.21.

3.4K 307 94
                                    


Suga ile karşılıklı oturmuş birbirimize nefret bakışlarımızı atıyorduk. Bir kaç saat önce yaptığımız kavga'nın harareti hala devam ediyordu. İkimizde ayaklarımı yere sertçe vururken kollarımızı birleştirmiştik. Onun ve benim oturduğumuz yerlerin ortasında duran Hoseok ve Namjoon ise gözlerini bizim üstümüzde gezdiriyorlardı. Her hangi bir kavga da hızlıca bizi ayırıcaklarını biliyordum.

Bütün kavgamız ben buraya geldiğimde başlamıştı. Yok 'Gecenin o saatinde senin dışarda ne işin var?' Yok 'Sen millete niye bulaşıyorsun?' Yok 'Eğer sana bir şey yapsalardı ne olucaktı?' ve tonlarca laf daha. Bir de Namjooj ve Hoseok beni takip ediyormuş, sen kimsin ki beni takip ettiriyorsun. Yine sinirlendiğimden iç geçirdim ve onun tıslıyarak konuşmasını sağlamış oldum.

"Benim karşımda iç geçirme alma!"

"İstersen nefeste almayayım?"

"Çok makbule geçer"

Göz devirdiğimde daha sesli konuştu.

"Bana göz devirme Jennie!"

"Sende bana bağırma!"

Sinirle ayağa kalktığında bende kalktım ve birbirimize doğru yürümeye başladık. Yeniden kavga ediceğimizi anlayan Namjoon ve Hoseok'ta ayağa kalkıp hızlıca aramıza girdiler. Namjoon beni Hoseok'ta onu tutarken Suga bağırarak konuştu.

"Sen kimsin ki bana bağırma cesareti gösteriyorsun!"

Saçımı geriye atarken parmaklarımın üstüne yükselip konuştum.

"Benim kim olduğumu sen daha iyi bilirsin, asıl sen kimsin ki bana bağırıyorsun!"

Yoongi, Namjoon ve Hoseok durup bana baygın bakışlarını attılar. Onlara 'ne var?' dercesine baktığımda Suga konuştu.

"Bune saçma salak bir cümle, kaç yaşındasın Jennie?"

Namjoon ve Hoseok onu onaylarcasına başlarını sallarken omuz silktim.

"Konumuzu dağıtıyosun Suga! Ya sen nasıl beni takip ettirirsin, sen benim neyim oluyorsun ki böyle bir şey yapabiliyorsun!"

Suga ters bakışlarını bana gönderirken cevap vermedi. Veremezdi zaten çünkü cevabı yoktu, beni takip ettirmesi için ortada bir neden vardı ama bana söyleyecek cesareti yoktu. Ki Suga'dan bahsediyorduk nasıl cesareti yoktu anlamıyordum.

"Şunu götürün gözümün önünden!"

Namjoon ve Hoseok ters bakışlarını ona çevirirken Namjoon konuştu.

"Sana en mantıklı seçeneği söyleyimmi?! Biz gidiyoruz, burda birbirinizi yiyin!"

Namjoon ve Hoseok hızlıca kapıdan çıkarken onları durdurma şansım olmadı. Ayağımı sinirle yere vururken kapıya doğru ilerlediğim sırada duyduğum kilit sesi ile Suga'ya döndüm. Birbirimize şaşkınca bakarken kapıya ilerleyip açmaya çalıştım ama başarı olamadım. Kapıya vururken bağırarak konuştum.

"Namjoon!! Çıkarın bizi burdan!!"

"Siz aranızdanki problemi çözene kadar olmaz!"

Suga'nın da kapıya vurmasıyla irkildim.

"BANA BU LİSE İŞİ ŞEYLERLE GELME NAMJOON! AÇ ŞU SİKTİĞİMİN KAPISINI!"

Onlardan ses gelmediğinde Suga kapıya daha sert vurduğunda yerimden sıçradım.

"Yavaş be kırıcaksın!"

"Birazdan seni de kırıcam merak etme!"

Bakışlarımı yere çevirken yutkundum. Ben bu kadar sert davranılmaya alışkın değildim ve istemsizce kırılıyordum. Ona değer verdiğim için canım acıyordu, ona aşık değildim. Benim Suga'ya karşı hayranlığım vardı, ona aşık olduğumu düşünmüyordum. Onun sesi ile irkildim.

"Bana bak"

Bakışlarımı hala yerde tuttum çünkü gözlerimin yaşardığını hissediyordum. Beni ağlarken görmesini istemiyordum. Omzuma dokunurken sert sesi ile devam etti.

"Bana baksana kızım sen"

Dönmemekle ısrar ettiğimde çenemde hissettiğim parmaklar ile ısrarımın yarım kaldığını anladım. Ona dolu gözlerimle baktığımda çenemde ki parmakları gevşedi. Yanağımda ki ıslaklık yumruklarımı sıkmamı sağlamıştı. Onun karşında zayıf duruma düşmüştüm.

"Bu kadar çocuk olduğunu biliyordum Jennie"

Bakışlarım donukalaşırken başka bir ıslaklığı yanağımda hissettim. Bana nasıl böyle bir şey söylibilirdi? Nasıl bu kadar canımı acıtabilirdi. Elimi onun bileğine götürüp çenemi bırakmasını sağladım. İşaret parmağımı onun göğsüne bastırırken titrek çıkan sesimi engelliyemedim.

"S-Sen benim kim olduğumu bilmiyorsun ki zaten"

Elini elimin üstüne koydu ve sertçe sıktı. Acıyla yüzümü buruştururken beni kendine daha çok yaklaştırdı.
Yüzlerimizin yakınlığı ile nefesimi tutarken yine tıslayarak konuştu.

"Sende benim kim olduğumu biliyormusun, haddini bil Jennie"

Elimi aynı sertlikle bırakırken odada ki koltuğa bedenini bıraktı. Olduğum yerde bir süre bekledim. Aramızda ki ilişkiyi anlamak çok zordu, bir kaç gün önce nerdeyse onunla sevişiyordum şimdi ise onunla kavga ediyordum.

"Bana nasıl davranıyorsan bende sana öyle davranıyorum Suga"

Yerinden doğruldu ve tek kaşını kaldırarak bana baktı. Kavga etmek ortak hobimiz olmuştu artık

"Sen benimle bir olabilirmisin Jennie?"

Diyicek laf bulamadığımdan ayağımı sertçe yere vurdum. Susup kalmaktan nefret ediyordum ve ya insanların egolu sözlerine karşı bir şey diyememekten. Suga ile tanıştığımdan beri bu ruh hali içindeydim.

"Ses çıkarma, benin rahatsız etme"

Gözlerimi devirdiğimde tek gözünü açtığını gördüm.

"Ve o lanet gözlerini devirme"

"Pardon nefes almamamda lazımdı değil mi?"

Alayla gülüşünü duydum, derin bir nefes alırken yüzümdeki ıslaklıkları elimle sildim ve bir kaç dakka önce oturduğum koltuğa ilerledim. Bacaklarımı birbirine çekerek oturdum ve kollarımı birleştirdim. Koltukta gözleri kapalı olan Suga'ya baktım, oysa ki uyurken ne kadar masum duruyordu gerçek kişiliğinin yanı sıra. Sanırım bu günden sonra bir kaç gün eve kapansam depresyonumu daha iyi yaşarsam benim için mükemmel olurdu. Bir kaç hafta da Suga'dan uzak dursam birazda Namjoon ve Hoseok falan derken efsane olurdu. Tabii ne zaman böyle desem her seferinde kendimi onların yanında buluyordum. Onların yanındayken de Jongin'i unutuyordum. Bu da en berbat şeydi zaten. Gözlerimi kapatırken ellerimi omuzlarıma sürttüm, oda biraz soğuk olduğundan ve ince kıyafetim yüzünden üşüyordum. Ama bazen sadece soğuktan da üşünmüyordu.

Undergroung Rappers'1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin