sus, hayır sus öyle konuşma.
Atakan: Eğer beni biraz seviyorsan çık git.
Meryem: Seni o kadar çok sevdim ki, hemde o kadar çok.. Kapat gözlerini, hayal et. Sen işten çıkıp eve gelmişsin. Bende senin en sevdiğin yemekleri yapmışım. Çocuğumuz yanımda, sofrayı kurdum. Görebiliyor musun anlattıkları mı ?
Atakan: Görüyorum.
Meryem: Kapıyı çalıyorsun. İçerden çocuğumuzla benim sesim geliyor. Kapıyı açtım.
Atakan: O kadar güzel görünüyorsun ki, sana sarılınca işteki bütün yorgunluğumu atıyorum.
Meryem: Beni yine öyle güzel seviyorsun ki.
Atakan: Çünkü evime geldim, aşk yuvamıza.. Hoşbulduk karıcım.
Meryem gülümserken gözünden iki damla yaş akar.
Polisler geldiğinde Meryem tutuklanır. Atakan hastaneye kaldırılır.
Neşe, Bilal, Nihal hastaneye koşar. Atakan'ın durumu ağırdır.
Neşe: Bizimle konuşmak istediğin şey neydi Bilal ?
Bilal: Atakan'ın bizden sakladığı bir odası vardı. Kapısını asla açmamızı istemezdi. Zaten hep kitliydi.
Nihal: Bilal bunu konuşmanın yeri mi ?
Neşe: Bir dakika Nihal. Evet seni diliyorum.
Bilal: Ben o kapıyı Fatih öldüğünde kırdım.
Neşe: Ne var o oda da ? Atakan'ın sakladığı ne ? Neden Fatih öldükten sonra bakmak istedin ? Neden daha önce değil ?
Neşe bütün sorularının cevabını duyunca şok olmuştu. Aklına bile gelmeyeceği bu cevap onu sarsmıştı. Bunun üzerine bir üzücü haber daha gelir. Neşe'nin babası vefat eder.
Atakan ise komaya girer. Bütün acılar üst üste gelir. Nihal haberi vermek için Meryem'in yanına ceza evine gider.
Meryem: Lütfen iyi bir haber ver.
Nihal: Komaya girdi.
Meryem dizlerinin üzerine çökerek ağlamaya başlar.
Nihal: Meryemm..
Meryem, Nihal'i daha fazla dinleyemez. Koğuşuna geri döner.
Tam tamına 8 ay geçer. Meryem ceza evinde çok acılı bir doğum yapar. Kanaması çok olan Meryem hastaneye kaldırılır. Atakan'la aynı hastanede yatarlar.
Neşe: Çok güzel bir kızın olmuş.
Meryem: Gözleri Atakan'a benziyor.
Neşe: Evet.
Meryem: Nerdeyse bir yıl olucak. Ama o hâlâ uyanmadı.
Neşe: Bu zamana kadar beyin fonksiyonlarının zarar görmemesi bile bir mucize. Meryem bak senin için zor biliyorum ama en azından organlarınıı..
Meryem: Asla ! Bir daha bana bunu söyleme Neşe. Uyanacak, biliyorum. Fatih'in geri dönmesi için bir umut olsa sen beklemez miydin ?
Neşe: Beklerdim.. Tamam özür dilerim. Sana çok iyi bir avukat tuttum. Ordan çıkacaksın. Abimide yakaladılar. Bütün mal varlığı seninle bana geçti.
Meryem: Elif sende kalsın. Ben çıkana kadar sana emanet.
Neşe: Hiç merak etme gözüm gibi bakıcam. Batu'yla oynarlar. Biliyor musun her gece rüyamda babamı görüyorum.
Meryem: Çok üzgünüm Neşe. Yanında olamadım.
Neşe: Bana Fatih'in yaşadığını söylüyor.
Meryem: Rüya işte. Artık çocuklarına odaklan.
İçeri Bilal ve Nihal'de gelir. Ziyaretini yaptıktan sonra bir misafir daha vardır.
Neşe: İşte sana bahsettiğim avukat.
Meryem: Merhaba kusura bakmayın yatıyorum ama. Ben Meryem.
Enes: Estağfurullah. Enes bende. Tebrik ederim. Allah evladınızı size bağışlasın.
Meryem: Teşekkür ederim, âmin.
Neşe: Arkadaşımı kurtaracağınıza inanıyorum Enes Bey.
Enes: Emin olun elimden geleni yapıcam.
Neşe: Ben doktorunla konuşayım. Siz konuşun.
Meryem: Tamam.
Neşe doktorun yanına gider.
Neşe: Çok özür diliyorum ama vaktinizi biraz çalmam lazım.
Mehmet: Buyrun.
Neşe: Arkadaşım Meryem. Yeni doğum yaptı. Zor bir doğum oldu sizinde bildiğiniz gibi. Süresi aslında yarın doluyor. Ceza evine döncek, oranın şartları bilirsiniz zor.
Mehmet: Benden ne yapmamı bekliyorsunuz ?
Neşe: Biraz daha burda kalmasını sağlasınız. Zaten avukatı burda oraya dönmesine gerek kalmayacak.
Mehmet: Neşe Hanım..
Neşe: Lütfen Mehmet Bey.
Mehmet: Yapamam.
Neşe sinirlenir. Çıkarken içinden söyleyeceği şeyleri dışından der.
Neşe: Ya alt tarafı bi rapor dolurucaksın vicdansız adam !
Mehmet: Vicdansız adam oldum şimdi de öyle mi ?
Neşe: Ben bunu dışımdan mı söyledim ya ?
Mehmet: Eh biraz öyle oldu.
Neşe: Çok özür dilerim.
Mehmet: Tamam dur. Raporu uzatıcam.
Neşe: Oh be zaten varya çok anlayışlı olduğunuzu anlamıştım.
Mehmet: Tabi canım tabi kesin öyle.
Rapor uzar. Meryem bu süreçte Enes'in yardımı ile hapishaneden çıkar.
Aradan tam tamına 8 Yıl geçer..
Her şey bambaşka !
Enes: Aşkım hadi ben çıkıyorum.
Meryem: Tamam canım. Akşama erken gelmeye çalış Neşe'lere gidicez. Elif kızım hadi servisin geldi al çantanı.
Enes: Tamam erken gelirim. Biz zaten Mehmet'le haberleştik. Hadi görüşürüz, seni seviyorum.
Meryem: Bende seni seviyorum.
Şaşırdınız değil mi ? Enes ve Meryem'in evliliği kadar Neşe ve Mehmet'in evliliğide herkesi şaşırtmıştı.
Neşe: Batu oyalanma artık ya.
İnci: Anne ben çıkıyorum.
Neşe: Tamam kızım. Batu çabuk kalk ellerini yıka çantanı al.
Batu: Baba bak söz vermiştin tablet alacaksın.
Mehmet: Alıcam oğlum anneni üzmessen alıcam.
Neşe: Aşkım şunu şımartma söz geçiremiyorum.
Mehmet: Hadi ben kaçtım akşam Bilal'lerede haber verdim.
Neşe: Tamam ben biraz alışveriş yapıcam bugün.
Mehmet: Tamam canım.
Neşe o gün alışveriş için çıkıp durakta otobüs bekledi. Otobüse bindi geldiği durakta inerek kaşırya geçmek isterken kolunu biri tuttu.
Neşe: Sen kimsin ya ? Bırak kolumu !
"Ver şu çantanı !"
Neşe: İmdaaatt..!
Adamın biri koşup serserinin ağzını burnunu kırar yerde. Arkası dönük adama seslenir.
Neşe: Tamam yeter bırakın ölecek. Bende biber gazı vardı. Bir dakika.
Bi yandan biber gazını ararken diyer yandan adamı hırsızsın üzerinden kaldırmaya çalışır. Adamın kimliği düşer. Neşe kimliği aldığında Fatih'le tanıştığı an aklına gelir. Ve kimliğe baktığındaysa..
Neşe: Fatih !
Fatih: Adımı nerden biliyosunuz ?
Neşe yaşadığı bu diyalogtan sonra oraya düşer bayılır. Gözlerini açtığında hastanedir.
Neşe: Bir an onu gördüm sandım. Allah'ım noluyor.
Fatih: İyi misiniz ?
Neşe: Fatih ! Allah'ım deliriyorum galiba.
Fatih: Hanımefendi iyi misiniz siz ? Doktoru çağrıyım mı ?
Neşe: Hayır, hayır, hayır.. Bu gerçek değil, uyuyorum ben rüya bu. Sen gerçek değilsin, öldün sen tam 9 yıl geçti üstünden. Bu imkansız.
Fatih: Noluyor ?
Diyerek dokunmak ister.
Neşe: Hayır sakın dokunma bana. Sen gerçek değilsin ! Çıldırmak üzereyim, uyanmam lazım artık. Gerçek gibi bu ! Ama rüya biliyorum.
Fatih: Ne ölmesi ? Nerden tanıyorsunuz beni ?
Neşe: Aman Allah'ım gerçek ! İmkansız bu imkansız..
İçeri Mehmet gelir.
Mehmet: Aşkım iyi misin sen ? Noldu ?
Neşe: O.. O burda !
Mehmet, Fatih'i görünce şaşırır. Resimlerde gördüğü adama benzetir.
Mehmet: Nasıl ya ? Öldü demiştin, mezarına gittik.
Meryem: Canım iyi misin, koştum geldim hemen Mehmet aradı. Fatih !
Na-na-nasıl ya ?
Üzerindeki şoku kimse atlatamaz.
Fatih: Ne dediğinizi anlamıyorum. Siz iyiyseniz Neşe Hanım ben gideyim artık. Eşim ve çocuklarım beni bekliyorlar geç kaldım.
Fatih'e herkes şaşırmıştır. Nasıl olurda yaşar ? O gün balkondan düştüğünde beyni büyük bir hasar alarak ölmüştü. Gerçekten ölmüş müydü ? İbrahim onu hastaneden kaçırıp başka bir yere yerleştirmişti çok uzaklara. Fatih uyandığında hafızası yerinde değildi orada kendine yeni sıfırdan bir yaşam kurdu, yaşanmışlıklarını hatırlamadan.. Doktorlara öldüğünü söylettiren İbrahim, Fatih'i hayatlarından böyle çıkarmıştı. Sıra Atakan'daydı onda da başarılı olmuş sayılırdı çünkü Atakan ölü gibi komada yatıyordu.
Sekiz yıl sonra onunda uyanacağını kim bilebilirdiki ?
Atakan bu zamana kadar etrafındaki konuşulanları duyabiliyordu sadece cevap veremiyor gözleri kapalı bir şekilde yatıyordu. Fatih'in gelmesi ardından o da gözlerini açtı. Ve her şeyi hatırlıyordu. Sadece sekiz yılın geçtiğinin farkında değildi o hâlâ vurulduğu günde kalmıştı. Biraz toparlandıktan sonra Meryem'in evine gitti. Kapıyı açan Enes'ti. Meryem arkadan onu görünce şok oldu. Enes durumu anladı, onun kim olduğunu gayet iyi biliyordu. Onları konuşması için yalnız bırakıp evden çıktı.
Meryem: Otursana.
Atakan: Evin çok güzel. Ne zaman aldın sen bu evi ?
Meryem: Bir şey içer misin ?
Atakan: Hayır. Neden bana öyle bakıyorsun ? Ölü görmüş gibisin. O adam kimdi Meryem ?
Meryem: O adam benim eşim.
Atakan: Eşin mi ?
Meryem: Evet.
Atakan: Nasıl ? Sen evlendin mi ? Ben o yarayla cebelleşirken sen evlendin mi ? Son konuştuklarımızdan sonra..
Meryem'in gözleri dolar.
Meryem: O kazadan sonra sen uyanmadın.
Atakan: Ve senden hemen evlendin.
Meryem: Atakan dinle.
Atakan: Ne kadar uyanmamış olabilirim Meryem ? Ne kadar ?!
Meryem: Sekiz yıl !
Atakan: Ne diyosun sen ya ? Ne dediğini kulağın duyuyor mu ? Ben yıllarca uyudum mu ?
Meryem: Çok bekledim. Doktorlar ümidini kes artık dediler.
Atakan: Sus !
Meryem: Her gün seninle konuştum yanına geldim.
Atakan: Bu imkansız. Hayatımın sekiz yılı ben yattım mı ?
Meryem: Özür dilerim.
Atakan ağlamaya başlar. İçerden Elif gelir.
Elif: Anne bu amca kim ?
Meryem, Atakan'a öylece baka kalır. Ne diyeceğini bilemez.
Atakan: Bu o mu ?
Meryem: Evet.
Atakan daha çok ağlar. Elif'in saçlarını okşar, öper. Enes gelir.
Elif: Babaaa..
Enes: Dur kızım.
Atakan ona baba dediğini duyunca bir kez daha yıkılır. Meryem'e bakar ve oradan çıkar.
Her kurduğumuz hayal gerçek olmaz. Bazıları sadece hayal kısmında kalır. En azından hayali bile güzeldi kısmıyla kendimizi avuturuz. Gerçekleri ise görmek istemediğimiz kadar acıdır.
Neşe, Fatih'in yaşadığı yere bakmak için gider. Eşini görür.
Eylül: Merhaba. Kime bakmıştınız ?
Neşe: Ben Fatih'i görmek için gelmiştim.
Eylül: Neyi oluyorsunuz ?
Neşe: Eski bir arkadaşı, çok eski..
Eylül: Bir dakika dur kızım sende babanı çağır hadi.
Fatih: Aaa.. Neşe merhaba. Gelsene.
Neşe: Yok Fatih gelmeyim.
Fatih: Olur mu ya gel.
Neşe: Peki.
Neşe içeri girdiğinde Fatih'in kızını ve oğlunu görür.
Neşe: İki çocuğun mu var ?
Fatih: Evet ikiz. Sen nasıl oldun ?
Neşe: İyiyim. Sana teşekkür etmek için geldim.
Fatih: Neden ?
Neşe: Hayatım için.
Fatih: Nasıl yani ?
Neşe: Beni kurtardın o gün. Sağol. Ben senin sayende öyle mutluyum ki Fatih, hayatımı güzelleştirdin. Bana çok güzel şeyler kattın.
Fatih: Alt tarafı kapkaçcıyı dövdüm canım abartma.
Neşe: Yinede her şey için teşekkür ederim.
Fatih: Rica ederim, gözlerin doldu neden ? Beni ölmüş bir yakınına mı benzettin o gün ölmüştün falan diyordun.
Neşe: Evet ölmüş bi yanıma benziyorsun.
Fatih: Ya üzüldüm. Çok mu seviyordun ?
Neşe: Çok seviyordum, hepte sevicem.
Fatih: Tekrar üzgünüm, başın sağolsun.
Neşe: Sağol. Peki sen mutlu musun ?
Fatih: Elbette neden sordun ki ?
Neşe: Hiç öylesine. Bak bu fotoğraftakilerde benim çocuklarım İnci ve Batu.
Fatih: Çok tatlılar maşallah. Allah analı babalı büyütsün.
Eylül: Fatih sizden bahsetmişti geçmiş olsun.
Neşe: Sağolun. Ben artık gitsem iyi olur.
Neşe hemen ordan çıkar ve göz yaşlarını daha fazla tutamaz.
Aslında hiç bir şey bildiğimiz gibi değildir bu hayatta. "Bu kesin, şu mutlaka böyle " diyemeyiz. Çünkü kesin sandıklarımız, mutlaka olur dediklermiz kesin değil, mutlaka olmayabilir. Kurulan hayat üstüne hayatlar.. Ne kadar enteresan bir cümle değil mi ? Olmaz demeyin, asla demeyin.. Çünkü olur ve siz şaşa kalırsınız. Kimse olduğu yere bakıp iyiyim demesin, unutmayın dahası da var.. Daha yapacağınız çok şey var, henüz iyiyim demek için erken olabilir. Onlar çok sevmişti, hayaller kurmuşlardı, her şey mükemmeldi peki neden şimdi hepsi ayrı yerdeler ? Unutmayın ki herşey beklediğiniz gibi gitmez o yüzden her saniyenizin kıymetini bilin. Doya doya yaşamayı bilin. Bilal, Atakan ve Fatih yine hayatlarında bir araya gelip konuşmaya devam ederler. Fatih geçmişini her ne kadar hatırlamasada onlarla yeniden tanışır ve sever. Atakan uzaktan kızının büyümesine bakar ama bir daha almayacağı bir hayatı Enes'in ellerine teslim eder. Bilal karısı Nihal'le oldukça mutludur bunca yaşanan olaylardan sonra olarak bir taş bile değmez. İşte hayat böyle saklı kutu gibi esrarengiz, kime ne olacağını asla bilemeyiz. En kötüsü de bizim sandıklarımızın aslında başkalarının olduklarıdır.
Şimdi gelelim Bilal'in sakladığı o büyük sır. Kapının arkasındaki gerçekler.
Bilal, Atakan, Fatih bunlar aslında üçüz kardeşler değildir. Atakan bunu en başından beri biliyordur fakat aile özlemi çektiği ve tek kaldığı için doldurmak istediği yalnızlığını onlarda bulur. Başından beri bunu bilir ama susar ve bi ailesi olmasını ister. Bilal bunu Fatih'in ameliyat olduğu gün kan vereceği sıra fark eder.
Aslında kitaptan şunu anlamalıyız ki aynı anne babadan doğmakla kardeş olunmaz. Önemli olan ne hissettikleriniz. Üçüz Kardeşler yine bir şekilde görüşmeye devam ederler. Çünkü onlar bunca yıl sonra zaten kardeş olmuşlardır.
-Son-

ÜÇÜZ KARDEŞLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin