Söz Merasimi
"Neden kuaföre gitmek istemediğini hala anlamıyorum. Madem bugün sözleneceksin kendine biraz daha özensen olmaz mı? Öyle aile arasında küçük bir şeyde olmayacak karşı taraf düşün."
Neden çirkin bir kızla evlenecekmiş diyerek alay mı ederler. Hoş bende bunca çaba içine rezil rüsva olsunlar diye giriyorum. Bi saniye ya belki Büşra bu defa haklıdır. Bu gece kendime daha da özenebilirim.
"Tamam, gidelim. Madem ille de kuaför diyorsun hazırlan çıkıyoruz." Aynanın önünde kalkip başımda gardiyan gibi bekleyen Büşra'ya döndüm. Bana gözlerini kısarak baktığında oflamıştım. "Yine ne oldu Büşra, sen ve Ateş neden aynısınız önce başımın etini yiyorsonuz ben onaylayinca da ağzınız açık bana bakıyorsunuz."
"Sana neden baktığımı gayet iyi biliyorsun Selda, sende başka bir şey var. Ailen seni ret etmiş sendeki hava üzüntü değilde ne yapsam ne etsem gibi bir şey sanki gözlerinde hırs var. Hatta seni bilmesem gözlerinin içi intikam ateşiyle yanıyor diyebilirim.
"Büşra kuaföre gidecek havada değildim. Bu yüzden istemiyorum dedim. Şimdi de sana gidelim diyorum, kalmış beni sorguluyorsun? Asıl sen iyi misin?"
Büşra benimle uğraşmaktan vazgeçerek elbiselerimizi alarak çıkalım mı diye sormuştu. Elinde tuttuğu elbiseyi baktığımda aklıma dün geldi. Dün Ateş ile beraber bu elbiseyi almak için neredeyse savaşmıştık. Ben sadelikten yanayken annesinin emri üzerine bana ağır bir elbise aldı. Kendine de smokin aldıktan sonra söz yüzüklerimizi de almıştık. Bilseydi o yüzüğü takamayacağımı alırken o kadar özenir miydi?
"Acıların kızı gitmemiz lazım yetişmen gereken bir adet söz var. Ne tesadüftür ki söz de senin sözün..."
Laf sokmalarına aldırış etmeden gidelim demiştim. Bu defa her zamanki kuaföre değil epey pahalı bir yere gelmiştik. Galiba biizmkisi cosmuştu. Buraya dünyanın parasını verirsek batardım. Büşra enişte bey ödeyecek dediğinde beni buraya getirmekteki üstün çabalarını tebrik ettim.
Hazırlıklar bittiğinde Ateş ve Okan bizi almaya gelmişti. Ateş'in buraya dünyanın parasını vermesi yetmemiş gibi içlerinden birisi gelin hanım çıkmak istemiyor gibisinden önünü kesince bizimkinden para koparmiştı. Ateş çalışanları açıp soluğu yanımda aldığında beni baştan aşağıya süzdü.
"Çok güzelsin..." Dilimin ucuyla teşekkür edip gidelim mi diye sordum. Olacaklar bir an önce olsun bitsin istiyordum. Ateş kolunu uzatınca koluna girerek arabaya kadar bu şekilde yürüdük. Ateş ile beraber arakaya oturduğumuzda Büşra'larda ön tarafta yerini aldı.
Ateş bu olaya kendini kaptırmış olmalıydı ki elimi tuttu. Eline baktığımda sakin ol demişti. O kadar gergin mi diyordum. Streste karnıma kramplar giriyordu ama bunu belli etmek başka bir şeydi. Tutuğu eli sıkarak iyiyim dedim. Bu gece iyi olmak zorundadım.
Okan dahi yenge sakinleş diyerek bana müzik açtı. Ateş'lerin evine geldiğimizde gerilim biraz daha artmıştı. Bunu yapabilecek miydim? Herkesin önünde onun bir katil olduğunu söyleyebilecek miydim?
Arabadan indiğimizde Ateş yeniden elimi tuttu. Misafirleri de yavaştan geliyordu. Bahçe de gördüğüm organizasyonu görünce şok oldum. Ben içeride olur diye düşünmüştüm. Kalabalığa bakarken korkum bir kat daha artti.
"Selda... Selda sana sesleniyorum, iyi misin?"
Lavabo dediğimde yine rahatsız olduğumu düşünerek beni odasına çıkardı. Büşra ve Okan aşağıdayken biz burada yalnızlıktık. Lavabodan çıkıp Ateş ile yüz yüze gelince acaba şimdi söylesem mi düşündüm. Şimdi her şeyi söyler arkama bakmadan da çıkar giderdim. Zaten herkes aşağıda değil miydi?
"Hiç iyi görünmüyorsun doktor çağıralım mı?" Beni yatağına oturttuğunda etrafına odasina baktım. Odasında pek çok oyuncak araba vardı. O an gözüm kardeşime çarpıp hayattan kopardıği arabasına gitti. Elim ayağım titreyince ayağa kalkıp fotoğrafa doğru yürüdüm. Ateş arabanın önünde durmuş gülüyordu. Ezbere bildiğim plakasına baktığımda gözüm karardı. Ateş kolumdan tutuğunda bana destek verdi.
"Söz veriyorum, yarın ilk iş ailenin yanına gidip gönüllerini alacağız. Lütfen kendini daha fazla hırpalama." Katil! Az kalsın vicdana gelecektim. Bu adam deli gibi hız yapmasaydı kardeşim hala yaşıyor gülüyor olacaktı.
Kapı çalındığında Okan herkes sizi bekliyor demişti. Bende akan gözyaşlarımi silerek gidelim dedim. Ateş tekrar elimi tutuğunda aşağıya havuz başına indik. Annesi ve babası beni bütün misafirlerle tek tek tanıştırmıştı. Tanışma merasimi bittiğinde söz merasimine geçmiştik Büşra yüzüklerin olduğu tepsiyi tutarken içimden özür diledim. Belki de bu hareketim onu da üzecek sevgilisiyle arasını açacaktı.
Dinçer Bey kurdeleyle bağlı yüzükleri elerimize verdiğinde etrafıma baktım. Şimdi tam zamanıydı. Dinçer Bey yüzüğü tamamı söylediğinde elimden yüzük düştü. Ateş yüzüğü tutup bana tekrar uzattığında beni gülme tutmuştu. Gülmem kahkahaya dönüştüğünde herkes deli gibi bana bakmıştı. "Kendine gel."diyen Ateş koluma dokunduğunda bir anda ciddiyete binerek bana dokunan elini itekledim.
"Bana kanlı ellerinle dokunma!"
Büşra yanıma gelip koluma girdiğinde bir şeyler söylemişti. Benimse gözüm Ateş'in gözlerindeydi. Ona artık gönül rahatlığı ile düşman gibi bakabilirdim. Etrafımdaki uguldamalar arttığında sesimi yükselterek konuştum...
"Ne o neden şaşırdın katil olduğunu bilmediğimi mi sandın? Ellerinin kanlı olduğunu bilmiyor muydum? Gencecik bir kızı hayattan koparıp, sırf zenginliğin verdiği güçle elini kolunu sallayarak gezdiğini bilmediğimi saniyordun."
Ateş çıldırarak yeniden kolumdan tutup bu defa sıktı. "Rezil olduğumuzu görmüyor musun, sözlerine devam etme." Büşra gidelim buradan dediğinde herkesten uzaklaşıp kalabalığa yöneldim.
"Selen... Bu isim sana tanıdık geliyor mu? On altı yaşında güzeller güzeli bir kız... Sen katilsin Ateş Gündoğdu katil! Herkes unutsa ben unutmam tüm dünya unutsa ben unutmam!"
"Yeter artık, kes sesini!"
"Neden kesecekmişim Ateş Bey neden? Asıl bundan sonra susmayacağım kardeşimin kanı yerde kalmayacak. Seni o deliğe sokana kadar dur durak bilmeyeceğim."
Birilerinin düştüğünü görünce gözüm annesine gitti. Ateş annesinin yanina koştuğunda bende elbiselerin eteklerini tutarak çıkışa doğru koştum. Kendimi dışıraya attığımda arkamdan da gazeteciler koşmuştu.
Misafir olduğunu düşündüğüm iki kişi taksiden indiğinde onlara minnetle bakıp ben binmiştim. Taksiciye acele et dediğimde kalbim deli gibi atıyordu. Gazeteciler soruleriyla beraber peşimden koşarken takip edip etmediklerini emin olmak için arkama baktım.
Bitmişti... Bitmişti! Içimde rahatlarken neden ağlıyordum. Oysa içimde biriktirdigim onca söz varken yalnızca birkaçını söyleyemiştim. Onca heyecanımın üstüne yalnızca bir kas sözü hatırlayabilmiştim. Insanlar nasil de bakmışlardı. Annesiyle babasının yüz ifadesini asla unutmayacaktım.
Benim annemde çok ağladı. Benim annemde düşüp düşüp bayıldı. Babam kahrindan ölürken onların oğlu bikaç ay yatıp öyle çıktı. Olan neden hep fakire oluyordu.
"Işte bunun adına intikam derler..."Elim karnima gidence aklıma bebek geldi. Sıra bebeğe gelmişti. Önce babani hallettim. Şimdi sıra sendeydi. Eve gidip hemen hazırlanacaktim. Ilk otobüsle de evime gidip bu bebeği aldıracaktım.
O katilin soyundan bir çocuk dünyaya getireceğim. Sen benim kardeşimi katlettin bende senin çocuğunu aldıracağim. Sana baba olma erdemini tattirmayacagım.
Bazen çocuk sahibi olmanın delilik olduğunu düşünüyorum. Onları seviyorsun, büyütüyorsun. Sonra da sadece zarar görecekleri bir dünyaya adım atmalarını izliyorsun.
Mefisto Kulübü, Tess Gerritsen
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAM ATEŞ'İ 🚬
Teen Fiction# 1 - gençkurgu © © Tüm hakları saklıdır İntikam ateşi yalnızca erkekleri mi yakar? Peki ya bir kadın intakam ateşiyle yanıp tutuşursa neler olur tahmin edebiliyor musunuz? Basit bir kızın çok sıradan hikâyesi. Çünkü o ne çok güzeldi ne çok zek...