Bölüm 4

49.2K 2.3K 113
                                    

 

Bu kızın  değişik  olduğuna dair yemin edebilirdim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Bu kızın  değişik  olduğuna dair yemin edebilirdim. Önce hayatıma ışık  hızıyla girmiş  şimdiyse yıllarca  hayatımda  kalacağına dair imalarda bulunuyordu. Başka  bir yemin  edeceğim  nokta  ise onu ilk gördüğümde  basit bir kadın  gibi  görünüşüydü. Kızın dudağına sürdüğü  bordo  ruj dahi yakışmıştı. Şimdiyse kalmış  ben sokak kadını mı diye sorguluyordu.

"Ben seni kıracak  herhangi bir söz  söylemedim. Söylemeye çalıştığım şey  tam olarak  şu, daha önce de beraberliklerim oldu fakat hiç böyle  bir şeyle  karşılaşmamış olmam." Kahkaha  sesleriyle  uyanıp kahkahalarınin hıçkıriklara  dönüşmesi  sonrasında  yatakta lekeyi görmem  gerçekten  bana şok  yaratmıştı.

"Ne ima etmeye  çalışıyorsun açık  olsana..." Bana hesap  sorar gibi  baksa da gözleri kayıp  gidiyordu.

"Şöyle yapalım mı sen yat biraz daha dinlen, uyandığında uzun uzadıya  konuşuruz  olur mu?" Bana kötü  bir bakış  atsa da gözlerinden  hala uyku aktığıni  görebiliyordum. "Selda zor bir gece geçirdin biraz daha dinlenip öyle  evine  gidebilirsin." Başını olumlu anlamda salladığında ayağa  kalkarak yatmasına yardımcı oldum. Üstünü de örttükten  sonra ona yakın  bir mesafeye oturarak sehpaya ayaklarımı  uzattim.

Bana gözlerini dikmiş  bakarken  bende kollarımi göğsümde  birleştirerek yüzüne bakmaya devam ettim. Selda  uykuya daldığında aklıma  yine dün geldi. Kendini banyoya  kilitlediğinde kendine zarar verecek  diye epey korkmuştum. Icerden ağlama  sesleri gelmeseydi çok  önceden  o kapıyı  kırardim da ağlama  sesine su sesi eklince elim kolum bağlı  çıkmasını beklerdim.

Kızın  ağlama  sesi saatler sonra  kesilmiş bende içerden  yanıt alamayınca  kapıyı  kırpmıştım. Onu yerde  baygın  halde görünce  gözüm kararmıştı. Aklıma kendine  zarar verme  ihtimali  gelse de görünürlerde hiçbir şey yoktu. Bende onu havluyu  sararak  önce kurulamıs daha sonra  da çamaşırlarıni gidirerek kendi  dolabımin birşeyler  bulup  üstüne  geçirmiştim. En zoru ise beklemekti, havluyla saçlarını  kurulurken kendime  beddua  etmiş  durmuştum.

O çok  haklıydı, evin  yolunu  bulacak  hatta onu odama çıkarıp  soyacak kadar bilincim yerimdeydi. Tabi  yalnızca  o kadar aklım  başımdaydi, aki takdirde  sarhoş  olmasam kafası  yerinde  olmayan bir kızdan  faydalanmazdım. Ben her şeyi  geçtim, bu kız  arkadaşımı  emanetiydi. Cuma günü  onu emanet  almıştım, bugün  pazar olmasına  rağmen hâlâ  bizdeydi.

Dün  gece  sabaha kadar kabus gördüğünde az kalsın  doktora  götürecektim... Hiç  değilse  iyiydi... Ona sarılıp  yattığım an aklıma  yine düşünce  acaba arkasina  geçip  yatsam mi diye düşündüm.  Keşke  odaya çıkartıp  uyutsaydım o zaman  hiç  düşünmeden  ona sarılıp  uyurdum.

Ateş, kendine gel sarılıp  uyuma sevdan da nerden geldi? Şuan kız  sakin olsa da her an patlamaya  hazır volkan  gibiydi. Uyanıp  seni yanında  gördüğünde çıldırip üstüme  atlamaktan tereddüt  duymayacaktır. En iyisi ondan olabildiğince  uzak durmaktı. Ona bakarken uykum  gelmişti. Sırf  ateşi  düşsün  diye sabahlamıs bu yüzden de gözüme  uyku  girmişti.

Ne kadar uyudum bilmiyorum  fakat ayaklarımın uyuşukluğu ile uyanarak ayaklarımı  yere indirdim. Selda ise hala uyuyordu. Anlaşılan bünyesi  epey zayıftı. Öylesine  saate baktığımda  terkar baktım, saat çoktan  iki  olmuş. Başta  uyandırmak  istesem de aklıma yemek geldi.

Salondan çıkıp mutfağa  geldiğimde onu evimden  aç göndermek  adına  tek  bildiğim  şey olan makarnayi hızlı  şekilde  yaptım. Yine de emin olmak için  yaparken  birkaç  kez  tarife bakmıştım.   Makarna hazır  olduğunda  bir tepsiye  koyarak  yanina da meyve suyunu koyarak  salona geçtim. Bu kızın  cidden bünyesi  zayıftı, yoksa  bunca saat uyması  normal olmamalıydı.

Elimdeki  tepsiyi  kenara koyunca  kızın  başına  gelerek eğildim. Yüzüne  düşen  bir tutum saçı  geriye atarak nazikçe  adını seslendim. Bir kez daha seslendiğimde gözlerini  açarak  yerinde  doğrulmuştu. Elini başına  götürerek  saat kaç  diye sordu.

"Saat üçe  geliyor, yemeğini  ye de seni evine  bırakayım."

"Yemek mi?" Evet,  diyerek  doğrulunca  tepsiyi kucağına  bıraktım. "Eve gittiğinde  bir de yemekle uğraşmaz direkt  uyursun."

"Uyumak mı? Kendimi kış  uykusuna  yatmış gibi hissediyorum." O esnerken  bende mutfağa  geçerek  kendim için  makarna ve meyve  suyu aldım. Salona tekrar geçtiğim de kalktığım yere oturmuştum. Onunla birlikte yemek yerken bir yandan da ona bakıyordum. Sade bir kızdı, kahve  saçı  kahve gözleriyle sıradadı. Hatta öyle  ki boyu ve kilosu da sıradadı.

"Büşra ile beraber  yaşıyorsun değil mi?"

Kısa ve öz  şekilde  evet, demişti. Ailesi  ile beraber yaşasa şimdiye  kadar kıymetler  kopmuş  olabilirdi. Makarnasıni bitirmeden bırakacaktı ki hepsini bitirmeden birakmasına izin vermedim.

"Ben artık  gitsem iyi olacak." Dünkü  hatta sabah ki kızla uzaktan  yakından  bir alakası  yoktu. Sanki aklından  birşey  geçiyordu  ya da sakinleşince özüne  dönmüştü.

"Peki gel sana kıyafetlerini  veririm." Elimdekini bıraktığımda kucağındakini de almıştım. Selda  ayağa kalktığında  önden giderek üst  kata çıktım.  Odama girdiğimde  o da peşi  sıra içeriye  gitmişti. Dolaptan astıgım elbiseyi  alarak yatağın  üstüne  bıraktım. "Bu elbise çok  uygun  değil  sana çektimi de veriyorum ki üstüne  giy." Dolaptan aldığım ceketi de yatağın  üstüne bıraktım. Aslında üstündeki  şeyler ona  yakışmıştı da biri görse  iyi  şeyler  düşünmeyebilirdi.

"Şey... Topuklularında şurada yine de bana ihtiyacın  olursa  seslen." Başını  sallayınca  odadan  çıktım. Neden lafı  evleyip gevelemiştim. Bana ne oluyordu? Peki, bu evine  bıraktığım  ondan ayrılırken  illa bir şeyler  söylemem  gerekiyordu. Kızın  benden bir şeyler beklediği gözlerinden o kadar barizdi ki...

Oflayarak  aşağıya  indim. Salondakileri elime alıp  mutfağa  götürdügümde  artık  kendime  gelmemi düşündüm. Bir an önce aklımi  başımı  toplayarak  bir şeyler  düşünmem  gerekiyordu. Sırf  onunla  birlikte  oldum diye hatta ilk birlikteliği  diye katiyen  evlenemezdim. Kızınsa öngörüsü belliydi.

Acaba sanki  bir ilişkiye başlayalım  diye bir giriş  yapsam kısa bir süre sonra da yapamıyorum  diye ayrılsam olur muydu?  Bu adamlığa sığar mı Ateş, ağzından  çıkanı  kulağın duysun. Merdivenlerden  ses gelincd salonda  dört  dönmekten vazgeçerek ona baktim.  Ona tamda söylediğim  gibi  elbisenin  üstüne ceketimi giymişti. Yine de alindaki topuklu bacak boyunu uzatarak  bacaklarını  ön  plana çıkarmıştı. Aklıma  gelen  şeyleri  hemen def ederek çıkalım  dedim.

Evden çıkarken de çantasını eline  vererek  öyle  çıkmıştım. Evin  bahçesinden  geçip  arabaya bindiğimde onunda binmesini bekledim. Bu kız neden bu kadar sesizdi. Belki  de benden konuşmamı  bekliyordu. Bense yol boyunca yalnızca  yol sordum. O ise sürekli eli kolyesinde dışarıya  baktı. Eve geldik  dediğinde  arabayı  park ederek ona döndüm.

"Telefonuma numaranı kaydet." Telefonumu  uzattığımda  eline alarak  numarasını kaydetti. Bende onu çaldırarak  "Sen de kaydet, eğer  aksam fenalaşırsan ya da kendini kötü hissedersen hiç  düşünmeden  beni ara tamam mı?"

"Peki..."

"Selda yaşananları göz  ardı  etmiyorum. Sana şuan  net bir  şey  söyleyemesem de en kısa sürede  terkar  bir araya  gelerek  konuşacağız. Sen yalnızca  bana biraz zaman  tanı ve güven!"

ZAMAN HER DERDİN DERMANI MIDIR?



İNTİKAM ATEŞ'İ 🚬 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin