Küçük bir yıldızınızı alırım ☺️ iyi okumalar...
Hiç bir ihanet bu kadar acıtmamıştı. Genç adam adeta sırtına inen bıçak darbelerini hissediyor ve buna artık karşı koyamayacak kadar kendini yorgun hissediyordu. Karanlık sokakta, bu şenliğin olduğu yolda bunu duymak herkesi haliyle şaşırtmıştı. Hatta kızdırmıştı.
Öfkelendirmişti.
Cemil onurunu hiçe saymıştı.
Saygınlığını çamura bulandırmıştı.
Ayşe'sini daha başlamadan yarı yolda bırakmıştı.
Daha gençliğinin baharında bir hiç uğruna, insanlığını uzun zamandır kaybetmiş birinin emrine uyarak, yıllardır ona desteğini esirgemeyen bu adama ihanet etmişti.
Bütün mahallenin dilinden şu cümle koptu; yazıklar olsun.
Ve evet yazık oldu. Ne hakan affeti, ne de mahalleli. Ama bir kişiyi daha unutmuşlardı. Annesini. Oğlunun yaptıklarından habersiz annenin iç çekişleri Hakan'ın ayağının dibinde son buldu.
Hepsi bir anda şaşırdı. "Hakan'ım oğlumu benden ayırma. Daha çok genç, yapma evladım. Çok büyük bir halt yemiş, ama ben gece gündüz çalışıp zararınızı öderim. Söyle oğlumu, Cemil'imi bıraksınlar." Yalvarışları gözyaşları ile buluşunca Hakan o şaşkınlığın içinden çıkıp kadının kendi ayaklarına kapanan ellerini tuttu sonra büyük bir saygıyla öpüp başının üzerine değdirdi.
Şefkat dolu bakarken, bir tebessümde bulundu. "Yapma ablam, sakın bir daha kimsenin önünde eğilme. Zararı ödemek de ne demek? Sen bunu bana nasıl söylersin? Zararı sana ödetecek kadar düşmedim." Avuçlarının arasında duran kadının elini sıkıp oğluna baktı.
Cemil'in gözleri kızarmış dokunsan ağlayacak dereceye gelmişti. "Ne karşılığında yaptın?" Ferhat'ın yaptırdığını biliyordu fakat kendisini ne uğruna feda etmişti öğrenmek istiyordu.
Mahallede tanıdık olan polis Cemil'in kolunu serbest bıraktı. Hakan'ın karşısında diz çöküp pişmanlık gözyaşlarını dökmeye başladı. "Abi yemin ederim kabul etmedim. Tehdit etti, canımla tehdit etti yine kabul etmedim. Sonra Ayşe ile seni koydu araya." Hıçkırığı içinde derin bir nefes alıp devam etti. "Öldürürüm dedi. Öyle ölmek değil abi çok kötü şeyler söyledi yemin ederim yapmak istemedim, ama sizi de tehlikeye atamazdım. Parayı verince zaten oto yıkamayı tadilat ettirmek için kullanacaktım abi ben sana ihanet eder miyim? Ben oto yıkamayı yakarken, kendimi de yaktım bari sen anla."
Pişmanlıklar tek tek boğazına dizildi. Ayşe uzun gelinliğinin ucunu tutup kocası olacak adama doğru yürüdü. Cemil başını çevirdi korkuyla. Ayşe yutkunamadı, işaret parmağını hızla kaldırdı. "Seni bu mahallede diğerlerinden farklı olduğun için sevdim. Sadık oluşunu sevdim. Ben senin saygını sevdim be." başındaki duvağı yere fırlatırken üstüne basıp gözyaşlarını gizledi. "Ama abi dediği adama ihanet eden adam, başkasının ekmek teknesini yakan adam, benim kocam olamaz." Arkasını dönüp hızla evine doğru koşarken Ayşe'nin babası tiksintiyle suratını buruşturup yazıklar olsun der gibi baktı ve ardından o da kızının peşinden koştu.
Cemil ellerini yüzüne kapatıp bir öne bir arkaya doğru sallanmaya başladı. Bir hıçkırık koptu. Ötesi gelmedi. Öyle kaldı, öylece başı eğik durdu. Büyük hatalar insanın can evinden vurur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahallenin Ağır Abisi (DELİKANLI)
Genel KurguBizim hikayemiz içimizden biri öldüğünde başlayacak. Ben Hakan Yılmaz. Öyle soyadıma bakmayın; çokta güzel yıkılışlarım olmuştur bu dünyada. Sağlam darbeler yedim çocuk yaşımda. Kanımın, yaralarımın arasında büyüdüm ben. Bir mahalle var içinde bir ç...