.15.

3.5K 308 338
                                    


"Orayı daha iyi sil Jennie hala kokusunu alıyorum!"

Ters bakışlarımı elindeki portakal suyunu yudumlayan Agust D'ye attım. Salak ben bira içip nasıl kustum anlıyamıyorum ama anladığım tek şey Agust D'nin dediği şeylerin arkasında istikdarlı bir şekilde durmasıydı. Sabah başımda tencereleri birbirlerine vurarak beni yataktan düşürürerek uyandırmış ve kahvaltı etmeme müsade etmeden arabasını temizletmeye başlamıştı. Bir de yetmezmiş gibi sandalye alıp başımda dikilmiş bana yapmam gerekenleri söylüyordu.

Sinirle elimdeki bezi koltuğa bastıra bastıra silerken saçmı geriye doğru attım. Dünün aksine bugün hava güneşliydi ve güneşin tam altında çalışmak cidden kolay değildi. Bezi bıraktım ve kollarımı ovuşturmaya başlıcağım sırada sesini duydum.

"Kaytarmak yok devam Jennie!"

Sinirle ona doğru döndüm ve biraz sesimi yükselterek konuştum.

"MAKİNE'YE BENZER BİR HALİM Mİ VAR AGUST D! BENDE İN-"

"ONU BENİM ARABA KUSMADAN ÖNCE DÜŞÜNECEKTİN!"

"NAPICAN ARABAYI MEZARA MI GÖTÜRÜCEN BE!"

"O ARABA SENDEN PAHALI DÜZGÜN KONUŞ!"

Birbirimize bağırmaya devam ederken başka bağırışma sesleri ikimizinde susmasını sağladı. Seslerin daha da yakınlaşmasıyla birazdan olucak rezilliklere kendimi hazırlamaya çalıştım.

"BIRAKIN LAN BİZİ!"

"YA BİZ BİR ARKADAŞA BAKIP ÇIKACAKTIK!"

"DOSTUM BENİ BÖYLE TAŞIYAMAZSINIZ TARZIM DEĞİL"

"Şey bayım beni lütfen indirirmisiniz?"

Derin bir iç çektim, beni bulmaya gelmeleri mükemmeldi ama neden her seferinde rezillik çıkarmaları itibarımızı lekeliyordu. Agust D'nin korumaları omuzlarında ki 3 salak ve 1 çakma Ingiliz Prensini yere bıraktılar. Göz devirirke  Agust D'ye baktığımda portakal suyunu yudumlarken onu gördüm. Daha sonra ise sırıtarak bana döndü.

"Hadi yine şanslısın Jennie, arabayı yıkamanda yardımcı olucak arkadaşlarında geldi"

Dudaklarımı büzerek bizimkilere baktığımda Chanyeol'u sinirle ayağa kalkıp gözlerindeki nefret ile Agust D'ye doğru ilerledi. Ne yapıcağını az çok tahmin etmiştim Agust D tahmin etmiş olacak ki ayağa kalkıp ona doğru son hızla gelen Chanyeol'a sert bir yumruk geçirdi. Dudaklarım aralanırken hızlıca yere düşen Chanyeol'un yanına doğru ilerledim. O ellerini gözünün altına tutarken bende telaşla konuştum.

"Chanyeol? İyimisin! Neren acıyor?"

Chanyeol'un acıdan buruşturduğu yüzü bir anda ciddileşti.

"Az önce yumruk yedim iyi olmamı mı bekliyorsun?!"

Omzuna sertçe vurduktan sonra konuştum.

"Doğduğunda 3 kere atılıp 2 kere tutulan Chanyeol, Agust D yumruk atmaya çalışırsan böyle olur"

Chanyeol ölümcül bakışlarını bana atarken ayağa kalktım. Onun hakkında endişelende kabahat, silkelenicekken beni saran kollar ile yine kendime gelememiştim. Ağlamaklı ses tonu ile konuşan kişinin kim olduğunu anlamıştım.

"Sen kaç gündür nerelerdeydinn Jenduike? Yattığımız yataklar buz gibiydi? Sensiz bir hiçi-"

"Suho sadece 15 saattir ortalıkta yoktum"

Suho bana kısa bir bakış atıp yine bana sıkıca sarıldı ve ağlamaklı ses tonu ile konuştu.

"O 15 saattir seni ne kadar çok aradık biliyormusun?? Bütün şehri talan et-"

"Abartma Suho bir kaç yere baktık geri döndük"

Kris beni Suho'nun kollarından kurtarırken o sarılmamayı seçti. Elini omzuma koydu ve cidii bir şekilde konuştu.

