"Büşra!"
Adımı işitmemle dişlerimi sıkarak olduğum yerde durmuştum. Sesin sahibini çok iyi bildiğimden arkamı dönmeden beklemeye koyuldum. Ben yanıma gelmesini beklerken sol kolumdan tutup çekiştirmeye başladı. Nereye gittiğimizi anlamak için etrafıma bakarken kiler gibi küçük bir yere girdik. Kileri girince kolumu bırakmış bende etrafıma bakmayı kesmiştim.
Okan kapıyı kapattığı anda üstüme doğru yürüyünce başımı kaldırdım. "Sana ben ne söyledim. Etrafımda olmayacaksın demedim mi? Söyle bana ben işyerini devrettim de benim mi haberim yok." Neden bu kadar sinirli olduğunu anlamayarak yutkundum.
"Selda..."
"Selda ne? Yoksa bu fikirleri aklına o mu soktu? Etrafında olursan gönüllümü geri kazanır mısın dedi. Ama biliyor musun artık o kızdan her şeyi bekler oldum."
"Sen ne saçmalıyorsun. Selda, ne yapiyorsa acısıdan yapıyor. Buraya da onu yalnız bırakmamak için geldim... Hem sen söylemedin mi, illa bir yerlerde karşılaşacağız o halde neden buraya gelmemi dert ediyorsun ve neden beni uyarmana rağmen sen bana laf veriyorsun?"
Okan parmak uçlarıyla burnunu sıkarken yanından geçip gitmek istedim. Bir kez daha koluma yapıştığında kulağıma fısıldayarak konuştu. "Kancayı kime atarsan at ama Selim'den uzak dur." Elini silkerek kolumu ondan kurtardım.
Kilerden çıkıp kendime rota seçtim. Elim ayağım titrerken masaya geri dönmezdim. Bunun yerine kendimi lavaboya atmak istedim. Kapıya uzanacağım sırada birinin Selda demesiyle içeriye kulak kapattım.
Siz hiç merak etmeyin kızlar, benimle uğraşmanın ne demek olduğunu ona göstereceğim. Hadi şu pislik yerden bir an önce çıkalım.
Geldiklerini anlayınca kenara geçerek sakladim. Içerden masada kızlar çıkınca elimi belime koymuştum. Bunlar bir şeyler yapmaktan mı bahsetti. O halde iyi ki Okan ile zaman kaybetmeden buraya gelmiştim. Kapıyı itekleyip içeriye girince aynaya baktım. O sarı çiyan bizimkisine zarar vermesin. Selda'ya zarar verme ihtimali tüylerimi ürpertmişti. Eğer öyle bir şey yapsın onu ve yanında yılanları bogardım.
Ah be Selda her zaman haklı olmak zorunda mısın? Elimi yıkadıktan sonra peçeteyi alarak elimi kurulamaya başladım. Okan epey sinirlenmişe benziyordu. Belki de bir erkeği kıskandırmak en ilkel yöntemdi. Bulunduğum yerden daha fazla oyalanmayarak yürümeye başladım. O sirada Okan mutfak bölümden çıkmıştı. Ona takılmayarak hızlı adımlarla yürüdüm.
Ben ona yalan söylediysem o da beni tek kalemde silmişti. Oysa onun sevgisine inanıp o tektaşı parmağıma taktım. Belki de ailem onu öğrenmenden önce bitmesi iyi olmuştu. Aksi takdirde aileme neyi nasıl anlatırdım.
Masaya geldiğimde herkes yemeğine başlamıştı. Ben yerime oturduğum da Selda hemen nerde kaldın diye sordu. Bende gözümün ucuyla sarı fettanın yanına oturan Okan'a baktım. Elime kaşığımı alarak peçeteylw silmeye başlamıştım.
'Tatlım sakin!" Selda kulağıma fısıldarken gözüme bacaklarının üstündeki ceket çarpmıştı. Anlaşılan Ateş Bey elbisenin kısalığını hazmedememişti. Yemek boyunca masada sessizlik hakim olmuştu. Selim'in göz göze gelme çabalarını takdir ederken yemekten sonra tatlı siparişleri verildi. Selda lavaboya gitmek için kalktiğında gözden kaybolana kadar onu takip ettim.
"Enişte konuşabilir miyiz? Önemli..." Sondaki önemliyi kimse duymasın diye kısık sesle söyledim. Ben ayağa kalktığımda herkes bana bakmıştı. Ateş de ayağa kalkınca arkama bakmadan çıkışa ilerledim. Mekandan çıkınca kenara çekilip onun gelmesini bekledim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAM ATEŞ'İ 🚬
Teen Fiction# 1 - gençkurgu © © Tüm hakları saklıdır İntikam ateşi yalnızca erkekleri mi yakar? Peki ya bir kadın intakam ateşiyle yanıp tutuşursa neler olur tahmin edebiliyor musunuz? Basit bir kızın çok sıradan hikâyesi. Çünkü o ne çok güzeldi ne çok zek...