"Uyan... Hadi sevgilim uyan..."
"Biraz daha lütfen..." Ne vardı biraz daha uyusam gözlerimden uyku akıyor... Ateş beni rahat bırakmayınca ona kedi gibi sırnaşıp bir kez daha lütfen demiştim. Yalnızca uyku istiyordum.
"Sevgilim işe geç kalıyorum, seninde kahvaltı yapman gerekiyor." Yüzümde tebessüm ellerimi boynuna doladım. Kocama baktığımda gözlerimin içi gülüyordu. Aşk buydu, sevmekte sevilmekte buydu. İçimde büyük bir coşkuyla uyanmayalı yıllar olmuştu. Ateş boyun boşluğuma öpücükler bırakırken kıkırdadım.
"Uyanacak mısın?" Uyanmıştım uyanalı çok uzun zaman olmuştu. "Bende işe gelmek zorunda mıyım?" Her yanım kırılıyordu ve ben biraz daha uyumak istiyordum. Yalnızca uyku istemem suç muydu? "Sen çok yoruldun bugün evde kal iş kaçmıyor." Elimi kalbinin üstüne koyduğumda ellerimin altındaki kalp atışını hissettim.
"Ben hep burada olacağım değil mi? Hep seninle beraber kalbinde." Ateş elini elimin üstüne koyarak dudağıma küçük bir öpücük bıraktı. "Sen her daim kalbimde olacaksın. Şimdi kalk karnımızı doyuralım." Hayır, diyerek ona sırtımı döndüm. "Ateş dün gece yediklerimi hala eritemedim. Bir de kalkıp kahvaltı yapacak değilim." Beni tekrar kendine çevirince ofladım.
"Selda saat on bir benimde birde toplantım var. Böyle yaparsan yetişemeyeceğim. Artık mızmızlanmada kalk." O kadar uyumuş muyduk? Ben geç uyanmaya alışmıştım da Ateş her zaman dokuz da evden çıkardı. Ellerimden destek alıp doğrulduğumda dudak büzdüm.
"Canım şuan bir şey çekti ama ne olduğunu kavrayamadım." Ben kendi kendime söylenirken Ateş yataktan çıkıp bana elini uzattı. Uzattığı eli tuttuğumda beni kaldırarak banyoya iteklemişti. Anlaşıldı önce eller yıkanacak daha sonra arzu listesi oluşturulacaktı.
Banyoya girip elimi yüzümü yıkadığımda dudağımdaki minik izi gördüm. Ben sana sorarım bildiğin beni dişlemiş... Bende onu dişlersem ödeşmiş olabilirdik değil mi? "Şu halime bak hapishane kaçkınlarına benzemişim." Elime tarağımı alınca dolaşan saçlarımı taramaya başladım.
"Ben aşağıya iniyorum sende çok geç kalma." Kalmam, dediğimde hızla saçlarımı tarayarak dudağım parlatıcı sürdüm. Böyle daha iyi olmuştu. Banyodan çıkınca ilk defa hamilelik giymiştim. Bebeğimiz çoktan iki aylık olmuştu. Yakında karnım daha da belirginleşecek o zaman daha çok hamilelik kıyafetleri alacaktım.
"Bebeğim şimdi aşağıya inelim mi yoksa baban söylenecek..."
Elim karnımda mutlulukla aşağıya indim. Ateş elinde fotoğraf makinesiyle beni bekliyordu. Bana makineyi göstererek geç kaldık demişti. Gelmem biraz olaylı olunca fotoğraf çekimi için gecikmiştik. "Kübra buraya gel fotoğraf zamanı..." Kübra bana günaydın dediğinde bende günaydın demiştim. Ateş fotoğraf makinesini verince yanıma gelip küçük bir buse verdi.
"Pozumuzu hatırlıyor musun?" Ben o pozu hiç unutur muydum? Kocama sırtımı dönünce elimi karnıma koyarak koluna yaslandım. Karnım daha da belirginleştiğinde çok güzel olacaktı. Kübra çekiyorum dediğimde tebessüm ettim. Bütün karelerin birebir aynı olması gerekiyordu. Ateş birkaç poz çektiğinde Kübra birkaç kare daha çekerek fotoğraf makinesini bize uzattı.
Bakim dediğimde ayakucumda uzanarak ekrana baktım. "Selda karnın belirginleşmiş mi? Bir baksana diğerinde neredeyse dümdüz burada hafif çıkıntı var." Başımı eğip karnıma baktığımda Ateş de elini karnımın üstüne koymuştu. "Bebeğimiz her geçen gün büyüyor Allah'ım kucağımıza almayı da nasip etsin." Amin o günü sabırsızlıkla bekliyorum.
"Ateş iyi ki sen..." İçimden gelince kendime saklamak istememiştim. İyi ki bebeğimin babası oydu. Ateş'in gözleri parlayınca uzanıp yanağıma öpücük bırakıp kahvaltı zamanı demişti. Kokuları alınca açlığımı fark etmiştim. Ateş fotoğraf makinesini çantaya koyarken bende masaya kuruldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAM ATEŞ'İ 🚬
Teen Fiction# 1 - gençkurgu © © Tüm hakları saklıdır İntikam ateşi yalnızca erkekleri mi yakar? Peki ya bir kadın intakam ateşiyle yanıp tutuşursa neler olur tahmin edebiliyor musunuz? Basit bir kızın çok sıradan hikâyesi. Çünkü o ne çok güzeldi ne çok zek...