"Ben bakarım..."
Kapı çalındığında ben bakarım diyerek ayaklandım ama Ateş Bey hiç oralı olmamıştı. Onu asabiyetiyle yalniz bırarak ağır adımlarla kapiya yürüdüm. Delikten bakmak için parmak uçlarımda yükseldim, kim olduğunu baktıktan sonra hiç düşünmeden kapıyı açmıştım.
Kapıyı sonuna kadar açıp arkami dönerek yürümeye başladım. "Bu hoş geldin demenin küs olan yengecesi mi? Galiba gir demek istedin... Merak etme yenge kapıyı da kapatırım." Selim arkamdan laf yetiştirirken bende kalktığım yere tekrardan oturup yastığı kucağıma aldım.
"Hoş geldin, Selim."
"Hoş mu bulduk tam bilemedim. Oysa ki buraya ne ümitlerle dondurmalarla gelmiştim." Dondurma mı? Selim'in yüzüne bakmak yerine elime baktım.
" Selim havalar iyiden iyiye soğumaya başladı. Selda'nin dondurma yemesini artık yasakliyorum." Şükür Ateş Bey benimle ilgili bir cümle kurmuştu. Oysa kavgadan sonra yüzüme bakıp tek laf dahi etmedi. Hoş şuanda yüzüme bakmayordu.
"Iyi madem dondurmayı dolaba koyayım.... Siz hiç zahmet etmeyin kendim koyarım..." Selim bir şeyler söylese de tek odak noktam oydu. Bana göz ucuyla bakıp tekrar tabletine döndü. Görüş alnıma Selim girince hemen Ateş'in yanina oturmuştu.
"Bende işte gelip ne yapıyorsunuz diye bakmak istedim." Selim'e bakıp kaşlarımı çattım. "Bakmak dediysem yarıni konuşmak için geldim. Ateş Bey lafta haber verecekti. Haber gelmeyince bizzat sormak istedim... Ateş Bey piknik diyorum. "
"Bana ne soruyorsun oğlum, benim fikrim ortada ona sor. Çünkü kendileri beni insan yerine koyma gibi zahmetine girmiyor."
"Şimdi anladım siz yine kavga ettiniz ev bu defa sinirli olan taraf Ateş... Yenegelerin gülü bir şey yapmaz bilirim de yine de sorayım dedim ne oldu?" Ben çocuğu gebertir, diğer tarafa tek gitmesin diye Ateş'i de peşi sıra gönderirdim.
"Ateş şey diyorum bunada mı sen cevap versen, yengemin bakışlari pek hayra alamet durmuyor."
"Benden bu kadar korkmana gerek yok Selim, adam yemiyorum. Soruma gelecek olursak yanındaki beyefendi pikniğe götürme zahmetinde bulunursa geleceğim."
"Gelecekmiş işte oğlum neden bana burada kırk takla arıyorsun."
"Her şeyi olduğu gibi bunuda sonradan öğrendim Selim, benim karımın genel huyunda sormak danışmak hatta bilginlendirmek gibi kavramlar yok. O kendi başına tek cumhuriyet..."
"Adama bak ya bir laf sokuyor. Sana bir şey söyledim de ne oldu hemen küplere bindin. Sen normal değilsen bunda benim suçum ne?"
"Ya demek öyle... Selim sor bakalım bana ne söylemişte ben küplere binmişim.." Selim bir bana bir ona bakarken sorusunu aynen bana iletti.
"Selim şimdi ben ona dedim ki ailemin yanına gidip bir süre kalacağım dedim, o da hemen asıp kesti."
"Neden böyle bir şey yaptın Ateş, her kadın ailesinin yanında olmak ister ne var bunda neden kızıyorsun?"
"Ona söyle her şeyi kendince anlatmadan kaç ay kalacağını söylesin?" Selim bu defa da kaç ay dediğinde dört ay demiştim.
"Cüş..." Ona kaşlarımi çatınca pardon diyerek devam etti. "Yengecim sende abartmışsin git ailenin yanında kalıp özlem gider ama sonra geri dön. Bir iki hafta kalıp gelsen kim sana ne diyecek."
"Öyle değil işte Selim, ben doğumda annem de yanımda olsun istiyorum."
"Gelsin burada kalsın... Yenge kusura bakma ama Ateş burada kesinlikle haklı benim karım olacak üstüne üstelik hamile olacak ondan bir gün bile ayrılmam. Sonuç olarak siz evlisiniz evlilikte ayrılık olmaz. Sen öyle aylarca gidip gelmezsen ne evlilik kalır ne de geri dönüp bulabileceğin bi eş...."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAM ATEŞ'İ 🚬
Teen Fiction# 1 - gençkurgu © © Tüm hakları saklıdır İntikam ateşi yalnızca erkekleri mi yakar? Peki ya bir kadın intakam ateşiyle yanıp tutuşursa neler olur tahmin edebiliyor musunuz? Basit bir kızın çok sıradan hikâyesi. Çünkü o ne çok güzeldi ne çok zek...