.18.

3.4K 313 81
                                    


Bölümü yeniden yayımladım  çünkü ufak bir hata olmuş, wattpad yarįsını yayımlamış.

"Jongin'in akadaşı olduğunu bilmem beni mutlu etti Jennie"

Yüzümde küçük bir gülümseme oluşurken bacağımda bir acı hissettim. Agust D'ye baktığım da ters bakışları ile bana baktığını gördüm.
Onu umarsamayıp Taehyun'a döndüm.

"Ama seni mutusuz edicek bir konu var"

Taehyun kaşlarını çattı ve devam etmemi bekledi.

"Jongin senin bildiğine göre 21 Mart günü kaybolmuş ama...Jongin...o gece..."

Dolan gözlerimi sildin ve boğazımı temizleyip devam ettim.

"21 Mart gecesi Jongin gözlerimin önünde bir binadan kendini attı"

Taehyun'un gözleri dolarken başını iki yana sallamaya başladı.

"H-Hayır, h-hayır o-olamaz..."

Taehyun başını ellerinin arasına alırken dirseklerini dizlerine dayadı.
Ayağa kalkıp ona teselli vereceğim sırada Agust D tıslayarak konuştu.

"Otur oturduğun yere"

Kaşlarımı çatarak ona baktım, ona karşı gelmek isterdim ama attığı bakışlar ve bacağımı sıkan elleri buna engel olmuştu. Yerime geri otururken konuştum.

"Bak inanması çok zor biliyorum ama...benim sana verilen bilgiyi duymaya ihtiyacım var"

Taehyun dolmuş olan gözlerini bana doğru çevirdi.

"O...O ölmüş olamaz Jennie"

Saçlarını eli ile karıştırıp biraz bekledi. Her ne kadar imkansız gibi görünsede onun ölmemiş olmasına inanmak istiyordum. Hala hayatta olduğuna inanmak istiyordum.

"Bana hastaneden çıkış belgesini gösterdiler...ölüm belgesini değil"

Bakışlarımı yere diktim, eğer ölmediyse neden beni bulmamıştı? Eğer ölmediyse neden bana gelmemişti ki?

"S-Sana tam olarak ne dediler?"

Taehyun kelimeleri toparlamaya çalışırken yine başını saçlarının arasına aldı ve biraz daha bekledi. Bu onun için zordu, ben Jongin'in arkaşıydım o ise abisi. Gözlerim daha çok yanmaya başlamıştı. Jongin beni ben olarak kabul eden hayatımda ki tek insandı. Küçükken diğer çocuklar bana sırtını dönerken o dönmemişti.
Benim yanımda olup beni kendi karanlık ve yalnızlıkla dolu olan odamdan çıkarmıştı. Onun sayesinde aydınlığı görmüştüm, bana verdiği ilham ile iyi bir insan olmuştum.
Ama gittiği günde...içimdeki o ışığıda alıp gitmişti ve beni yine o karanlıkla yalnızlıkla dolu olan odamda bırakmıştı.

"Ona uzun süre ulaşamadığımda polis'e haber verdim, sonra uzun bir araştırma oldu ve bir kazadan sonra hastaneye kaldırılıp daha sonra çıktığını söylediler...aradan geçen 2 ay sonra Jongin'in New York'ta olduğunu buldular ama daha gerisi yok...orda olduğunu öğrendikten sonra bir anda polis soruşturmayı kapattı"

Başımla onu onaylarken iç geçirdim. Bu nasıl olabilirdi ki? Bunu kim yapmıştı? Ve ya Jongin bunu istiyerek mi yapmıştı?

"O günden önce bana sürekli bu ülkeden kaçmak istediğini söylüyordu"

Taehyun ayağa kalktığında bakışlarım ona döndü.

"Nereye?"

"Kendimle baş başa kalmam gerekiyor Jennie, sonra görüşürüz"

Onu başımla onaylarken kapıdan çıkışını izledim. Derin bir iç geçirirken Agust D bacağımı ovuşturdu. Dolmuş olan gözlerimle ona doğru döndüm. Bana bakmıyordu kendini koltuğa geriye doğru yaslamıştı.

"Bittiyse şu drama kaldığımız yerden devam edelim"

Göz devirmemek için kendimi zor tutarken ayağa kalktım. Benim sorunum neydi onun sorunu neydi? Bencil herif. Kapıya doğru giderken sesini yükselterek konuştu.

"Nereye?!"

"Cehennemin dibine"

Kapıyı açıp çıktığımda hızlıca ilerlemeye başladım. Burda biraz daha durmanın bir anlamı yoktu, biraz yalpalayarak yürürken iç geçirdim. Bu aralar yaşadıklarım normal değil di, 3 gün önce Jongin'nin ölmediğini öğrenmiştim yaklaşık 3 hafta önce Agust D ile tanışmıştım ve az önce nerdeyse Agust D ile sevişmiştim. Tam olarak 1 ay da bütün hayatım tersine dönmüştü. Kendimi gerçekten filmlerdeki kızlar gibi hissetmiştim ama ben o kızlar kadar saf değildim. Başımda küçük ağrılar oluşurken sonunda dışarı çıkmıştım. Size daha önce havanın ruh hallerime göre değiştiğini söylemiştim değil mi? Yağmur dökemediğim göz yaşlarımı yüzüme vuruyordu. Gökyüzüne baktım, kara bulutlar yan yana gelmiş ağlıyorlardı insanlar da bunu yağmur sanıyordu. Kendi kendime güldüm, bunu sadece ben anlıyabilirdim. Gözlerimi kapattım ve yağmuru hissettim. Yüzüme değmeyen yağmur ile gözlerimi açtım. Bir el başımın üstünde duruyordu, elin sahibine baktığımda bana bakmayıp başka yere bakan Agust D'yi gördüm. Islanmamam için eli ile beni mi koruyordu o?

"Agust D?"

"Suga"

Kaşlarımı çatarak ona baktım. Suga da neydi? Bana doğru baktı ve soğuk sesi ile konuştu.

"İsmim, Suga"

Gülmeme engel olmamıştım. İsminin o olmadığından emindim emin olmasına da neden ismini bu kadar gizli tutuyordu.

"Hiç bir ebeveyin çocuğuna Suga ismini vermez"

Omuz silkti, adata küçük bir çocuk gibi duruyordu.

"Beni pek umursamazlardı"

Ona bir adım yaklaştım ve parmak ucumda yükselip yüzüne biraz daha yaklaştım.

"Neden bana ismini söylemiyorsun?"

İşaret parmağını alnıma yerleştirip beni geri ittiğinde kırkırdadım.

"Çok konuşma ve benimle gel"

Arkasını dönüp yürürken arkasından seslendim.

"Nereye gidiyoruz?"

Yerinde biraz bekledi ve ona doğru koşmamı sağlayan o cümleyi söyledi.

"Seni eve bırakıcağım"

Undergroung Rappers'1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin