Kararsızlık-41

222 17 2
                                    

                                                                             32.BÖLÜM

                                                                                AMARI

   Ormana adım attığımız an değişen manzara karşısında olduğumuz yerde donup kalmıştık.Dışarıdan bakıldığında mükemmel olan orman içine girdiğimizde kapkaranlık bir yere bürünmüştü.Adeta ormanın üstüne kasvetli bir sis çökmüştü

  Girdiğimiz şokun etkisinden çıkarak temkinli adımlarla yürümeye başladık.Beynimde gittikçe artan uğultuları ve baş ağrımı yok saymaya çalışarak etrafımda değişen görüntüleri incelemeye devam ettim.

   O görkemli ağaçların yerini kuru,sadece ince dallardan oluşan ağaçlar almıştı.Muhteşem parlaklıkla yanıp sönen ateş böceklerinin aksine tepemizde kulakları tırmalayıcı seslerle öten kargalar uçuyordu.Sesleri beni rahatsız ediyordu.

   "Şu lanet olası kargaları susturmanın bir yolu yok mu?"Anlaşılan ilk defa Dustan'la aynı fikirdeydik.

   Ulfred koruyucu bir tavırla yanıma daha da çok sokulmuştu.Bir adım yana kaydığımda şaşkın bir şekilde gözlerini bana dikmişti.

   Yuonne ve Dustan sırtlarındaki çantayı kuru bir ağacın gövdesine dayayarak bize döndü.İlk konuşan Yuonne'ydi:

    "Bence bugünlük bu kadar yeter.Baksanıza hava kararıyor.Anlaşılan buradaki zaman kavramı da farklı"

   "Her ne kadar geldiğimiz yerde şu an sabah olsada burada maalesef akşam" diye söze girdi Dustan.Eliyle durduğumuz yeri işaret ederek "Bence buraya çadırları kuralım.Ormanın çıkışına da çok uzak değiliz.Yırtıcı bir hayvan gördüğümüzde tabana kuvvet kaçabiliriz" dedi sonra da espri olmayan esprisine güldü.İçimizden sabır dileyerek çadırları kurmaya başladık.

      Genna bir yandan Yuonne'ye yardım ediyor bir yandan da yer planları yapıyordu."Yuonne sen ve Birdena beraber kalırsınız.E benim ve Dustan'ın kendimize ait tek kişilik çadırlarımız var.Geriye Ulfred ve Amari kalıyor onlarda beraber aynı çadırda yatarlar"

   "Neeee?"O kadar yüksek sesle bağırmıştım ki ağacın tepesindeki kargalar beyin tırmalayıcı sesleriyle uçarak gözden kayboldular.

      Yuonne garip bir yüz ifadesiyle bana bakıyor ,Genna'da kaşlarını çatarak beni süzüyordu.Birdena ise gözlerini üzerime dikmiş bir şeyler düşünüyor gibiydi.

      Yuonne her zaman olduğu gibi sevecen ve sabırlıydı."Ulfred'le bizim kalmamız hoş olmaz tatlım.Dustan'la da kalırlarsa olacakları biliyorsun."Söylediklerinde haklıydı.İstemeye istemeye başımı onaylar şekilde salladım.

      Hava iyice karardıktan sonra Genna,yuvarlak oluşturacak şekilde dizdiğimiz çadırların ortasına ateş yaktı.Ateşin yanına da dört büyük kütük koyduk.

     Ulfred,Dustan,Yuonne ve Genna birbirleriyle konuşup şakalaşıyorlardı.Birdena yanında getirdiği büyücü ansiklopedilerinde ne olduğunu bilmediğim bir şeyi bulmaya çalışıyordu.Bende kütükte yalnız oturuyordum.Başım o kadar çok ağrıyordu ki konuşmaya halim yoktu.Beynim patlayacakmış gibi hissediyordum.Bacaklarımı kendime doğru çekip başımı dizlerime koydum.

    Ulfred'in yanıma geldiğini biliyordum.Kendine has kokusundan anlamıştım;en basit tarifiyle güven ve huzur kokuyordu.Elini nazikçe omzuma koydu "İyi misin?"diye sordu.

    Pozisyonumu bozmayarak cevap verdim "İyiyim"

    Bir süre gözlerini üzerimde hissettim.Sonra kalkıp -uzaklaşan ayak seslerinden anladığım kadarıyla- çadıra doğru ilerledi.Dustan'da herkese iyi geceler diledikten sonra kendi için özel olarak yanında getirdiği tek kişilik çadırına yatmaya gitti.Bencil.

İKİZLER ORMANI:KARARSIZLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin