Esne esne... Ah, çok iyi. Hiç uyumak gibisi var mı? Uzanca gerindikten sonra gözlerimi araladım. Tekrar gözlerimi kapatmamla açmam bir olmuştu. Saniyeler içinde olanlar aklıma düşünce odaya göz attim. Telefonu elime aldığımda herhangi bir arama vs yoktu. Oha, saat bire geliyordu. Bunca saat uyumuş muydum?
Yatakta doğrularak annemi aradım. Annem ikinci çalışınca açtığında biraz konuşup dilimin ucunda babamı sormuştum. Babamın iyi olduğunu öğrenmek içimi rahatlatmıştı. Konuşmayı sonlandırınca yataktan kallarak banyoya girdim. On dakika kadar içeride oyalandiktan sonra tekrar odaya girdim.
Karnım zil çalıyordu. Yatağın üstündekileri görünce Ateş'in yanimda yatma ihtimalini düşündüm. Buna cesaret etmiş olabilir miydi? Odayı göz atınca valizi kenarda gördüm. Onu oraya ben koymadıgima göre kesin yanımda yatmıştı.
"Ben şimdi sana sormaz mıyım?" Odadan çıkacağım sırada aynada kendimi gördüm. Başımı eğdiğimde fazla kısa ve açıkti. Eve yalnız olsak aldırış etmezdim de evde babası vardı. Eee, benimde burada giyecek hiçbir şeyim yoktu. O gelinliği de giyemeyeceğime göre... Bir kez daha yatağa baktığımda elime onun tişörtünü ve aldım.
Mecbur kalınca geceliğin altından eşofmanı geçirdikten sonra tişörtünü de üstüme geçirmiştim. Allah'ım kimseyi düşmanıyla sınamazsın. Saçlarımı geriye doğru attırdıktan sonra arkami döndüm. Gördüğüm şeyle yine dişlerimi sıkmıştım. Fotoğrafı elimi alınca rast gele çekmeye koydum.
"Sakin ol Selda, yalnızca sakin ol." Bugünlerde geçecek elbet sen yalnızca sabret. Derin bir nefes alarak odanın kapısını açtım. Allah'ım aşağıdan ne güzel kokular geliyor. Resmen midem kazınmış. Elim karnımda aşağıya inerken Ateş'i gördüm. O da sanki atmaca gibi beni fark edivermişti.
"Kızım günaydın, bende uyandırmak için yanina gelecektim." Naime Hanım ayağa kalkınca Dinçer Bey de ayaklanarak masaya geçelim demişti. Ne yani şu saate kadar beni mi beklemişlerdi,
Ateş bakmaya devam ederken bende açıklama gereği duydum "Kusura bakmayın giyebileceğim herhangi bir kıyafetim yoktu, bende aşağıya böyle inmek zorunda kaldım." Ateş elindekini bırakıp ayağa kalktığında bende Naime Hanımın yanina oturdum.
"Asıl sen kusura bakma kızım, olaylar o kadar hızlı gelişti ki aklıma hiç gelmedi. Ama sen hiç merak etme, az sonra butiği arar bedenine göre kıyafetler göndermelerini söylerim."
"Yeter hanım, şu meseleleri kahvaltıdan sonra konuşun. Şimdi gelinimiz karınını doyursun."
"Haklısın torunumuzun varlığına henüz alışamadım. Sen bana bakma kızım ye." Şu hansel ve grateldeki cadı, süreki ye diyordu ya aklıma bir anda o gelince güldüm. Ye Selda ye.
Açlığın verdiği iştahla güzel bir kahvaltı yapmıştım. Bu hamilelik iştahımı açmış olmalıydı. Naime Hanım elleriyle beni beslemeye çalışırken Ateş ve babası masadan kalktı. Eski yerlerine oturduklarında bir kulağımda ondaydi.
"Ateş evlilik davanda bittiğine işine adapte olmasın. Böyle giderse işe geri dönüş yapmak zorunda kalcabikalcağım, Yakinda baba olacaksın bu yüzden sorumluluklarin bilince varmalısin."
"Haklısın baba yarından itibaren..."
"Yarın mı? Oğlum Akdeniz de yatların mı battı bu ne keder? Eskiden olsa hemen derdin aklın başında mı?"
"Dinçer yangından mal mı kaçıyorsun, bu ne acele bu oğlan dün evlendi, bırak yorgunluğunu atsın."
"Herkes nasıl bir evlilik yaptığını biliyor, şimdi söyletmeyin beni. Sende artık kendine gel, yoksa yine kendini inşaatlarda bulursun." Vay be seni sevdim babalık, bundan sonra favorim sensin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAM ATEŞ'İ 🚬
Teen Fiction# 1 - gençkurgu © © Tüm hakları saklıdır İntikam ateşi yalnızca erkekleri mi yakar? Peki ya bir kadın intakam ateşiyle yanıp tutuşursa neler olur tahmin edebiliyor musunuz? Basit bir kızın çok sıradan hikâyesi. Çünkü o ne çok güzeldi ne çok zek...