Elimi Baekhyun'un saçlarından çektim ve yatağın ucundan kalktım ve biraz aşağı düşmüş battaniyeyi onun boynuna kadar çektim. Uzun süre ağlamıştı ve sonra uykusunun gelmesiyle benden saçını okşamasını istemişti. Odadan çıktım ve merdivenlerden aşağı indim, diğerleri salon da oturuyordu. En güvenli yer olarak Suho'nun evine gelmiştik, evinin etrafında bir sürü koruma olduğundan burayı seçmiştik. Kendimi Chanyeol'un yanına bırakırken Kris'in sesini duydum."O araba ile dışarı çıkma Suho bu tehlikeli olabilir"
Suho şafaklarını ovuştururken onu mırıltıyla onayladı.
"Biz bu sorunu nasıl çözücez?"
Uykulu bir şekilde konuşurken Chanyeol oflayarak elleri ile yüzünü kapattı.
"Oğlum bunun babası hangi mafya?"
Chanyeol boğuk sesi ile konuştu.
"Sen nerden tanıcak- pardon eskiden hırsız olduğunu unuttum"
Kris göz devirirken eli ile Chanyeol'un omzuna vurdu.
"Eski eskide kalmıştır, kimmiş babası söyle"
"İsmi neydi ya...şeydi...hmmm...ha buldum, Byun Jae"
Kris'in gözleri büyürken ayağa kalktı.
"Bana şaka yapıyorum de Chanyeol"
Chanyeol bıkkınlıkla konuştu.
"Sence şaka yapıcak gibi bir ha-"
"Emin ol ki şaka yapmanı dilerdin..."
Kris elini saçları arasından geçirirken dudaklarını yaladı.
"O adam kore'nin ikinci en büyük mafyası ve en tehlikeli olanı, ona bulaşmak yerine topluca intihar etmemizi öneririm"
Chanyeol'da ayağa kalktı.
"Baekhyun'u bırakmayı düşünmüyorsun herhalde!"
Kris göz devirirken Suho konuştu.
"Onu tabiki de bırakmıcaz ama babasından nasıl kurtulucaz?"
Suho'nun cümlesinin ardından Kris konuştu.
"Dostum bizim yüzlerimizi de gördüler eğer üniversiteye yeniden gelirlerse hepimiz yanarız"
Chanyeol büyük bir hüzünle yanıma otururken elimi ensesine götürdüm ve saçlarını okşamaya başladım. Sinirlerinin gevşemesi için her zaman işe yarayan bir taktikti.
"Yarın üniversiteye gitmeyiz olur biter o zaman bir şeyler düşünürüz, hepiniz şimdi dinlenin kafanızı yerine getirin..."
Ayağa kalktım ve balkon'a doğru ilerlerken Kris'e seslendim.
"Sen benimle gelsene"
Kris önceden bu işlerle çok haşır neşirdi yani benimle tanışmadan önce. Onun zorlada ve biraz uğraşsamda bu tür kirli işlerden kurtulmasını sağladım. Kris her türlü işi yapıyordu ve her türlü tehlikeli insanla ortak oluyordu. Bu sorundan nasıl kurtulucağımızı en iyi o bilirdi. Korkuluklara dirseklerimi dayarken Kris'te aynısını yaptı.
"Bu işten çıkmak zor Jennie"
"Ama bir yolu olmalı değil mi? Kris o kadar tanıdığın var illaki bi-"
"Tanıdık olması bir işe yaramaz, kimse o adama bulaşmayı istemez"
Dudaklarımı yaladım, çaresiz kalmak hayatım boyunca her zaman karşılaştığım ve her zaman nefret ettiğim bir duyguydu. Baekhyun'u yüz üstü bırakmak istemiyordum çünkü Chanyeol'un ağzından ne yaşadığını öğrenmiştim. Babası Baekhyun'u onu isteyen adamlara para karşılığın veriyor ve Baekhyun'u o adamlarla zaman geçirmesi, o iğrenç insanları eğlendirmesi için zorluyormuş. Baekhyun bunlara dayanamayıp evden kaçtığında da Chanyeol'da onu tecavüz den kurtarmış. Onun durumu oldukça kötüydü ve ona yardım edicek tek kişi bizlerdik.
"Onu yarı yolda bırakmak istemiyorum"
Kris elini omzuma koydu ve biraz sıktı.
"Endişelenme bir çözüm buluruz sadece biraz uzun sürer"
Onu başımla onaylarken biraz sessiz kaldık. Gökyüzünü izlemekle yetindim, aklıma her hangi bir fikir gelmiyordu. Geçen kısa süre sonra Kris'in mırıltısını duydum.
"Teşekkür ederim Jennie"
"Ne için?"
"Kendi karanlığıma beyaz cılız ışık gibi girdiğin için"
.
Karanlık sokakta yürürken kollarımı birleştirdim. Keşke Suho'yu dinleyip onun beni bırakmasına izin verseydim. Dışarısı hem soğuk hem de karanlıktı, en nefret ettiğim şeyler kombo olmuştu. G-Eazy Tumblr Girls şarkısını mırıldanarak yürürken arkamda birini hissettim. Korkuyla arkama dönerken bomboş sokakla karşılaştım ama gölgelerin ardı boşmuydu emin değilim.
Daha hızlı adımlarla yürürken benimle birlikte bir kaç tane ayak sesi daha duydum. Tamam bunun tek anlamı vardı, takip ediliyordum ve burdan hızlıca kaçmam gerekiyordu. Hızıma hız katarken arkamdaki ayak sesleri de hızlanırken yutkundum. Başım kesinlikle beladaydı ve kötü olan tek başımaydım. Sesler bana daha çok yakınlaşırken bileğimde bir el hissettim. İstemsizce çığlık atarken duvara itilmem ile acıyla inledim.
"Bu hatun da güzelmiş hyung"
Kendime gelmeye çalışırken karşımda ki kişileri gördüm. Üç kişilerdi ve yakışıklılardı da ama bu tehlikli oldukları gerçeğini değiştirmiyordu.
"Siz kimsiniz!"
Solda ki çocuk bana yaklaştı ve elini saçlarımın ucuna götürüp oynamaya başladı.
"Ağzıda iyi çalışıyormuş, baksana cesarete"
Hepsi birden alayla gülerken yutkundum dövselerde olurdu ama lütfen olay cinselliğe girmesin çünkü 3 kişiye gücüm yetmezdi. Korkuyla duvara yaslanırken onlara bu hissimi belli etmemeye çalıştım.
"Acaba ağzı blowjob'ta iyimidir?"
Ortalarında ki konuşurken tek kaşımı kaldırdım.
"Ağzım değil ama yumruklarım iyidir"
Yine güldüklerinde dudaklarımı yaladım, korkum geçmişti yerini sinire bırakmıştı.
"Siz ne ayaksınız ya 3 abaza hiç kimseyi bulamayıp banamı bulaşıcaksınız"
Kendi öz cesaretimi alkışlarken birinin beni kendine hızlıca çekmesi ile içimden büyük bir 'siktir'çektim.
"Byun Baekhyun nerde?!"
Kaşlarım yukarı kalkarken ne istediklerini anlamıştım. Baekhyun onlar için bu kadar önemlimiydi?
Kolumu onlardan kurtarırken sesimi yükselterek konuştum."Baekhyun ile ne işiniz var sizin?! Ne yapıcaksınız çocuğa!"
Ortadaki sinirler saçını karıştırırken cebinden çıkardığı silahı alnıma dayadı. Gözlerim büyürken, tıslayarak konuştu.
"Nerde olduğunu söyle ki beynini dağıtmıyım!"
Korku duygusu yine vücudum da dolaşırken yutkundum. Şimdi ne yapacaktım? Baekhyun'un yerini söyleyemezdim, böyle bir ihanet bana yakışmazdı. Söylemezsem de beni öldürecekleri bariz di, ne yapmam gerekiyordu.
"Söylesene kadın!"
Silahı alnıma bastırdığın da yumruklarımı sıktım. Onları kandırma gibi bir ihtimalim varmıydı emin değildim. Ellerim titrerken tetiği çektiğini duydum istemsiz gözlerim kapandı.
"SANA KONUŞ DEDİM DE-"
Duyduğum silah sesi ile çığlık atarken korku hissini vücudum taşıyamadığı için dizlerimin üstüne düştüm. Gözlerimi açıp yere baktığımda ışığın verdiği cılızlıkla yerdeki kan birkintilerini gördüm. Bedenimi başka bir korku dalgası sararken çığlık atmamak için ağzımı elimle kapattım. Duyduğum yavaş adım sesleri ve hızla uzaklaşan ayak sesleri birbirine karışıyordu. Şimdi ne olucak tı? O çocuğu öldüren kişi beni de mi aynı şekilde öldürecekti. Kendimi duvara yaslarken önümde biten ayakkabılara baktım. Kafamı kaldırmaya cesaretim yoktu, korkum buna engel oluyordu. Omzumda bir el hissettiğim geri çekildim kulağıma tanıdık alaylı gülüş doldu. Başımı yavaşça kaldırıp beni kurtaran o iki kişiye baktım. Sanırım bir kaç gün önce onlara olan diklenmemi affetmişlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Undergroung Rappers'1
Fanfiction"Sana Agust D yada Suga diye seslenmek istemiyorum, gerçek ismini söyle" Soğuk bakışlarını bana atarken fransız sigarasını pembe dudaklarına götürdü. Duman etrafa yayılırken ondan bir adım uzaklaştım. Sigara kokusu beni rahatsız ediyordu. "Sana ismi...