Uzun bir gece yolculuğunun sonunda evimin önüne gelmiştim. Başımı yasladığım camdan kaldırırken ayaklarımın dibinde olan büyük ayıya baktım daha sonra ise Suga'ya. Gözlerini direksiyona dikmişti, yüzünde ki umutsuzluk ifadesi beni bir yandan üzerken bir yandan da mutlu ediyordu. İstediğimi yavaşça alıyordum, yüzüme bir gülümseme yerleştirirken boğazımı temizledim."Sanırım formalite olarak bunu demem gerekiyor...uhm...bugün için teşekkür ederim"
Suga gülerken bana baktı. Başını geriye yaslarken gözleri yüzümde geziniyordu.
"Gerçekten mi teşekkür ediyorsun yoksa formalite olarak mı?"
Gülerken bende onun gibi başımı arkaya yaslayıp ona baktım.
"Gerçekten orayı gönlümü alnak için mi kapattın yoksa sadece vücudumu özlediğin için mi?"
Suga'nın yüzünün yavaşça ciddileştiğini gördüm, ya çok iyi rol yapıyordu ya da gerçekten hislerini gösteriyordu.
"Seni...seni..."
Dudaklarını yaladı ve bakışlarını benden çekti, söylemek istediği şeyleri söyleyemediği bariz di belki de bende oluşmuş olan soğuk adam profilini yok etmek istemiyordur ama unuttuğu bir şey var ben Jennie isem onu her kalıba sokarım da çıkartırımda.
"Ben seni mutlu etmek için oraya götürdüm"
Yüzümde oluşucak olan gülümsemeyi sildim ve ciddi yüz ifade mi bozmadan konuştum.
"Peki bunu neden daha önce düşünmedin?"
Elini saçında gezdirdi ve bakışlarını dışarda gezdirdi. Bana durumu açıklamak neden bu kadar zordu merak ediyordum.
"Jennie...ben açıklama yapmaktan nefret e-"
"Bana açıklama yapmak zorundasın"
Dilini dudaklarında gezdirirken gözlerini kapattı ve derin bir nefes aldı. Sinirlenmeye başladığını hissediyordum, bacaklarının üstünde olan ellerini sıktığını ve parmak boğumlarının beyazlaştığını görebiliyordum. Elimi saçlarımın arasında gezdirdim ve titrek bir nefes aldıktan sonra konuştum.
"İki hafta...koskoca iki hafta boyunca yoktun Suga"
Histerik bir şekilde güldü ve dışarda olan bakışlarını bana çevirdi.
"Sana gelsem kabul edicek-"
"Edicektim"
Dolu gözlerim ve onun soğuk bakışları ile birbirimize bakıyorduk. Sustuğum o kadar şeyi ona bağırarak söylemek istiyordum ama yapamıyordum. Bunun ne anlama geldiğini biliyordum, ben sinirlendiğim zaman ona karşı susuyordum aynı Yury'de yaptığım gibi. Bu düşünce beynimde kırmızı ışıkların yanmasını sağlarken aynı anda gözlerimden yaşların dökülmesini sağlamıştı.
"Ben seni bekledim, evet hayatım sensiz daha iyi gitti ama senin yokluğunu fark ettim...seni yanımda istediğim zaman Dirty Blood Gangster'a gittim ama seni her defasında gör-"
"Ben gördüm"
Kaşlarım çatılırken boğazımda olan yumruyu yutkunarak götürmeye çalıştım.
"Neyi gördün?"
Başını iki yana salladı ve ellerini saçlarının arasından geçirdikten sonra yüzünü kapattı. Benden veya söyliyeceklerinden utanıyor olmalıydı.
"Seninle yüzleşmek düşüncesinden sürekli kaçtım çünkü k-"
"Çünkü benden özür dileyemeyecek kadar egolusun?"
Suga yine derin bir nefes aldı ve arabanın içini büyük bir sessizlik kapladı. Keşke aklından geçen şeyleri bilebilseydim, benim aklımda olan çatışmalar dışardan duyulucak kadar sesliydi. Ellerim ile oynamaya başladım, söylemek istediğim çok şey vardı ama onları söylemiyecek kadar kırgındım. Bana söylediği kelimeler aklıma geldikçe hala kendime yediremiyordum.
"Suga...ben çok kırıldım, söylediğin her kelime hala aklımda...ben..."
Parmaklarım ile uğraşmayı bıraktım ve saçlarımı geriye doğru atıp ona döndüm.
"Ben o sözleri hak edecek biri değilim, o kelimeleri senden duymak benim için daha ağır..."
Gözlerim yanmaya başlarken evime doğru baktım. Şu an yatağıma girip uyumak istiyordum, uyandığım da ise her şeyin eskisi gibi olmasını istiyordum. Yanaklarımda hissettiğim eller göz yaşlarımı silmeme izin vermedi. Suga'nın sokak lambasının gölgesinde bıraktığı perdeli gözlerinde ki duyguları yine anlıyamıyordum. Onun duygularını çözmek oldukça zor geliyordu, sağı solu belli değildi. Baş parmakları göz yaşlarımı silerken konuştu.
"Jennie...ben sana onları söylemek istememiştim...ben sinirliydim ve ne yapıca-"
"Yapıcağın tek şey sadece iki kelime söylemek Suga...sana neden bu kadar zor geliyor?"
Bitkin bir halde konuşurken gözlerini dudaklarımda ve gözlerimde gezdirdi. Yoğun bakışları beni yanıltmaya başlarken başımı iki yana sallayıp ondan uzaklaşırken konuştum.
"Bana böyle yapma, ben senden ciddi bir şey beklerken, beni öpüp bütün olayın biticeğini düşünme"
Direksiyonu kavradı, sinirleniyordu ve o sinirliyken onunla aynı ortamda olmamayı kendime şiddetle öneriyordum. Yerde olan ayıcığı kavrarken başını direksiyona dayadı, düşünmesi iyi bir şeydi en azından hatasının farkındaydı. Yani tahminen bu konu hakkında düşünüyordu, eve gidince yiyeceği yemeyi düşüneceğ- veya bu da seçenekler arasına girebilir. Ayıyı aldım ve kapıyı zorlada olsa açıp kendimden büyük olan ayı ile birlikte çıkarken konuştu.
"Söylediklerimi neden umursuyorsun?"
Dudaklarımı yalarken elim kapatıcak olduğum kapıdaydı. Başımı direksiyondan kaldırıp doğruca gözlerimim içine bakarken, gözlerim yine yavaştan dolmaya başlıyordu. Yutkundum ve ayıya bakıp yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirdim, ona her ne kadar kızgın olsam da benden uzaklaşmasını istemiyordum. Evet hayatım onsuz daha iyi gidiyordu ama bir boşluk oluyordu ve ben hayatım boyunca o boşluk ile yaşayabileceğimi düşünmüyordum.
"Çünkü... çünkü, seni umursuyorum"
Kapıyı kapatım biraz uzaklaşmam ile gaza basıp gitti, sinirini asfalttan çıkaracağı barizdi. Elimde ki oyuncak ayı ile boş sokağa baktım. Kimseler yoktu, hafif bir rüzgar esiyor ve onun sesi sokakta Suga'nın uzaklaşmaya başlayan araba sesi ile karışıyordu. Issız olan sokakta tek başımaydım, aynı hayatım boyunca olduğu gibi tabii oyuncak ayıyı bir birey olarak saymazsak tek başımaydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Undergroung Rappers'1
Fanfiction"Sana Agust D yada Suga diye seslenmek istemiyorum, gerçek ismini söyle" Soğuk bakışlarını bana atarken fransız sigarasını pembe dudaklarına götürdü. Duman etrafa yayılırken ondan bir adım uzaklaştım. Sigara kokusu beni rahatsız ediyordu. "Sana ismi...