Fatih, Neşe'ye harika bir süpriz hazırlamıştır. Tüm hazırlıklarını son kez kontrol etmek için evden çıkar.
Meryem: Fatih nereye çıktı ?
Neşe: Bilmiyorum bir kaç gündür çok erken çıkıyor. Ve geç geliyor.
Meryem: Garip.
Neşe: Onun tribi bana.
Meryem: Neden ?
Neşe: Hiç sorma ya. Ev konusunda kavga ediyoruz. Bende yanına yaklaşmıyorum.
Meryem: Ah Neşe ya, yaptığına bak. Çocuk gibisin.
Neşe: Ya iyide olmuyor böyle Meryem. Evde Atakan var, Bilal var.
Meryem: Bir yandan da haklısın ama işte erkekler böyle Neşecim, duramazlar.
Kahkaha atmaya başlarlar ve içerden Atakan çıkıp gelir.
Atakan: Neye gülüyorsunuz ?
Neşe: Hiç öyle işte günlük şeyler.
Meryem: Sen neden kalktın, yatsaydın biraz daha.
Atakan: Seni özledim.
Meryem: Beni mi ? Sanki yıllardır yanında yokum gibi konuştun.
Atakan: Öyle işte, bir saniye bile gözlerine bakmasam özlüyorum.
Neşe: Atakan sen biraz biraz hatırlamaya başladın galiba.
Atakan: Yoo.. Yani bir şey hatırlamıyorum.
Meryem: Tamam önemli değil. Üzme kendini. Zamanla hatırlarsın.
Atakan: Ben biraz dolaşmak istiyorum. Belki iyi gelir.
Meryem: Tamam çıkalım beraber.
Atakan: Hiç gerek yok, gerçekten.
Meryem: Ama kaybolabilirsin.
Neşe: Meryem haklı.
Atakan: Peki tamam.
Atakan ve Meryem dolaşmak için çıkarlar. Hava biraz soğuktur. Rüzgar bir yaprağı hareket ettiricek kadar vardır.
Atakan: Üşüdün mü ?
Meryem: Biraz.
Atakan üstündeki kot ceketini çıkarıp Meryem'in omuzlarına verir.
Meryem: Ya ama sen üşüyceksin.
Atakan: Hayır üşümüyorum. Sana bakınca kalbim sıcacık oluyor.
Yanakları al al olan Meryem yüzünü öne eğer. Ve telefonunun çaldığını fark eder. Arayan İbrahim'dir.
Meryem: Ne var İbrahim ?
İbrahim: Nerdesin sen ? Atakan nerde ? İyi mi ?
Meryem: İyi. Sen, Atakan'ı ne kadar çok düşünür oldun böyle.
İbrahim: Hafızası nasıl ? Bir şeyler hatırlıyor mu ?
Meryem: Hayır. Hatırlamıyor. Sen ne yapacaksın ?
İbrahim: İnsanız sonuçta. Merak ettim yazık. Neyse sen konum atsana geleyim.
Meryem: Ne işin var burda ? Ne yapacaksın ?
İbrahim: At dedim Meryem.
Meryem konumu atar. Bir süre sonra İbrahim yanlarına gelir.
Meryem: Bana bak, Atakan zaten hasta bir de sen zorlama çocuğu.
İbrahim: Of sende beni ne kötü biliyorsun bu kadar. Adam hasta anladık.
Meryem: İş yerinden arkadaşım arıyor. Şu kenarda bir telefon görüşmesi yapıcam. Sakın Atakan'a bulaşma tamam mı ?
İbrahim: Of Meryem ya, tamam anladım.
Atakan ve İbrahim otururlarken sohbet etmeye başlarlar.
İbrahim: Eee.. Atakan, hiç mi bir şey hatırlamıyorsun ?
Atakan: Malesef.
İbrahim: Yazık, zor tabi. Peki bir şeyler azda olsa kafanda canlanıyor mu ?
Atakan: Niçin bu kadar sual ediyorsunuz İbrahim Bey ?
İbrahim: Amacım sana yardım etmek.
O sırada İbrahim'in telefonu çalar. Arayan Nisan'dır. Atakan telefonda yazan ismi görür. Ve gözlerini isimden alamaz.
İbrahim kalkıp uzak bir yere giderek telefonu açar. Hemen arkasından Atakan ilerler. Çöp konteynerının kenarına çöker.
İbrahim: O yaşıyor diyorum ! Burda bizimle !
Nisan: Nasıl yaşıyor ?! Şimdi ne yapıcaz ? Hapise giremem, bakmam gereken bir anne, babam var.
İbrahim: Kes sesini ! Atakan hafızasını kaza sırasında kaybetmiş. Çarpanın sen olduğunu, bizim tanıştığımızı hatırlamıyor. Ama her an hafızası yerine gelebilir. Atakan'ı ortadan kaldırmalıyız.
Nisan: Delirdin mi sen ? Biz katil değiliz. Bunu nasıl yapıcaz ? O gün bizi beraber gördü diye kaçmaya çalışırken yanlışlıkla vurdum.
İbrahim: Kızım öyle yada böyle arabayı kullanan sendin. Her türlü hapse gireceksin. Atakan'ı ortadan sessizce kaldırırsak hayatımıza devam edebiliriz.
Nisan: Lanet olsun ! Tamam kabul ediyorum. Nasıl yapıcaz ?
İbrahim: Seni şuan hâlâ tanımıyor. Onu adresini vereceğim yere bir şekilde getirmeye çalış. Uçurumdan iticeksin !
Nisan: İbrahimmm.. Korkuyorum.
İbrahim: Korkacak bir şey yok. Yarım kalan işini hallediceksin. Bende yanında olucam, merak etme.
Atakan öğrendiklerini hazmedemeden ordan kalkıp yerine geçer.
Meryem: Atakan neredesiniz siz ? Bende sizi arıyorum.
Atakan: Meryem gidelim mi ? Ben çok üşüdüm, hasta olucam galiba.
Meryem: Tamam gidelim. Üşürsün tabi al şunu giy.
İbrahim: Nereye ya ?
Meryem: Atakan için dışarı bu kadar yeter. Eve gidip dinlemesi lazım.
İbrahim: Peki tamam. Atakan bir şeyler hatırlarsa benide ararsın.
Meryem: Tamam.
Eve döndüklerinde Neşe mis gibi yemeklerle karışırlar.
Neşe: Hoş geldiniz. Nefis yemekler yaptım. Acıktınız mı ?
Meryem: Acıktıkta sen abartmadın mı ? Ne çok yapmışsın çeşit çeşit.
Neşe: Yeriz ya kalabalığız. Sende kal bugün.
Meryem: Olmaz, ben evime gideyim artık.
Atakan: Meryem, kal lütfen.
Meryem: Hay Allah ya, Nihal'de beni hastane çıkışında bekliyordu.
Atakan: Sadece bugün için. Lütfen sana ihtiyacım var.
Meryem: Tamam. Ben Nihal'e haber vereyim o zaman.
O sırada kapı çalar. Gelen Nihal ve Bilal'dir. Fakat bu şekilde geleceklerini kimse tahmin etmezdi.
Meryem: Nihalll..! Bu ne hal ?
Neşe gülmeye başlar.
Neşe: Ya kusura bakmayın sinirlerim bozuldu. Bu ne ya ?
Bilal: Sağol yenge ya.
Nihal: Of hâlâ inanmıyorum ya şaka gibi.
Bilal: Car car konuşmasaydın orda böyle olmazdı.
Nihal: Ben mi car car konuştum ?! Senin ne işin benim iş yerimde ya ?
Bilal: Ben Meryem için geldim ya, ne biliyim böyle olacağını ?
Nihal: Çekiştirme ya acıyor.
Meryem: Ya nasıl oldu bu ?
Bilal: Ya ben seninle ve Atakan'ın doktoruyla konuşmak için hastaneye gittim akşam üstü. İçeri manyak bir hasta girdi. Benzin falan döktü. Sonra Nihal'i rehin almak istedi. Bende müsade etmeyince kelepçenin bir halkasını bana taktı bir halkasını Nihal'le. Sonra bizi kelepçeyle çekti. Allah'tan polisler çabuk geldiler de kurtulduk.
Neşe gülerek devam eder.
Neşe: Bu kurtulmuş haliniz mi ?
Meryem: Şşş.. Neşe ayıp ya.
Neşe: Ya tamam şaka yaptım. Bunu neden açtırmadınız peki ?
Bilal: Keyfimizden değil heralde. Adam kelepçenin anahtarını yuttu. Polislerde şuan bir şey yapamayız yarın kırdırırsınız dedi.
Neşe: Vay be anahtar yutmak iyiymiş.
Meryem: Neşeee..
Neşe: Sustum tamam.
O sırada kapı çalar gelen Fatih'tir.
Neşe: Fatih nerdesin sen ?
Fatih: Geldim işte burdayım. Hadi hazırlan.
Neşe: Nereye ?
Fatih: Süpriz.
Neşe: Tamam. Meryem sen yemekleri servis edersin artık.
Meryem: Tamam ben hallederim.
Neşe hazırlanıp çıkar. Fatih, Neşe'nin gözlerini bağlar.
Neşe: Bu ne içindi şimdi ?
Fatih: Ver elini.
Neşe: Ya Fatih düşücem ben böyle.
Fatih: Ya yanında ben varım. Hadi az kaldı. Yakın zaten.
Neşe: Açıyorum bak.
Fatih: Hayır. Biraz daha ilerle.
Neşe bir kaç adım daha atar.
Fatih: Tamam hayatım kal orda. Şimdi aç gözlerini.
Neşe gözlerini açtığında karşısında bir kapı görür. Fatih anahtarla kapıyı açar. İçeri geçerler. Yerlerde mumlar ve gül yaprakları vardır.
Neşe: Fatih burası kimin evi ?
Fatih: Bizim evimiz karıcım. Senin ve benim.
Neşe: Fatihhh.. Gerçekten mi ?
Fatih: Gerçekten.
Neşe, Fatih'in boynuna atlar. Fatih, Neşe'nin ellerini tutar.
Fatih: Seni çok seviyorum Neşe. Hayal edemeyeceğin kadar çok seviyorum.
Neşe: Bende seni çok seviyorum Fatih. Senden ayrıkalamayacak kadar çok.
Fatih: Şimdilik fazla eşyamız yok ama olsun. Zamanla sen seçersin ben alırım.
Neşe: Aaa.. Hiç olur mu kocacım bak yerde bir sürü minderimiz var.
Diyerek Fatih'e minder fırlatır. Ve minder savaşı başlar. Biraz ortağı dağıtırlar ve yorulup yere düşerler.
Neşe: Her yeri dağıttık.
Fatih: Yatak odası hâlâ toplu.
Neşe: Orayıda dağıtalım diyosun yani.
Fatih: Öyle diyorum. Sen ne diyosun ?
Neşe: Olur dağıtalım.
Ve mumlar söner.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜÇÜZ KARDEŞLER
Novela JuvenilKardeş demek hayat demektir. Kimi zaman aldığın nefeste kardeşim diyebilmek, kimi zaman üzüldüğüm anda karşında bulabilmek. Ne olursa olsun kardeş olunmaktan asla vazgeçilmeyecektir. Yolun sonu uçurumsa, kardeşim geri dön.. İlk adım benimdir ! Birb...