Bölüm 10

41.2K 2.2K 184
                                    

"İyiyim annecim hiç merak etmeyin çok iyiyim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"İyiyim annecim hiç merak etmeyin çok iyiyim." Annem biraz daha nasihat verdiğinde tam zamanı diye düşündüm. "Annecim senden bir şey isteyebilir miyim?"

"Söylemen yeterli güzel kızım."

"Annecim biz Büşra ile bir nevi iddiaya girdik. Senden ricam Büşra seni ya da babamı ararsa açmayın. Eğer açarsanız maaşınmın yarısıni ona hibe etmek zorunda kalacağım."

"Ben hiçbir şey anlamadım kızım bu nasıl bir şeymiş..."dese de yok ayıp olur falan dese de altan girip üstten çıkmış yine de annemi ikna edebilmiştim. Annemle konuşmam sonlaninca telefonumu kapatarak ayağa kalktım. Bu aksam akşam Büşra sevgilisi ile olacağı için evde yalnızdım. Planımi devreye sokmak için güzel gündü.

"Şimdi biraz moda girer biraz da ağlarsam her şey daha güzel ve inandırıcı olurdu." Iki aile birbirini çok iyi tanıdığı için hiçbir şekilde iki aile karşı karşıya gelmemeliydi.

Direkt banyoya giderek elimi yüzümü kızartana kadar soğuk suyla yıkadım. Biraz da moda girerek dudak büzmüştüm. Elime telefonu alınca dudağımı dişleyerek Ateş'i aradım.

"Efendim Selda..."

"Ateş... Ateş ben hiç iyi değilim."

"Ne oldu Selda, korkutma beni sen iyi misin?"

Telefonumu kapattığımda arabanın içinde küfür savurdum. Bu kız hayatıma girdiği günden itibaren gün yüzü görmemiştim. Hayatımda sürekli bir olay sürekli dram vardı. Kendimi yarı trajedik bir filmin içinde gibi hissediyorum. Acaba Selda'nin hayatı benden önce de mi aksiyonluydu. Yoksa bu olaylar bana mı özgüydü.

Onun yüzünden işime de odaklanamıyordum. İşim özel hayatım g girmişti. "Yandın Ateş yandın, bu kız hayatında olduğu sürece sana gün yüzü göstermeyecek..." Dayan yüreğim dayan demekten başka hiçbir şey diyemiyordum.

Evine kazasız belasız geldiğimde merdivenleri ikişer ikişer çıkmıştım. Kapıyı çaldığım da bir süre bekeltildim. Kapı açıldığında ağladığını görmüştüm. Yine neye ağlıyor diye düşünürken yanıma gelerek belime sarıldı. Bu hareket ondan son beklediğim şey dahi olamazdı. Belimi sıkıca sararken havada kalan ellerimle bende sırtını sivazladım.

Ilk defa bir kadın sana sarılmıyor saçmalama! Ondan ayrılınca elimi çenesine götürürek kızarmiş gözlerine baktim. Her defasında canı çıkacakmış gibi ağlamayı nasıl başarıyordu. "Ne oldu neden ağlıyorsun?" Benden tamamen ayrılığinda çok kötü bir şey oldu diyerek içeriye girmiş bende arkasindan eve girerek kapıyı kapatmıştim.

"Beni korkutuyorsun neyin var?" Selda koltuğa oturup ayaklarını göğsüne kadar çekti. Bende yanına oturarak neyi olduğunu anlamaya çalıştım.

"Babam... Ateş babam beni evlatlıktan ret etti."

"Ne! Neden?"

Selda yeniden bana sarıldığında ne yapacağımı bilemedim. "Annem... Annem konuşyordum ona uygun bir dille hamile olduğumu yakinda da beni istemeye gelceğinizi söyledim. Babam da oradaymış her şeye duyup küplere bindi." Ağlama diyerek saçlarınsan öptüm. Ağlaması bebeğin sağlığı açısından iyi değildi. 'Babam çıldırdı Ateş, ağzına gelini söyleyip benim gibi kızı olmadığını söyledi."

"Tamam, sakin ol ben babanla konuşurum."

"Olmaz... Sen konuşursan daha çok sinirlenir... Ateş babamın kalbi dayanmaz."

"O halde şöyle yapalım. Ben babamlarla konuşur olaylar sıcağı sıcağına size gider seni isteriz." Selda benden ayrılınca yine hayır dedi.

"Ateş neden anlamıyorsun babam bana çok sinirli eğer seninde alıp oraya gidersem hiç acimaz seni de beni de vurur. Ben bebeğimi tehlikeye atamam." Elini karnını götürdüğünde gözüm orada kilitli kaldı. Haklıydı şuan önemli olan tek şey bebeğimizdi.

"Ailen zamanla olayları sindirip bizi kabul edecektir. Sen lütfen ağlama, ağlayarak bebeğe zarar veriyorsun.' Elimle göz yaşlarımı sildiğimde bir kez daha sarılınca arkama yaslanarak onu kendime biraz daha çekmiştim. Kucağımda iç cekip dursada ağlamiyordu.

Ona teselli vermek adına saçlarıni okşayıp ne yapacağız diye sordum. "Aslında aklımda bir fikir var. Eğer biz sözlenirsek yani yüzük takarsak babam birazda olsun yumuşar."

"Emin misin bu işe yarayacak mıdır?"

"Babamı tanıyorum ben onun tek kızıyım bana kıyamaz tek yapmamız gereken bizimkilerin bir şekilde görmesini sağlamak."

"O nasıl olacak fotoğraf mı göndereceğiz." Sorumla birlikte başını kaldırınca sıcak nefesini yüzümde hissettim.

"Hayır, öyle olmaz. Hani siz çok zenginsiniz ya bu şehirde ün yapmışsınız. Ben diyorum ki sözü biraz büyük yapsak sende birkaç gazeteci çağırsan... Bak akıllaca gelmeyebilir ama annem magazin haberlerini çok sever mutlaka resmimizi görünce babam da yumuşayacaktir. O zaman bende ailemin yanina gider gönül rizalarını alırım."

"Olmaz... Seni oraya tek başına gönderemem. Baban seni ölümle tehdit etmişken buna asla izin vermem."

"Peki, sen nasıl istersen beraber gideriz." Onayı alınca söz bende diyerek uzanıp dudağına küçük bir buse bıraktım. O da utanmış olmalıydı ki başını göğsüme dayayıp sarıldı. Ona bugün bir şey olmuştu. Her ne olduysa ılımlı halini severek bende onu sarmaladım.

Uzun süre böyle sarılıp uzandığımızda uykum gelmişti. Ona sarılırken nedense küçük bir çocuğun ayısına sarılması gibo hissediyordum. Hep yanında olsun yalnızca sarılıp uyu. Seldam dediğimde onda karşilik alamadım. Iki saattir böyle kaldığımıza göre uyuyup kalmıştı.

Uyuşuk bedenimi altından kaldırdığımda başının altına yastık koyarak üstünü örttüm. Sehpaya oturup saçlarını yüzünden çektiğimde masum yüzüne baktım. Şu vahşilikten çıkıp özüne dönseydi onu daha çok sevebilidim.

Uykusundan istifade elimi karnına götürerek içinde tutunan bebeğimizi hissetmeye çalıştım. Ben galiba değil gerçekten bu bebeği istiyordum. Bence benden iyi bir baba olurdu.

Arkadan gelen sesle başımı çevirdim. Kapı açıldığında Büşra sesizce içeriye girdi. Bende hemen ayağa kalkarak onu kenara çektim. Sessizce olanları anlattığımda duyduklarina inanmışti.
Öyle ki telefonu eline alarak ailesini aradı. Annesini iki defa aramış babasını aradığında ise yüzüne kapatmıştı.

"Ben... Ben her aradığımda telefonumu açarlardı. Kesinlikle çok kızmış olmalılar... Ateş şimdi ne yapacaksınız Selda'nin ailesinden başka kimsesi yok. Bunu kaldirmaz fark ettirmese de ailesine ölümüne bağlıdır. "

"Bu hafta sonu sozleneceğiz Büşra, ben bikaç gün içinde her şeyi haldeceğim. Sözlendikte sonra da ailesine gider gönüllerini alırız. "

"Umarım bunu başarabilirsiniz yoksa olacakları düşünemiyorum."

"Ben onlar için her şeyi yapmaya hazırım. "

Sevseydiniz her şeye daha farklı bir açıdan bakardınız.

Üç Silahşör, Alexandre Dumas





İNTİKAM ATEŞ'İ 🚬 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin