"Beğendin değil mi?"Etrafa şaşkınca bakarken yutkundum, evet dediği gibi bir lunapark'a gelmiştik ama kimse yoktu zaten bunun da tek bir nedeni vardı. Suga buraya kapattırmıştı, bu romantiklik huyu ne zaman geldi bilmiyordum ama hoşuma gitmişti tabii bu onu hemen affediceğim anlamına gelmiyordu.
"Sen burayı cidden kapattırdın mı?"
Suga bana bakmadan önümden yürümeye başlarken her zaman ki gibi onu takip ettim. Büyük adımlarına yetişmeye çalışırken bana cevabını duydum.
"Burda kimse yoksa bu ne anlama geliyor?"
Göz devirirken ona yetişmek yerine kendi hızımda ilerlemeye başladım.
"Takdire şayan egonu ayakta alkışlıyorum"
Suga bana doğru döndüğünde yüzünde alışmadığım bir gülümseme gördüm. Olduğum yerde dururken bana doğru yavaş adımlarla gelirken tuhaf bir şey hissediyordum. Karnımda ki ağrıdan bahsetmek dahi istemiyordum, ona kızgın olmama rağmen neden hala bana doğru geldiğinde bu kadar heycanlanıyorum bilmiyordum. Aramızda bir adımlık mesafe bırakıcak kadar durdu ve bir elimi tuttu. Gözlerim büyürken yutkundum, ne yapmaya çalışıyordu beni kalpten götürmeye mi?
"Hadi gel"
Yumuşak ses tonunu hiç duymamıştım ve bu beni sersemletmişti, bunu neden yapma gereği duyuyordu bilmiyordum. Elimi daha sıkı kavrayarak lunaparka doğru yürümeye başladı. Lunapark'ta bilmediğim bir şarkı kısık bir sesle çalarken nereye gittiğimizi bilmeden onun arkasından yürüyordum. Onun durmasıyla bende dururken elimi bıraktı ve arkamada doğru geçti, ellerini omzuma yerleştirirken ensemde nefesini hissettim.
"İlk önce hangisine binmek istersin Jennie?"
Yüzümde ki gülümsemeye engel olamazken etrafta gözlerimi gezdirdim. Bir sürü oyuncak vardı, herkes gibi bende lunaparklara bayılırdım ama uzun zamandır gelmiyordum. En son Jongin ile birlikte gelmiştim bir daha da adımımı atmamıştım. Derin bir nefes alırken etrafta gezinen gözlerim dönme dolap'ta takılı kaldı. Her ne kadar Suga ile birlikte bir yerde tıkılı kalmak istemesem de bu serin hava da ve de biraz kararmış hava da yukarsı çok güzel olabilirdi.
"Dönme dolap?"
Suga'nın gülüşünden sonra beni omzularımdan iterek dönme dolaba doğru ilerletti. İçimde oluşan kıpırtı büyürken onun adımlarına adım uydurup hızlıca dönme dolabın yanına geldik. Dönme dolap'ın uzunluğu ile biraz tedirgin olurken Suga'nın görevliye bir şeyler söylediğini duydum. Kısa bir süre sonra belime dolanan el ile dönme dolaba binmek üzere merdivenlerden çıkmaya başladık. Suga'nın her dakka yüzümü kontrol ettiğini görebiliyordum, memnun olup olmadığımı ölçüyordu tahminimce. Sert durmam gerektiğini biliyordum ama gülümsememe engel olamıyordum. Suga benim önce binmem için arkama geçerken iç geçirerek kabin'in içine girdim. Onun da girmesini bekleyip beraber oturduk. Aramızda ki sessizlik hoşuma gitmiyordu ama söylenecek bir şeyde yoktu. Arkadan slow bir müzik çalmaya başlarken dönme dolap hareket etmeye başladı. Müzikle birlikte ayağımla ritim tutarken Suga'nın boğazını temizleğini duydum.
"Üşüdün mü?"
Bakışlarımı biz yükseldikçe ayağımızın altında olan şehirde gezdirirken ona cevap verdim.
"Hayır"
"İyi"
Ona baktığımda onun da benim gibi şehri seyrettiğini gördüm.
"İyi"
Bu tuhaf konuşma da gülmemek için kendimi zor tutarken Suga yeniden konuştu.
"Hayat nasıl gidiyor?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Undergroung Rappers'1
Fanfiction"Sana Agust D yada Suga diye seslenmek istemiyorum, gerçek ismini söyle" Soğuk bakışlarını bana atarken fransız sigarasını pembe dudaklarına götürdü. Duman etrafa yayılırken ondan bir adım uzaklaştım. Sigara kokusu beni rahatsız ediyordu. "Sana ismi...