Sırtından yeni bir yara almıştı. Omzundan aşağı doğru uzun bir çizik. Derin bir çizik. Bu ne zaman olmuştu?
****
Hakan koltukta yayılmış sehpanın üstündeki çayı kaldırıp yudumluyordu. Yine büyük bir kavganın içerisine mi karışmıştı? Sırtının hali gözümün önüne geldiğinde içim kötü oldu.
Koltuğa hızla yaklaşıp bir sinirle oturdum o arada Hakan'ın elindeki çay üstüne dökülmüştü. Hiç tepki vermeden ayağa kalkıp bana dik dik baktı.
Sıcaktı o çay! Nasıl tepki vermezsin?
Ben olsaydım şimdiye kadar çığlığı basmıştım. Hakan'a yaklaşıp gömleğine dokundum arada göğsünün üstünü üflemeyi ihmal etmiyordum.
"Özür dilerim Hakan! Bilerek olmadı yemin ederim." derken ağlamama az kalmıştı.
Canı yanmıştı muhtemelen ama her zaman ki gibi sesini çıkarmıyordu.
Ellerimi çekip omzundaki ceketini koltuğa fırlattı. Odasına doğru giderken arkasından baka kalmıştık.
Nur teyze mutfaktan seslendiğinde oraya kulak kabarttık. "Hera! Buraya gel işin var."
Tamam deyip mutfağa gitmek için odadan çıktı.
Salonda sadece ben ve Murat abi kalmıştık. Gözlerini benden ayırmadan yerinde durmuştu.
Tam gidecekken arkamdan seslendi. "Azelya." dedi yorgun sesiyle.
Arkamı ona dönüp abican tavırlarını dinlemeyecektim.
Bir adım attığımda tekrardan durmuştum. "Yapma abim." derken sinirliydi, birazda üzgün.
Önüme dönüp Murat abiye yaklaştım. "Kızın konuşmasına izin vermedin bile Murat abi, daha ne yapmayalım?" bana doğru bir adım attı.
"Hera lan Hera! O nasıl?" dedi yüksek çıkan sesiyle.
Biraz da olsun Hera'ya bir şeyler hissettiğini sanmıştım. Hakan odadan Hera'ya seslendiğinde başımı kapıya çevirdim. "Hera!"
"Odaya gel." demiş bu sefer de Hera bağırmıştı mutfaktan, "İşim var abi! Azelya gelsin."
Murat abinin konuşmasına izin vermeden Hakan'ın odasının önüne geldim. Dün gece rahatça girdiğim bu odaya tekrardan gönül rahatlığıyla nasıl girecektim?
Kapıyı tıklatıp bir kaç kere öksürdüm. Ne kapıyı açmıştı ne de ses çıkarmıştı. Beynimdeki sinir damarları zonkladığında kapıyı sert bir şekilde açtım.
Hakan ıslak mendille çay dökülen göğsünün üstünü siliyordu. Fazlasıyla kızarmıştı, kirlenen gömleği muhtemelen kirli sepete atmıştı.
Onu öyle üstsüz görünce telaşlanıp tekrar kapının arkasına geçtim. Başını bana çevirip elini kaldırdı. "İçeri gel." deyip dolaptaki beyaz gömleğini çıkardı.
Bir şeyler demesini bekliyordum ama konuşmuyordu. Gözlerim göğsüne denk gelince içim cız etti.
Yanmıştı bile...
Yanına ilerleyip elinde ki ıslak mendili aldım. "Islak mendil daha kötü yapar! Bekle."
Çekmecesinde ilaç kutusu vardı her zaman. Eğer alışkanlıklarında bir değişiklik yoksa, mutlaka orada vardır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahallenin Ağır Abisi (DELİKANLI)
Ficción GeneralBizim hikayemiz içimizden biri öldüğünde başlayacak. Ben Hakan Yılmaz. Öyle soyadıma bakmayın; çokta güzel yıkılışlarım olmuştur bu dünyada. Sağlam darbeler yedim çocuk yaşımda. Kanımın, yaralarımın arasında büyüdüm ben. Bir mahalle var içinde bir ç...