48.BÖLÜM

28 2 0
                                    

"Her acı zamanla diner" olayı tamamen yalandır. Acılar hiç bir zaman dinmez biz sadece öyle sanırız. O yaraya her dokunduğunda sızlar kalbin. Gözünün önüne gelir bütün olanlar. Ben neler yaşadım böyle dersin kendine. Kimse seni anlamaz, kimse bilmez yaranı. Düşünmek istemediklerimizle kaybolur gider zannedersin. Ama acılar asla kaybolmazlar, biz hayatın akışına dalarız. Meryem zamanla bu acıyla yaşamayı öğrenip hayatın akışına dalacaktı. Fakat acısı asla dinmeyecekti..
Bilal ve Nihal bu hafta evleneceklerdir. Düğünleri büyük bir hızla hazırlanır. İkisi de oldukca heyecanlıdır. Düğüne Meryem ve İbrahim'de katılır.
Meryem: Nihal çok güzel olmuşsun canım benim.
Nihal: Çok teşekkür ederim canım. İyi ki geldin.
Meryem: Gelicem tabi sen benim en yakın arkadaşımsın.
Nihal: Sizin için ön masalardan birini ayırttım.
Meryem: Sağol.
Her şey oldukça yerinde gider. Nikah memuru gelir ve nikah başlar. Tam o sırada içeri gelenlerler vardır. Herkes gelenlere oldukça şaşırırlar. Meryem arkasını dönüp baktığında Atakan'ı görür. Fakat Atakan yalnız değildir, elini tuttuğu biri daha vardır. Bu kişi Zeynep'tir.
Meryem şaşkın bir şekilde ikisinin ellerine bakar.
Atakan: Geç kaldık kusura bakmayın. Kardeşimin düğüne yetiştim ama değil mi ?
Bilal: Hoş geldin kardeşim. Yetiştin tabi gel.
Atakan ve Zeynep'te oturduktan sonra nikah devam eder. Ve Bilal'le Nihal evlenirler.
Atakan: Tebrik ederim kardeşim.
Bilal: Sağol kardeşim.
Atakan: Bir şey takamadım kusura bakma.
Bilal: Saçmalama. Senin gelmen bana en büyük süpriz oldu.
Atakan: Hayırlı olsun yengecim.
Nihal: Sağol Atakan.
Zeynep: Hayırlı olsun, Allah mesut etsin.
Nihal: Sağol.
Bilal: Teşekkür ederiz.
Fatih: Oğlum sen neredeydin ?
Atakan: Geldim işte burdayım. Ne önemi var ?
Fatih: Bu hanımefendi kim ? Bizi tanıştımayacak mısın ?
Atakan: Zeynep, sevgilim. Canım bahsetmiştim sana, kardeşlerim Fatih ve Bilal.
Zeynep: Çok memnun oldum.
Fatih: Bizde öyle.
Meryem büyük bir kızgınlıkla onları izler. Neşe, Meryem'in yanına oturup onun elini tutar.
Neşe: Sakin ol.
Meryem: Sakinim ben.
Atakan kızların masasına doğru yaklaşır.
Atakan: Merhaba Neşe.
Neşe: Merhaba.
Meryem: Hoş geldin.
Atakan: Hoş bulduk.
İbrahim: Seni görmek ne hoş !
Atakan: Seni görmekte öyle !
Gözleri, gözleriyle buluştuğu anda kalbinin sesini duydu Meryem. Bastırmak istedi..
Atakan: Sizi Zeynep'le tanıştırayım. Zeynep sevgilim, sevgilim bu Fatih'in eşi Neşe, bu da Meryem bir arkadaşımız.
Zeynep elini Meryem'e uzatır.
Zeynep: Çok memnun oldum.
Meryem: Bende.
Diyerek yutkunur.
Atakan: Eşi İbrahim.
İbrahim: Çok yakışmışsınız, tebrik ederim.
Zeynep: Teşekkürler, sizde öyle.
İbrahim, Zeyneb'i tanır. Fakat orda hiç bir şey belli etmez. Meryem ayakta zor durur.
İbrahim: İyi misin canım ?
Meryem: Kalabalıktan heralde başım döndü biraz. Gidelim mi artık ?
İbrahim: Olur tamam.
Atakan: Gidiyor musunuz ?
İbrahim: Evet. Umarım bir daha görüşürüz.
Atakan: Görüşücez merak etmeyin. Zeynep'le nişanım olucak. Gelirseniz çok memnun olurum.
İbrahim: Aaa.. Öyle mi ? Seve seve geliriz. Öyle değil mi hayatım ?
Meryem derin bir nefes alır. Atakan'a çaresiz bir şekilde bakar.
Meryem: Geliriz tabi.
Meryem arkasına döndüğünde gözleri buğlu buğlu olur. Hızlıca ordan çıkıp giderler.
Meryem eve gittiğin de çok yorgun bir haldedir. Odasına çıkar yatağa yatar. Ayaklarını kendine çeker. Sessiz sessiz ağlar.
Meryem: Allah'ım ben nasıl dayanıcam bu acıyaa..! Gözümün önünde ben bu olanlara nasıl dayanıcammm..
Kalkıp boy aynasından kendine bakar. Bir kaç saat önce gördükleri gözünün önüne gelir. Öfkeyle aynaya yanında duran bardağı fırlatır. Her yer cam kırıklarıyla dolar. Meryem kendine o kırık aynadan bir kez daha bakar. Çok ağlar, çok mahveder kendini.
İbrahim: Meryemm.. Meryem, iyi misin ? İyi misin sen ?
Meryem: Benden vazgeçti. Benden vazgeçtiiii..! Benden vazgeçti, Atakan benden vazgeçti..
İbrahim: Şşş.. Tamam. Tamam, tamam sakin ol.
Meryem: Ben buna nasıl dayanıcam Allah'ım... Ölüyorum ben, ölüyorum !
İbrahim, sevdiği kadını öyle görünce çok üzülür. Her gün sabırla kendisini bir seveceğini hayal ederek onu teskin eder.
Nişan günü gelip çatar. Meryem kapıdan içeriye giremez.
Meryem: Bana biraz izin ver. Sen geç, geliyorum.
İbrahim: Tamam. Meryem bak istersen burdan gidelim.
Meryem: Hayır. O bunu hak ediyor. Bende onun canını çok yakmıştım. Bırak o da benim canımı yaksın.
Biraz dışarda oturur, içine temiz havayı çeker. Atakan'ın ona söylediği güzel sözler aklına gelir. Gözleri dolar yine.
Atakan onun orda olduğunu görünce yanına gider.
Atakan: Ne yapıyorsun dışarda ?
Meryem hemen göz yaşlarını siler. Sadece gözlerine bakar, tek bir kelime edemez, içinden haykırır.
Meryem (iç ses): Çırpınıyorum ne yapayım ? Her şeye rağmen, yaşamak için benden vazgeçmediğine inanmak istiyorum. Benden vazgeçtin mi Atakan ? Evet biliyorum çok bencilce, ama ben senden vazgeçtim diye sen benden vazgeçme. Nolur vazgeçme..
Atakan: Meryem, iyi misin ?
Meryem: İyiyim, biraz hava almak istedim. Sen neden geldin yanıma ?
Atakan: Bu nişanda sorun çıkarmanı istemiyorum. Emin olmak için geldim.
Meryem (iç ses): Emin olma ! Çünkü ben kendimi o kadar çok zor tutuyorum ki. İmdat diye bağırmamak için zor tutuyorum kendimi. Ben kendi ellerimle sevdiğim adamı, başka bir kadına doğru ittim. Bana yardım edin diye bağırmamak için kendimi zor tutuyorum.
Atakan: Bir sorun yok değil mi ?
Meryem: Yok. Emin ol hiç bir sorun olamayacak. İki medeni insan gibi seni tebrik edip evime gidicem.
Atakan: O zaman mesele yok.
Meryem: Yok.
Meryem çantasını alıp içeri gitmek için adım atar. Atakan arkasından bakar. Bir an duraksar Meryem. Dönüp Atakan'a bir daha bakar.
Meryem (iç ses): Gitme de bana nolur. Gitme de, gitme ! Tut ellerimden nolur.
Atakan: Bir şey mi söylecektin ?
Meryem: Hoşçakal, diyecektim.
Atakan: Biz seninle aylar öncesinde vedalaştık zaten.
Meryem (iç ses): Beni hâlâ sevdiğini biliyorum. Sarıl şimdi bana. Benden vazgeçme yalvarırım. Bizden vazgeçme Atakan, lütfen. Zeynep'le nişanlanma Atakan lütfen. Lütfen yapma bunu bize.
Atakan: Öyle değil mi ?
Meryem: Öyle, haklısın.
Diyerek arkasını dönüp gider. Yüzükler takılacağı için Zeynep ve Atakan yanyana gelirler. Nihal, Meryem'in yanına geçer.
Nihal: Meryem, yapma şunu kendine.
Meryem: İzlemek istiyorum.
İbrahim: Hayatım bu kadar yeterli gidelim.
Meryem: Hayır, görmek istiyorum.
Yüzükler parmaklara takılır. O yüzük Atakan'ın parmağına girdiğinde aklına kendi yüzüklerinin takışı gelir. Gözlerinden yaşlar damla damla süzülür. Atakan, Meryem'in ağladığını fark eder.
Zeynep: Seni seviyorum.
Atakan'ın gözü sürekli Meryem'in üzerindedir.
Atakan: Bende..
Nihal: Meryem, iyi misin ?
Meryem: İyiyim ben.
Diyerek dışarı çıkar.
Fatih: Neşe'yi gördünüz mü ?
Bilal: Yoo.. Seninle beraber değil miydi ?
Fatih: Hayır sizin yanınızda zannediyorum bende.
Nihal: Tamam telaş yapmayın buralarda bir yerdedir. Etrafa bakalım.
Fatih: Telaşla etrafına bakınır.
Bilal: Abi bi panik yapma lütfen.
Fatih: Ya abicim karnı burnunda nereye gider bu kadın ? Zor yürüyor zaten.
Tam o sırada Fatih'e telefon gelir. Açıp konuştuktan sonra yüzü bembeyaz olur.
Bilal: Lan noldu ? Söylesene !
Fatih: Merveee.. Hapisten kaçmış !

ÜÇÜZ KARDEŞLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin