29.BÖLÜM
ARCHER
Radolf beni odasından yaka paça çıkardıktan sonra düşünmek için ormana gitmiştim.
Tablodaki Birdena'nın sarı saçlı haliydi.Ama nasıl oluyordu da 1910 yılında çizilmişti?Bunda bir gariplik vardı.Ne yani Birdena 1900'lü yıllardan bu yana mı yaşıyordu?Saçmalık.
Yaklaşık iki saat ormanda gezindikten sonra tekrar Radolf'un odasına gitmeye karar verdim.Her ne kadar beni kovmuş olsada şansımı bir kez daha denemekten zarar gelmezdi.Yani beni öldürmediği sürece.
Konsey ve odalarımız yeraltında olduğu için karanlık,çürük et ve bozuk kan kokan,örümcek ağlarıyla kaplı bir tünelden geçmek gerekiyordu.Burada zorla yaşatıldığımdan beri en az yüz insanın ölümüne şahit olmuştum.Kim bilir bilmediğim kaç insan öldürülmüştü burada.
Radolf'un odasının önünde bir süre durduktan sonra kapıyı tıklattım.
"Ne var Archer?"diye bağırdı.Daha doğrusu kükredi.
"Kapıyı açmayı düşünüyor musun?"
"Hayır!"
"Hadi ama Radolf tek bir soru sorup gideceğim.Burada bağırarak sormamı istemezsin değil mi?"dedim.Güzel tehdit etmiştim.Eğer bağırsaydım Gabriel duyabilirdi.Bir kaç saniye sonra kapıyı açmıştı.İçeri girdiğimde siyah tonlarındaki demir kapıyı kapattı.Demir olduğu için hafif bir ses yankılanmıştı.
Direk sadede geldim.
"O tablodaki kim Radolf?"
RADOLF
"Bu işin peşini bırakmayacaksın değil mi Archer?"dedikten sonra karşımda arsızca sorumu onayladı.
O tablodakinin kim olduğu hakkında benim de bir fikrim yoktu.Buraya ilk geldiğimde tabloyu bavulumda bulmuştum.İlk başta benim olmadığını düşünmüş fakat resmin arkasında "RADOLF TREMBLAY'E" yazısını görünce benim olduğunu anlamıştım fakat hiçbir zaman o kızın kim olduğunu çözememiştim ta ki Birdena'yı görene kadar.
"Hey bir soru sordum sana"Bu çocuk bu kadar çok konuşmak zorunda mıydı?
"Kim olduğunu bilmiyorum"
İlk önce şaşkın bir şekilde bana baktı sonra uzun bir kahkaha attı.
"Beni salak mı zannettin Radolf?Onun kim olduğunu çok iyi biliyorsun"
"Bilmiyorum.Kim olduğunu bilmiyorum!"
"Nasıl bilmiyorsun?"
Bir süre boş gözlerle Archer'e baktım.
"Buraya 1915 yılında geldim.Yerleşirken tabloyu bavulumda buldum ama kızın kim olduğu hakkinda en ufacık bir fikrim dahi yoktu.Tablonun benim olup olmadığından bile emin değildim."Archer dikkatlice beni dinliyordu."İçimdeki ses tabloyu duvara asmam gerektiğini söylüyordu ben de öyle yaptım.İlk başlarda Gabriel kızmıştı,tabloyu kaldırmak zorunda kalmıştım.Sonra umursamadı ben de yeniden astım.Doksan dokuz yıl sonra Birdena'yla tanıştım.Ama sanki onunla bir geçmişimiz var gibi hissettim neden bilmiyorum sanki Birdena'yı yıllardır tanıyormuşum gibi geliyor.Tablodaki kızın Birdena olduğunu düşünüyorum çünkü ona çok benziyor ama dediğim gibi resimdeki kızın gerçekte kim olduğunu bilmiyorum."
AMARI
Ulfred bir kurtadamdı ve bunu Ulfred'e nasıl söyleyecektim.Düşüncelerim arasında dalmışken Ulfred'in sesiyle yerimden sıçradım.
"Amari orda mısın?"
"E-evet burdayım"
"İyi misin?"
"İyiyim,biraz uzanmıştım da"deyip kapıyı açtım.
İmalı bir gülümsemeyle"Ben de seninle bir şey konuşmaya gelmiştim."dedi.
Soru sorar gibi tek kaşımı kaldırdım.İçeri girip odadaki yeşil koltuklardan birine oturdu.Yanındaki boş yere eliyle vurarak benim de oturmamı işaret etti.
"Bu ev biliyorsun Bayan Abigail'e ait ve artık sevgili olduğumuza göre sadece ikimize ait olan,beraber yaşayabileceğimiz bir eve taşınabiliriz diye düşündüm."
Bir anlık şoktan sonra "Bu harika bir fikir" diyerek sevinçle bağırdım.
Ağırbaşlılığıyla "Kabul edeceğini biliyordum" dedi.
"Fakat evi nasıl bulacağız?Güzel bir ev bulmamız çok uzun sürer"
"Ben bir ev buldum.Dışı çok güzel görünüyor fakat içi biraz eski sadece küçük bir tadilata ihtiyacı var."Hızlı hızlı konuşuyordu.Onun bu haline gülmemek imkânsızdı."Ama manzarası mükemmel.Evin karşısında harika,yemyeşil bir orman var.Ayrıca bizi rahatsız edebilecek komşularımız olmayacak çünkü civardaki tek ev."
"Tanrı aşkına bu evi çok mu aradın?Yapayalnız,orman ortasındaki bir evde mi yaşayacağız"
"Ama Amari o ormanı bi' görsen,o kadar güzel ki insanı resmen büyülüyor.Bence orayı gör ondan sonra kararını ver"Ulfred gerçekten büyülenmiş gibi görünüyordu.
"Pekâla,ne zaman gidiyoruz?"
"Hemen şimdi"
"Saçmalama saat kaç oldu?"
"Olsun şimdi gidelim,orayı sana göstermek için sabırsızlanıyorum"O kadar istekli görünüyorduki hayır diyememiştim.
"Tamam gidelim"
Akşamın sekizinde beğenmeyeceğim bir evi görmek için yola çıkmıştık.
"Buraya ne kadar uzaklıkta?"
"Çok yakın merak etme"dedi.
Başımı arabanın camına çevirip dışarıyı seyretmeye başladım.
Bir saat sonra kesin bir şekilde şehir merkezinden çıkmış bulunuyorduk fakat hâlâ evin olduğu yere varamamıştık.
"Ulfred,aşkım yakın demiştin"
"Yakın bebeğim az kaldı"
Saati göstererek "Bir saat oldu"dedim.
"Tamam endişelenme birazdan oradayız"
Bir süre daha dışarıyı seyrettim.Burası gittikçe daha da ıssızlaşıyordu.Korkmaya başlamıştım.İçimde bilmediğim kötü bir his vardı.
"Ulfred geri dönelim"
Başını yoldan çevirip bana baktı"Neden?"
"Bilmiyorum,geri dönelim"
"Ama geldik bak"Arabayı evin yanına -yoksa köşk mü demeliyim- park etti.
Fısıltıyla"Mükemmel"dedim.
Kolunu belime doladı"Sen birde ormana bak"
Kafamı çevirdiğimde gördüğüm manzara karşısında şok geçirdim.
"B-bu" söyleyecek söz bulamıyordum.Hayatımda hiç böyle bir orman görmemiştim.Ormanın üzerinde o kadar çok ateş böceği vardı ki burayı aydınlatmak için neredeyse ışığa hiç gerek yoktu.Burası şahaneydi.
Ulfred'e döndüm "Burayı istiyorum"
"Biliyorum" dedi ve yavaşça dudağımdan öptü."Evin içini de yarın görürüz artık gidelim"
Gülümsedim "Peki"
Arabaya yeniden binmiştik.Gidiyorduk ama gitmek istemiyordum burası çok güzeldi.
Ulfred'e döndüm,arabayı çalıştırmak için uğraşıyordu "Bir sorun mu var?"diye sordum.
Bana döndü "Burada sabahlayacağız gibi görünüyor Amari"
Sanırım Tanrı duamı kabul etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİZLER ORMANI:KARARSIZLIK
VampirosKalbinizi paramparça eden birine yeniden aşık olabilir misiniz? Amari,geçmişi arkada bırakıp,kendisine yepyeni bir sayfa açmak için Bulgaristan'a gider.Fakat sonra hiç bilmediği bir nedenden ötürü doğduğu ülkeye yeniden dönmeye karar verir. Peşi...