Evet evet yazarınız geçte olsa geldi. Hadi ama ekşitmeyin o suratlarıda okuyun yepisyeni tazecik bölümü 😊♥️
İki keskin bakışlar birbirini bulduğu anda bu gergin havayı fark eden Azelya'nın kalp atışları hızlandı ama yine de başını kaldırarak kendinden emin bir duruş sergilemeye çalıştı. Yapması gereken tek şey Hakan'ı oradan uzaklaştırmaktı fakat Ömer'in atağa geçmesiyle duraksadı.
Ömer'in normalde hep düzenli duran saçları kısalmış eski halinden eser kalmamıştı, çok değişmişti yüzü hafiften gerilmişti. "Teyzem için geldim, boş konuşup olay çıkartma." deyince ortamı daha fazla gerginleştirdi, elini Hakan'a uzatıp gevşek gevşek etrafa sırıtırken kimse onun ne yapmaya çalıştığını anlamamıştı.
Kenan uzaktan izlediği ikiliye gülümsedi. "Bu gerizekalı kimden hoşlanıyordu la?" bir anda iki arkadaşına dönerek. "Hakan kimin için kırmıştı burnunu?"
Murat'ın yanakları öfkeden yanmaya başlamıştı ama o, bu hisse karşı direnmeye çalıştı. "Hera olmadığı kesin." diyerek ani bir çıkış yaptı, bu ani ve gereksiz çıkışına içinden isyan etmiş arkadaşlarının bir şey anlamamasını dilemişti.
Kenan arkadaşının çenesini tutup kendine çevirdi. "Senin gözler yine niye fıldır fıldır?"
Kenan'ın elini ittirip suratını ekşiterek alnını kaşıdı. "Kıl oluyorum şu adama." Lafı değiştirerek az önce kırdığı potu unutturmaya çalıştı.
Kenan gözlerini Ömer'den ayırmadan gülümsemeye devam etti. "Az dayanın iki gün sonra çeker gider." dedikten sonra adımlarını yeni çocuğun olduğu tarafa yöneltti.
"Hoşgeldin Ömer." deyip samimiyetle elini uzattı fakat buna iki saniye sonra pişman olacaktı.
Ömer gözlerini kısıp elini uzatan adamı baştan aşağı inceledi, birden bire gözlerinin parıldamasıyla yüzüne sinsi bir gülüş oturdu.
"Hoşbulduk hanımcı." dediği anda Kenan'ın yüzündeki sırıtış kayboldu, elini geri çekerken Ömer'in gözlerine tehlikeli bakışlarını yönlendirdi.
Çocukken Kenan'ın Canan'a karşı hareketlerini, tavırlarını görmüş bunu aklının bir köşesine yazmıştı. Canan'ın her dediğini yerine getirmesi Kenan'a dezavantaj yaratmıştı. Bunu elbet zamanında biri kullanacaktı.
Kenan eski haline geri dönerek sırıttı, işaret parmağıyla burnunu gösterdi. "Doktorlar o güzel burnunu düzeltememişler." dedi alaycı konuşmasının ardından devam etti. "Hala yamuk."
Ömer ister istemez burnuna dokundu ve Kenan zafer edasıyla kaşlarını yukarı kaldırıp gülümsedi. Ömer her zaman gıcık bir tipti, asla değişmeyecekti. Hakan'ı sinir etmek için elinden geleni ardına koymayacaktı, tıpkı çocukken yaptığı gibi yapacak kuzenini çileden çıkaracaktı.
Çocukluğundan beri Azelya'dan hoşlanırdı. Bir haftasonu sabahı sokağın başında kızcağızı korkutup yanağından öpünce Hakan tek yumruğuyla burnunu kırmıştı. O günden sonra bir daha hiç İncir'liye uğramamıştı.
Hakan rahatsızca kıpırdanıp gözlerini Azelya'ya dikti. "Siz nereye?"
"Melek ablaya."
Hakan saçlarını karıştırdı ve arkadaşı Murat ile aynı anda. "Ben bırakırım." dediler.
Murat gözlerini devirip öksürdü. "Ben de seninle geleyim o zaman abi." diyerek cümlesini düzeltti.
"Gel tabi. Biz gidiyoruz kahvede görüşürüz."
Kenan elini kaldırıp gülümsedi. "Görüşürüz birader."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahallenin Ağır Abisi (DELİKANLI)
General FictionBizim hikayemiz içimizden biri öldüğünde başlayacak. Ben Hakan Yılmaz. Öyle soyadıma bakmayın; çokta güzel yıkılışlarım olmuştur bu dünyada. Sağlam darbeler yedim çocuk yaşımda. Kanımın, yaralarımın arasında büyüdüm ben. Bir mahalle var içinde bir ç...