Bu kızın değişik olduğuna dair yemin edebilirdim. Önce hayatıma ışık hızıyla girmiş şimdiyse yıllarca hayatımda kalacağına dair imalarda bulunuyordu. Başka bir yemin edeceğim nokta ise onu ilk gördüğümde basit bir kadın gibi görünüşüydü. Kızın dudağına sürdüğü bordo ruj dahi yakışmıştı. Şimdiyse kalmış ben sokak kadını mı diye sorguluyordu."Ben seni kıracak herhangi bir söz söylemedim. Söylemeye çalıştığım şey tam olarak şu, daha önce de beraberliklerim oldu fakat hiç böyle bir şeyle karşılaşmamış olmam." Kahkaha sesleriyle uyanıp kahkahalarınin hıçkıriklara dönüşmesi sonrasında yatakta lekeyi görmem gerçekten bana şok yaratmıştı.
"Ne ima etmeye çalışıyorsun açık olsana..." Bana hesap sorar gibi baksa da gözleri kayıp gidiyordu.
"Şöyle yapalım mı sen yat biraz daha dinlen, uyandığında uzun uzadıya konuşuruz olur mu?" Bana kötü bir bakış atsa da gözlerinden hala uyku aktığıni görebiliyordum. "Selda zor bir gece geçirdin biraz daha dinlenip öyle evine gidebilirsin." Başını olumlu anlamda salladığında ayağa kalkarak yatmasına yardımcı oldum. Üstünü de örttükten sonra ona yakın bir mesafeye oturarak sehpaya ayaklarımı uzattim.
Bana gözlerini dikmiş bakarken bende kollarımi göğsümde birleştirerek yüzüne bakmaya devam ettim. Selda uykuya daldığında aklıma yine dün geldi. Kendini banyoya kilitlediğinde kendine zarar verecek diye epey korkmuştum. Icerden ağlama sesleri gelmeseydi çok önceden o kapıyı kırardim da ağlama sesine su sesi eklince elim kolum bağlı çıkmasını beklerdim.
Kızın ağlama sesi saatler sonra kesilmiş bende içerden yanıt alamayınca kapıyı kırpmıştım. Onu yerde baygın halde görünce gözüm kararmıştı. Aklıma kendine zarar verme ihtimali gelse de görünürlerde hiçbir şey yoktu. Bende onu havluyu sararak önce kurulamıs daha sonra da çamaşırlarıni gidirerek kendi dolabımin birşeyler bulup üstüne geçirmiştim. En zoru ise beklemekti, havluyla saçlarını kurulurken kendime beddua etmiş durmuştum.
O çok haklıydı, evin yolunu bulacak hatta onu odama çıkarıp soyacak kadar bilincim yerimdeydi. Tabi yalnızca o kadar aklım başımdaydi, aki takdirde sarhoş olmasam kafası yerinde olmayan bir kızdan faydalanmazdım. Ben her şeyi geçtim, bu kız arkadaşımı emanetiydi. Cuma günü onu emanet almıştım, bugün pazar olmasına rağmen hâlâ bizdeydi.
Dün gece sabaha kadar kabus gördüğünde az kalsın doktora götürecektim... Hiç değilse iyiydi... Ona sarılıp yattığım an aklıma yine düşünce acaba arkasina geçip yatsam mi diye düşündüm. Keşke odaya çıkartıp uyutsaydım o zaman hiç düşünmeden ona sarılıp uyurdum.
Ateş, kendine gel sarılıp uyuma sevdan da nerden geldi? Şuan kız sakin olsa da her an patlamaya hazır volkan gibiydi. Uyanıp seni yanında gördüğünde çıldırip üstüme atlamaktan tereddüt duymayacaktır. En iyisi ondan olabildiğince uzak durmaktı. Ona bakarken uykum gelmişti. Sırf ateşi düşsün diye sabahlamıs bu yüzden de gözüme uyku girmişti.
Ne kadar uyudum bilmiyorum fakat ayaklarımın uyuşukluğu ile uyanarak ayaklarımı yere indirdim. Selda ise hala uyuyordu. Anlaşılan bünyesi epey zayıftı. Öylesine saate baktığımda terkar baktım, saat çoktan iki olmuş. Başta uyandırmak istesem de aklıma yemek geldi.
Salondan çıkıp mutfağa geldiğimde onu evimden aç göndermek adına tek bildiğim şey olan makarnayi hızlı şekilde yaptım. Yine de emin olmak için yaparken birkaç kez tarife bakmıştım. Makarna hazır olduğunda bir tepsiye koyarak yanina da meyve suyunu koyarak salona geçtim. Bu kızın cidden bünyesi zayıftı, yoksa bunca saat uyması normal olmamalıydı.
Elimdeki tepsiyi kenara koyunca kızın başına gelerek eğildim. Yüzüne düşen bir tutum saçı geriye atarak nazikçe adını seslendim. Bir kez daha seslendiğimde gözlerini açarak yerinde doğrulmuştu. Elini başına götürerek saat kaç diye sordu.
"Saat üçe geliyor, yemeğini ye de seni evine bırakayım."
"Yemek mi?" Evet, diyerek doğrulunca tepsiyi kucağına bıraktım. "Eve gittiğinde bir de yemekle uğraşmaz direkt uyursun."
"Uyumak mı? Kendimi kış uykusuna yatmış gibi hissediyorum." O esnerken bende mutfağa geçerek kendim için makarna ve meyve suyu aldım. Salona tekrar geçtiğim de kalktığım yere oturmuştum. Onunla birlikte yemek yerken bir yandan da ona bakıyordum. Sade bir kızdı, kahve saçı kahve gözleriyle sıradadı. Hatta öyle ki boyu ve kilosu da sıradadı.
"Büşra ile beraber yaşıyorsun değil mi?"
Kısa ve öz şekilde evet, demişti. Ailesi ile beraber yaşasa şimdiye kadar kıymetler kopmuş olabilirdi. Makarnasıni bitirmeden bırakacaktı ki hepsini bitirmeden birakmasına izin vermedim.
"Ben artık gitsem iyi olacak." Dünkü hatta sabah ki kızla uzaktan yakından bir alakası yoktu. Sanki aklından birşey geçiyordu ya da sakinleşince özüne dönmüştü.
"Peki gel sana kıyafetlerini veririm." Elimdekini bıraktığımda kucağındakini de almıştım. Selda ayağa kalktığında önden giderek üst kata çıktım. Odama girdiğimde o da peşi sıra içeriye gitmişti. Dolaptan astıgım elbiseyi alarak yatağın üstüne bıraktım. "Bu elbise çok uygun değil sana çektimi de veriyorum ki üstüne giy." Dolaptan aldığım ceketi de yatağın üstüne bıraktım. Aslında üstündeki şeyler ona yakışmıştı da biri görse iyi şeyler düşünmeyebilirdi.
"Şey... Topuklularında şurada yine de bana ihtiyacın olursa seslen." Başını sallayınca odadan çıktım. Neden lafı evleyip gevelemiştim. Bana ne oluyordu? Peki, bu evine bıraktığım ondan ayrılırken illa bir şeyler söylemem gerekiyordu. Kızın benden bir şeyler beklediği gözlerinden o kadar barizdi ki...
Oflayarak aşağıya indim. Salondakileri elime alıp mutfağa götürdügümde artık kendime gelmemi düşündüm. Bir an önce aklımi başımı toplayarak bir şeyler düşünmem gerekiyordu. Sırf onunla birlikte oldum diye hatta ilk birlikteliği diye katiyen evlenemezdim. Kızınsa öngörüsü belliydi.
Acaba sanki bir ilişkiye başlayalım diye bir giriş yapsam kısa bir süre sonra da yapamıyorum diye ayrılsam olur muydu? Bu adamlığa sığar mı Ateş, ağzından çıkanı kulağın duysun. Merdivenlerden ses gelincd salonda dört dönmekten vazgeçerek ona baktim. Ona tamda söylediğim gibi elbisenin üstüne ceketimi giymişti. Yine de alindaki topuklu bacak boyunu uzatarak bacaklarını ön plana çıkarmıştı. Aklıma gelen şeyleri hemen def ederek çıkalım dedim.
Evden çıkarken de çantasını eline vererek öyle çıkmıştım. Evin bahçesinden geçip arabaya bindiğimde onunda binmesini bekledim. Bu kız neden bu kadar sesizdi. Belki de benden konuşmamı bekliyordu. Bense yol boyunca yalnızca yol sordum. O ise sürekli eli kolyesinde dışarıya baktı. Eve geldik dediğinde arabayı park ederek ona döndüm.
"Telefonuma numaranı kaydet." Telefonumu uzattığımda eline alarak numarasını kaydetti. Bende onu çaldırarak "Sen de kaydet, eğer aksam fenalaşırsan ya da kendini kötü hissedersen hiç düşünmeden beni ara tamam mı?"
"Peki..."
"Selda yaşananları göz ardı etmiyorum. Sana şuan net bir şey söyleyemesem de en kısa sürede terkar bir araya gelerek konuşacağız. Sen yalnızca bana biraz zaman tanı ve güven!"
ZAMAN HER DERDİN DERMANI MIDIR?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAM ATEŞ'İ 🚬
Teen Fiction# 1 - gençkurgu © © Tüm hakları saklıdır İntikam ateşi yalnızca erkekleri mi yakar? Peki ya bir kadın intakam ateşiyle yanıp tutuşursa neler olur tahmin edebiliyor musunuz? Basit bir kızın çok sıradan hikâyesi. Çünkü o ne çok güzeldi ne çok zek...