"Bayan Kim yine mi uyuyorsunuz?!"Canım piskoloji hocamın sesi ile yanağımı dayadım elimden hızlıca ayrıldım. Oysa ki uykumun en güzel yerindeydim be hocam.
"Hayır Bay Park uyumuyordum sadece gözümü dinlendiriyordum"
Yanımda oturan Chanyeol gülüşünü saklamak için yere eğilirken ayağım ile bacağına vurdum. Zaten son dersteydik beni dersten atsada çok güzel olurdu.
"İyi dinlendin mi bari?!"
Sırtımı geriye yaslarken kollarımı birleştirdim, beni dersten atması için elimden gelen her şeyi yapabilirdim.
"Birazcık daha dinlensem çok güzel olucak"
Elindeki kalemi bana doğru attığında başımı yere doğru eğdim ve söyliyeceği sözleri bekledim. Sonucunda sınıftan çıktığım da çok mutlu olmuştum. Boş koridorda ilerlerken titreyen telefonum ile elimi cebime attım. Gelen mesaj yabancı bir numaradan dı, kaşlarımı çatarak mesajı seslice okudum.
"Hemen bahçeye gel, dersten çıktığını biliyorum S.G...S.G'da ne?"
Koridorda yürümeye devam ederken adımlarım kantine doğru ilerledi. Biri benimle dalga falan mı geçiyordu? Ama tuhaf bir şekil de S.G çok tanıdık geliyordu. Bunu fazla takmayıp kantinden gazoz alıp bahçeye doğru ilerlerken aklıma Namjoon ve Hoseok'la tanıştığım o ilk gün geldi. O zaman ki tanışmamız da ki halleri ile şimdi halleri hiç aynı değildi. Hala o gün neden geldiklerini düşündüğüm de aklımda bir soru işareti oluşuyordu. Telefonum cebimde yeniden titrerken umursamadım, birinin benimle dalga geçtiğine emindim. Gözüme kestirdiğim ilk banka otururken gazozumdan büyük bir yudum aldım. Gözlerimi gök yüzüne diktim ve maviliğini izledim. Tek başıma kaldığımda gök yüzünü izlemeyi severdim çünkü Jongin bana her zaman bunu söylerdi.
"Eğer beni özlersen gök yüzüne bak, ben orda seni izliyor olacağım"
Derin bir iç geçirdim. Diğerleri yüzünden Jongin'ini bir kenara atıyordum. Bütün vaktimi ona adamam gerekirken ben tam tersini yapıyordum, bütün vaktimi Agust D ve tayfasına harcıyordum. Yine iç geçirdim çünkü başka yapabileceğim bir şey yoktu. Belki de Jongin'i aramamalıydım, belki de onun isteği buydu. Yalnız kalmak, her zaman bana burdan gitmek istediğini ve burdan giderse mutlu olucağını söylerdi. Ama neden bensiz mutlu oluyordu ki? Cebimde ki telefon yine titrerdi, hangi salak beninle uğraşıyordu. Telefonu alıp mesaja baktığım da sadece 'S.G' harflerini gördüm. Bu ne anlama geliyordu ki? İsim ve soy ad desem 'G' ile başlayan bir soyat yoktu. Kelimeyi türetmek güzel bir taktik olabilir.
"Saga?..hayır bu değil,...Sega?..bu hiç değil...Su-"
Omzuma dokunan bir el beni sustururken kulağım orda ki ses mesajda ki kişinin kim olduğunu anlamamı sağladı.
"Ga"
Ayağa kalkıp arkama baktığım da Suga'yı gördüm. Hepsi üstüme falan mı oynuyordu? Ben onlardan kurtulmak istediğimde hep dibimde bitiyorlardı.
"Burda ne işin var?"
Ellerini banka dayadı ve alayla gülerek başını yere eğdi. Ona şaşkın bakışlarımı atarken başını kaldırdı, yüzünde ki sırıtma ile bana cevap verdi.
"Yarım kalan işleri sevmem Jennie"
Kirpiklerimi kırpıştırırken yutkundum, dünden mi bahsediyordu. Yani kesinlikle dünden bahsediyor olmalıydı çünkü Chanyeol'dan sonra odaya giren Namjoon ile Suga'dan kaçmıştım.
"Şu ortam buna müsait değil"
Banktan dolanarak yanıma doğru ilerlerken konuştu.
"Evet müsait değil bu yüzden..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Undergroung Rappers'1
Fanfiction"Sana Agust D yada Suga diye seslenmek istemiyorum, gerçek ismini söyle" Soğuk bakışlarını bana atarken fransız sigarasını pembe dudaklarına götürdü. Duman etrafa yayılırken ondan bir adım uzaklaştım. Sigara kokusu beni rahatsız ediyordu. "Sana ismi...