Nerde kaldı bu adam, bir haltlar çeviriyor olmasın... Olabilir mi? Ya öyleyse... Onu boğarım. Hele bir şey yapsın onu boğarım. Ben burada hamile halimle onu bekleyeyim o bir haltlar çevirisin canını okurum. Sende açsana kızım neden telefonunu bakmıyorsun?
"Selim'i arasam olur mu?" Büşra telefonuna bakmıyor Okan'ı aradım telefonu kapalı. "Ateş'in başına bir şey gelmiş olmasın."Ailesini arasam kesin telaşlanırdılardı. Yok ben o babasının dırdırını çekemem. Son çare Selim'i aradım.
"Efendim yengecim..."
"Selim bu saatte rahatsız ettim ama Ateş'e ulaşımıyorum senin bir bilgin var mı?"
"Hayır, bugün hiç konuşmadım..."
"Saat on bir olacak sen gidebileceği bir yer biliyor musun?"
"Yenge ben eve gidiyordum. Hemen size geleceğim sen evde misin?"
Evet, dediğimde geliyorum diyerek telefonu kapattı. Bende ayağa kalkarak dışarıya baktım. Neden gelmemişti ki hiç böyle yapmamıştı. Tırnağimı dişlerken kırılmasıyla içim sızladı. Bir bu eksikti derken kapı çalmıştı. Bu kadar erken gelebilir miydi?
"Ateş!" Selim dakikasinda gelecek değildi ya... Heyecanla kapıyı açtığımda karşımda Selim'i gördüm. "Selim sen?" Diye sordu. Işınlanarak mı gelmişti.
"Evet, ben... Tabi ya sen benim bu mahallede yaşadığımı bilmiyorsun. Ateş, Okan ve ben şeytan üçgeni gibiyiz... Bakma öyle aynı semtin çocuklarıyız biz."
"Anladım girsene içeriye..." Selim içeriye girerken bende bir umut bahçe kapısına baktım.
"Gelmeden önce Ateş'i aradım. Telefonunu açmadı. Acaba iş yemeği vardı da sana söylemeyi mi unuttu?"
"Bu saatte mi Selim, saat neredeyse gece yarısı olacak." Selim oturduğu sırada kapı çalınmıştı. Bir heyecan kapıya koşarak açtım. Şükür paşamız evin yolunu bulabilmişti.
"Kim gelmiş Selda?" Selim'in sesiyle Ateş'in kaşları çatılmış bende tek söz etmeden arkami dönüp içeriye yürümüştüm. "Selim sen mi geldin?" Ateş'in sesiyle Selim ayağa kalktı. Bende tekli koltuğa geçip kucağıma yastığımı aldım.
"Nerdesin oğlum sen hamile karını bu saatte kadar yalnız bırakmaya utanmıyor musun? Ya kârının başına gelse o zaman ne yapacaksın?" Selim uyuz kocami görür görmez fırça atmaya başlamış benimde içimin yağları erimişti.
"Arabam bozuldu, Selda'nin da beni merak etip yollarımı gözlemeyeğini düşündüğüm için haber verme gereği duymadım." Arabası mı bozuldu... Bana bakarken Selim de ne olduğunu sormuştu.
"Üstüm kir pas içinde ben üstümü değiştirip hemen geliyorum."
Ateş izin isteyip yukarıya çıktığında "Seni de boşuna telaşlandırdım, lütfen kusuruma bakma."demiştim. Arabasınin bozulucaği aklıma gelmemişti.
"Siz kavga mı ettiniz?" Hayır dediğimde konuşuyorsunuz, demişti. "Ben size kahve yapayım." Diyerek yanından ayrıldım. Ne düşünceğimi bilmezken kahvelirini yapmaya koyuldum. Büşra aradığında ne olduğunu sordu, bende hiç diyerek çok uzatmadan telefonu kapattım. Canım kimseyle konuşmak istemiyordu.
Elimde kahveler girdiğimde Ateş de çoktan inmişti. Bu ne hızdi böyle hangi ara üstünü değiştirip aşağıya indin. Kahvelerini verdikten sonra elime sütümü alarak bir kenara oturdum. Biraz arabadan konuştuktan sonra Selim bana döndü.
"Yenge pazar günü bir şeyler yapalım diyorum ne dersin?"
"Olur, ama bu defa Okan da gelsin... Yani ayıp olmasın diye."desemde niyetimi anlamışlardı. Kahveler bittikten sonra Selim gitmiş bende fincanlari makineye koyduktan sonra yukarıya odaya çıkmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAM ATEŞ'İ 🚬
Teen Fiction# 1 - gençkurgu © © Tüm hakları saklıdır İntikam ateşi yalnızca erkekleri mi yakar? Peki ya bir kadın intakam ateşiyle yanıp tutuşursa neler olur tahmin edebiliyor musunuz? Basit bir kızın çok sıradan hikâyesi. Çünkü o ne çok güzeldi ne çok zek...