Meryem sabah büyük bir mide bulantısı ile uyanır. Lavaboya gidip kusar.
İbrahim: Neyin var ?
Meryem: Bir şeyim yok çık dışarı.
İbrahim: Doktora gidelim.
Meryem: Kes sesini ya. Ne yapacağımı sana sormayacağım.
İbrahim: İyi be ne halin varsa gör.
Diyerek evden çıkar. Meryem elini yüzünü yıkadıktan sonra biraz yatağına uzanır. Düşünürken bir anda takvime bakar. Gününün geçtiğini fark eder.
Meryem: Hayır, hayır bu olamaz.
Hemen evden çıkıp bir eczaneye girer. Alması gereken gebelik testini alıp hızlıca çantasına koyar. Tam çıkarken Nihal'e çarpar.
Meryem: Nihal.
Nihal: Meryem, nasılsın ?
Meryem: İyiyim, iyiyim. Sen nasılsın canım ? Bilal nasıl ?
Nihal: Ne kadar iyi olabilirse işte. Fatih'ten sonra hepimiz perişan olduk.
Meryem: Evet nasıl atlatıcaz hiç bir fikrim yok. Sen neden geldin eczaneye ?
Nihal: Ağrı kesici alcam ya evde kalmamış.
Meryem: Anladım.
Nihal: Sen ?
Meryem: Ben mi ? Bende ağrı kesici için geldim ya.
Nihal: Tamam sonra görüşürüz.
Meryem: Görüşürüz.
Meryem hemen eve giderek testi uygular. Biraz bekler. Bekler, bekler, bekler.. Zaman geçer. Bir de bakar ki..
Meryem: İnanıyorum !
Hamile olduğunu fark eden Meryem afallar. Ne tepki vereceğini şaşırır. Aldığı telefona kadar aslında çok mutludur. Ama o telefonla hastaneye koşan Meryem babasını yatarken görür.
Meryem: Atakan noldu ?
Atakan: Baban, intihar etmek istemiş.
Meryem: Neee..?!
Atakan: Midesini yıkadılar şimdi. İyi, korkma.
Meryem: Nasıl olur bu ya ? Nasıl yapar ? Sen nasıl ulaştın ona ?
Atakan: Ben babanla konuşmak için yanına gitmiştim. Yerleştirdiğim otele.
Meryem: Allah'ım ya, baba sen ne yaptın kendine ?
Doktor Bey çıkar.
Meryem: Babam nasıl ?
"İyi şuanda kendine geldi."
Meryem: Görebilir miyim ?
"Elbette yalnız çok yormayın."
Meryem odaya girer. Arkasından Atakan'da girer.
Meryem: Babacım nasılsın ?
Haluk: İyiyim kızım.
Atakan: Geçmiş olsun Haluk amca.
Haluk: Sağol oğlum.
Meryem: Babacım beni çok korkuttun. Neden böyle bir şey yaptın ?
Haluk: Çünkü ölmek istiyorum.
Meryem: Babaa..
Haluk: O deliğe bir daha girmek istemiyorum Meryem.
Meryem: Girmeyeceksin.
Haluk: Senin hayatınıda mahvetmek istemiyorum.
Meryem: Her şey düzelecek. Buralardan gideceksin.
Haluk: Biraz yorgunum, uyumak istiyorum.
Meryem: Tamam biz çıkalım.
Atakan: Tekrar geçmiş olsun Haluk amca. Merak etme kötü bir şey olmasına izin vermeyeceğim.
Haluk: Sağol oğlum.
Meryem ve Atakan hastanenin bahçesine çıkarlar.
Meryem: Sen nasılsın ?
Atakan: İyi olmaya çalışıyorum.
Meryem: Fatih'i özlüyorsun değil mi ?
Atakan: Hem de çok.
Meryem: Neşe çok kötü. Kendini toparlayamadı.
Atakan: Zor.
Meryem: Fatih ve Neşe aşkları için o kadar mücadele ettiler ki. Mutluluğu hak ediyorlardı.
Atakan: Ama mutlu olamadılar.
Bir an sessizlik olur. Meryem karnında ona ait bir parça taşıdığını söylemek ister. Çünkü bunun ona iyi geleceğini düşünür. Ama ilk adımı Atakan atar.
Atakan: Ayrılalım.
Meryem: Ne ?
Atakan: Ayrılmamız gerek Meryem. Birinin daha mı hayatının kayması lazım ?
Meryem: Vazmıgeçiyorsun ?
Atakan: Böyle devam edemeyiz. Eğer böyle devam edersek bazı şeylerin önüne geçemeyiz. Bu işin ucunu bırakmamız lazım. Uzak durmamız lazım.. Bu babanı kaçırma işinden de, bizden de.
Meryem gözü dolu bir şekilde Atakan'ın boynuna sarılır. Omzundan kokusunu içine çeker. Atakan'da sıkıca sarılır beline. Omuzlarından beline düşen saçlarını okşar. Kulağına fısıldar.
Atakan: Benden uzak dur Meryem. Bende senden uzak durucam.
Meryem geri çekilir. Gözündeki yaşları eliyle siler.
Meryem: Bende senden uzak durucam. Yanına bile yaklaşmıycam. Her gece yıldızlara bak olur mu ? Bir daha kaymayacaklar. Hoşçakal.
Diyerek hastaneye girer. Yüzünü ıslatan o göz yaşlarını sürekli eliyle silsede akar.
Atakan: Hoşçakal sevgilim, hoşçakall...
Neşe ise artık kendini çocukları için toparlamak zorundadır. Yatak odasına girer. Yatağına uzanır. Fatih'in yastığına elini koyar. Akan göz yaşları yastığını ıslatır. İçerden İnci gelir, Neşe'nin göz yaşlarını siler. Yanağından öper. Elinde bir fotoğraf vardır.
Neşe: Bu ne ?
İnci: Resim, babamın resmi.
Neşe o fotoğrafı görünce daha çok ağlamaya başlar.
İnci: Sende babam gibi gidicek misin ?
Neşe: Hayır, gitmiycem. Ben sizinle kalıcam. Birlikte çok güzel günlerimiz olucak. Hadi öp babayı bakalım.
İnci elindeki fotoğrafı öper. Neşe'nin yüzünde ufak bir tebessüm olur. Göz yaşlarını silip Batu'nun yanına giderler.
Neşe: Ne dersiniz parka gidelim mi ?
İnci: Evettt.. Yaşasın, yaşasın park.
Neşe: Hadi o zaman kardeşini giydirelim önce, sonra sende giyin.
İnci, Batu'nun yanağınada bir öpücük kondurur.
Neşe: Oy sen çok mu seviyorsun kardeşini bakalım.
İnci: Hıhı. Onunla oyunlar oynıycam.
Neşe: Aferin sana. Hadi bakalım gel.
Parkta güzel vakit geçirirlerken, Neşe bankta arkasını dönük oturan bir adam görür. Tıpkı Fatih'in kıyafetleri, saçları, duruşudur. Neşe adama yaklaşır, yaklaşır.. Omzuna dokunur.
Neşe: Fatih..
"Pardon siz kimsiniz ?"
Neşe: Çok afedersiniz ben sizi birine benzettim. Çok pardon.
"Önemli değil."
Neşe: Kendine gel Neşe, Fatih öldü.
Nihal: Neşe.
Neşe: Of ödümü patlattın Nihal.
Nihal: Çok özür dilerim. Nasılsın, iyi gördüm seni.
Neşe: Nasıl olabilirim ki ? Çocukları biraz hava alsın diye çıkardım. Kızım parktan dışarı çıkma.
İnci: Tamam anne.
Nihal: Ah anne diyen dillerini yesinler. Şu Batuşu ver bakalım biraz yiyim.
Neşe: Al teyzesi al.
Nihal: Neşe benim sana söylemem gereken bir şey var.
Neşe: Söyle.
Nihal: Meryem.
Neşe: Ne olmuş Meryem'e ?
Nihal: Meryem sabah eczaneden gebelik testi aldı.
Neşe: Ne ? Gebelik testi mi ? Ne alaka ya ?
Nihal: Bende anlamadım. Ama saklamak istiyor. Ben eczaneciye sordum öğrendim.
Neşe: Meryem'le konuşsak iyi olur.
Akşama doğru Meryem eve gelir. İbrahim çoktan gelmiştir. Meryem direk odasına çıkmak ister.
İbrahim: Nereye hemen ? Gel biraz şöyle.
Meryem: Şimdi seni hiç çekemem İbrahim. Yorgunum uyumak istiyorum.
İbrahim: Neredeydin bu saate kadar ?
Meryem: Peşime taktığın adamlar söylemiştir nerde olduğumu.
İbrahim: Ee peder bey iyi mi bare ?
Meryem: Sanki çok umrunda.
İbrahim: Baban senin yüzünden o halde. Artık benden bir şeyler saklamaman gerektiğini anladın umarım.
Meryem: Anladım ! Şimdi odama gidebilir miyim ?
İbrahim: Gidemezsin. Bu ne Meryem ?
Meryem, İbrahim'in elindeki gebelik testini görünce şok olur.
Meryem: Nerden buldun sen onu ?
İbrahim: Soruma soru ile cevap verme hayatım. Bu ne ?
Meryem: Neye benziyor ?
İbrahim: Ne yaptın sen Meryem ? Çok tehlikeli sularda yürüyorsun haberin yok. Çok fazla açıldın, boğulursun.
Meryem: Yalnış o test.
İbrahim: Birlikte oldunuz mu ?
Meryem: Sen ne iğrenç bir adamsın ya !
İbrahim: Cevap ver dokundu mu sana ?
Meryem: Hayır dokunmadı.
İbrahim: Bu ne o zaman ?!
Meryem: Benim değil o.
İbrahim: Bana yalan söyleme Meryem !
Meryem: Bırak canım acıyor !
İbrahim: Benim ayarlarımla oynama Meryem yoksa çok kötü olur.
Adamlarına emir verir. Meryem'in kollarına girerler.
Meryem: Napıyorsun ?
İbrahim: Bakalım doğru söylüyor musun ? Bu test senin mi değil mi ? Hastaneye gidiyoruz, benim özel bir hastaneme.
Meryem: Hayır bunu yapamazsın ! Bırakın kollarımı ya !
İbrahim: Şşşş..
İbrahim elindeki eterli bezi Meryem'in yüzüne bastırır. Çırpınıp kurtulmaya çalışırken İbrahim'in kollarına bayılır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜÇÜZ KARDEŞLER
Genç KurguKardeş demek hayat demektir. Kimi zaman aldığın nefeste kardeşim diyebilmek, kimi zaman üzüldüğüm anda karşında bulabilmek. Ne olursa olsun kardeş olunmaktan asla vazgeçilmeyecektir. Yolun sonu uçurumsa, kardeşim geri dön.. İlk adım benimdir ! Birb...