"Bak Jennie bir daha bir ergenlik yapıp kaçmayı deneme bir dahakine bacaklarını kırarım! Kır dizini otur evimizde ergenlik yapma...tarzım olmayan şeyleri bana yaptırtma"

Göz deviriken vücuduma biri daha sarıldı. Bu ne lan herkes bana sarılıyordu?

"Bir daha gitme, sen gidince Chan hyung üzülüyor Jennie noona"

Hepimiz birbirimize baktık, bu çakma prens benim zaten zıplamış olan sinirlerimi daha çok zıplatıyordu.

"Noona mı?"

Baekhyun'u bedenimden ayırıp ensesine hafifçe vurdum.

"Yok teyze mk"

Baehyun ensesini ovuştururken arkadan duyduğum boğaz temizleme sesi ile hepimiz kendimize geldik.

"Şu tanışma faslı bittiyse hadi araba bekliyor"

Agust D'nin yüzündeki şeytani sırıtışa karşı göz devirdim. Ne arabaymış anası satıyım. Çocuklar bana anlamaz bakışlarını atarken arabaya doğru ilerledim. Bugün hangimizin anası ağlıcaktı merak ediyordum.

.

Koltukta yatan çakma prensin üstüne de battaniye örttükten sonra gerildim. Araba yıkamadan sonra Suho'nun arabasının benzini bittiği için benzinliğe kadar arabayı iterek gitmiştik. Hepimiz yorgun düştüğümüzden, herkes kendini bir koltuğa atmıştı. En yakın Suho'nun evi olduğu için onun evine gelmiştik. Saçlarımı geriye doğru attım ve balkona doğru ilerledim. Her ne kadar eğlenmiş olsam da tek başıma kaldığımda yine o his etrafımı sarıyordu.

Yalnızlık.

Hayatım boyunca korktuğum tek šey diyebilirdim. Balkonda ki mindere otururken hava'nın yine bozduğunu fark ettim. Rüzgar yine esiyordu ve saçlarım ile birlikte düşüncelerimi de karıştırıyordu. Şimdi ne yapacaktım?

Hayatıma devam mı edicektim?

Jongin'nimi arıcaktım?

Ki arasam bulurmuydum bilmiyorum. Dünyanın her bir yerinde olabilirdi ama bir yandan da beni bu kalabalık şehirde yalnızlığa terk edip gitti ya ben ona üzülüyordum. Oysa ki çocukluğumuzda birbirimizi hiç bırakmıcağımıza dair söz vermiştik. Hemde serçe parmak sözü. Kulağa çocukça gelebilir ama yine de sözdü bu, bana 'annen den başka bir daha kimse seni terk edemicek demişti' ama terk eden taraf o olmuştu. Bu adil değil di, bana olan sözünü tutması gerekiyordu. Dizlerimi kendime doğru çektim ve başımı dizime yaslayıp kollarımla etrafımı sardım. Acaba onun kollarının arasında olan biri varmıdır şimdi ya da o birinin kollarının arasındamıdır?
Ama ben burda onun sıcaklığını hissetmediğim için hava sıcak bile olsa üşüyordum onun da öyle olması gerekmiyormuydu? Eğer kaybolduysa bu kışı bitirmek için beni bulması gerekmiyormuydu?

Peki neden o limanıma gelmiyordu?
Her gemi bana uğrayıp giderken neden o gelmiyordu?

Göz yaşlarım akarken hıçkırmamak için iç çektim. Diğerlerinin uyanmasını istemiyordum yani bu kendime söylediğim yalandı. Gerçeği kimsenin beni ağlarken görmesini istemiyordum. Çünkü ağlamak annemin sözlüğün de 'acınmak' anlamına geliyordu ve bende öyle büyümüştüm. O giderken ki günü hatırlıyorum bana ağlarsan bir daha geri dönmem demişti. Sırf bunun için ağlamamıştım ama o yine de geri gelmemişti. Ki Jongin giderken ağlamıştım o da geri gelmemişti ki.
Evet diğer insanlar gibi hayatımda çok kişi kaybetmemiştim ben sadece hayatımda en önemli olan kişileri kaybetmiştim zaten onlarda herkesi kaybetmeye bedeldi.

____

Bu aralar fazla duygusal gidiyorum Allah sonumu hayır etsin. Neyse size bir sorum var aslında iki soru.

1. Ben one shotlık bir seri yapmak istiyorum ya yoonnie ya da bangtanpink konuları ve shipleri bazen ben bazende okuyucu belirliyecek sizce olurmu?

2. Birde okuduğum kitaplarda yazarı tanıma diye bölümler oluyor doğru yazdım mı biliyorum ama sizce bunu yapmalımıyım. Bunu şey yüzünden düşündüm bence bir yazar olarak soğuk gibi davranıyorum bana kalırsa bunun için size soruyum dedim.

Yine neyse saygılar ve sevgilerle Nightmare💕




Undergroung Rappers'1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin