Eylül;
Kapıyı açan Beril sultandı hemen kalkıp üzerimi düzelttim. Ama Hira hala daha yerdeydi
"kızım ne bu haliniz hadi bakalım aşağıya gelin kızlar aşağı da yaptığım börekler ve sarmalar gidiyor söyleyeyim" demesiyle. Resmen şok olmuştum sarma demişti dimi hızlıca Hira'nın üstünden geçip koşarak aşağıya indiğimde herkes bana bakıyordu. Hayır anlamıyorum niye bakıyonuz ki hiç mi aç bir insan görmediniz. Neyse daha fazla konuşup da yormayacaktım kendimi. Hızlıca mutfağa daldığımda hizmetliler tabakları koyuyordu masaya ama Mira ve Deniz resmen yemekleri yiyordu. Hemde sarmaları zaten Mira bir sarma aşağı ama bende sarmaları çok seviyordum. Ama bu gıcıklar beni bilerek çağırmadılar
"lan maymunlar niye beni çağırmadınız he Beril sultan söylemeseydi haberim yoktu" dediğimde. Arkamdan Hira'nın sesi geliyordu
"uzak durun böreklerden yemeklerden" diye bağırarak geliyordu. Ve herkes kulaklarını kapattı. Hira mutfağa girdiği gibi böreğe dadandı ve yemeğe başladı. Aklıma gelen şeyle Hira'ya dönüp
"lan Hira Kıvanç eniştem dedi ki Hira ya söyle beni arasın dedi hadi git ara" dememle. Kız resmen koşarak odaya çıktı. Galiba kendisi de anladı felaketin ki koşarak odaya çıktı.
Hira;
Allah'ım benim günahım neydi? Hemen elime telefonu alıp Kıvanç'ı aramaya başladım
"alo sevgililerin bir tanesi en sevdiceğim senden başkası görmez oldu gözlerim görmüyor dışarıda ki yakışıklıları" dememle. Kahkaha sesleri gelmeye başladı. Pislik telefonu hoparlöre almış
"sevgilim hayırdır ne bu sevgi sözleri gözlerimi yaşarttı, ayrıca o sonda ki yakışıklı cümleni duydum unutmam neyse asıl konuya gelelim"
"asıl konu mu ne yaptım ki ben" dediğimde
"neden o telefonların açılmıyor mesela bundan bahset bize"
"şimdi şöyle bu telefonun şarjı bitti o yüzden yoksa ben açmaz mıyım ay aşkım annem bana sesleniyor biliyorsun beril sultan bu dediği olmazsa delirir ben seni sonra ararım olur mu hadi bay bay" daha bir şey demesine izin vermeden hemen telefonu kapatmıştım. Gerçekten İstanbul'a dönünce çekeceğim bir Kıvanç vardı neyse artık katlanıcam. Daha fazla odamda durmadan hızlıca aşağıya indim. Ama inmez olsaydım çünkü bir suru kadın vardı. Bunlar nereden çıktılar ki şimdi beni gördüklerinde şöyle bir süzmeye başladılar. Annem beni görünce ayağa kalkıp yanıma geldi ve konuşmaya başladı
"annecim biz hep böyle toplanırız hazır baban yokken toplanalım dedik sen geç içeri kızlar orada oturun konuşun" dediğinde. Kafamı sallayıp mutfağa geçtim kızlar ayı gibi yemek yiyorlardı
"lan az yavaş yiyin içeride misafir var valla sizin bu halinizi görse kaçar" dediğimde üçü de bana döndü ve Mira konuşmaya başladı
"niye kim geldi ki bu saatte"
"annemin arkadaşları arada sırada gelirler kocaları olmadığı zaman" dediğimde. Sanki Deniz'in aklına bir fikir gelmiş gibi
"diyorum ki gelin şu teyzelerin yanına oturalım hem dedikodu vardır biraz dinleriz" dediğinde. Düşünmeye başladık aslında fena fikir değildi ama bunlar gidince bide Beril sultan vardı
"gidelim de onlar gidince Beril sultanın gazabından kim kurtaracak bizi" dediğimde. Eylül hemen
"lan oğlum kurtuluruz Beril sultan sonuçta kolay iş hadi gidek şu teyzelerin yanına" dedikten sonra. Hep birlikte mutfaktan çıkıp annemin yaşlarında ama bazıları yaşlı olmak üzere abla ve teyzelerin yanına oturduk. İşte dedikoduya başlıyorlardı gazamız mübarek olsun.
Mira;
Şuanda teyzelerin yanında dedikodu dinliyorduk. En sonunda bir tane teyze Hira'ya dönüp bir fotoğraf gösterdi. Tabi diğer hanımların da sesi kesildi hemen o tarafa baktı. Kadın sesin kesildiğini fark edince konuşmaya başladı
"kızım bak bu benim torunum bekar doktorluk okuyor pek de yakışıklı eğer beğendiysen sana ayarlarım" dediğinde. Hira resmen gözlerini büyüterek bakmaya başladı. Biz ise kızlarla birlikte şok olmuştuk bu teyzeler gerçekten fenaydı. Eylül hemen konuşmaya başladı
"teyzecim bu kızın başı bağlı sevgilisi var bence sen boşu boşuna uğraşma" dediğinde. Deniz ve ben gülmeye başladık gerçekten bugün çok eğlenceli olacaktı. Kadın tekrardan konuşmaya başladı
"sana ayarlayayım torunu mu istersen eğer bu olmazsa bir tane daha torunum var hangisini beğenirsen seç al"
"teyze teyze manavdan domates seçer gibi ne seçtiriyon bana ya ayrıca benimde sevgilim var" dediğinde. Biz bu sefer daha çok gülmeye başladık. Eylül sanki teyzeyle laf dalaşına girmek istermiş gibi tekrardan konuşmaya başladı
"hem teyzecim senin bu muşmula suratlı torununu ben ne yapayım he şunun tipe bak yolda görsem suratına tükürürüm be" dediğinde. Biz daha fazla gülmeye başladık. Teyze de Eylül'e dönüp
"ay tövbe senin benim torunuma nasıl muşmula surat dersin sensin bir kere muşmula surat çarpık bacak" dediğinde. Gülmekten karnıma ağrılar girdi. Bu sefer de Eylül'ün diğer tarafında ki kadın Eylül un koluna dokunup ona bakmasını istedi. Eylül o tarafa dönünce
"hanım abla sende eğer torununu kakalayacaksan olmaz başım bağlı benim"
"yok kız onu yapmayacağım sen ne okuyorsun bakayım"
"diyetisyenlik niye ki" dediğinde. Kadın bir heyecanla
"kız bana diyet önersene şurada bir yağlar birikti gitmiyor" Eylül ilk basta kadının tabağına baktı ama bayağı bir doluydu kadının tabağı
"hanım abla kaçıncı tabak bu"
"2 kız fazla olmadı"
"maşallah fazla olmamış hanım abla sen böyle gidersen sana diyetisyen dayanmaz be ayrıca o yağlar gitmez sende kaldı o yağlar bıngıl bıngıl sallanır artık hem yaşlanınca daha tatlı olur valla ama zaten yaşlanmışsın be teyzem" dediğinde. Hira, Deniz ve ben bu sefer anırarak gülmeye başladık
"kız benim nerem yaşlı ben istersem 5. Çocuğu da yaparım ama istemedim bedenim yoksa yıpranır"
"belli sen 5. Çocuğu yapsan kocan senin kıçına tekmeyi basardı bence de çocuk yapmadın" Allah'ım bugün biz ölmezsek iyiydi çünkü bunlar gidince. Beril sultan resmen bize. Çin işkencesi yapacaktı adım kadar emindim.
Deniz;
Kadınlar Eylül'e sinirlenip gitmişti. Beril sultan onları gönderip geri geldiğinde. Bizi sıraya dizmişti
"kız siz buraya benim başıma bela olmaya mı geldiniz he" dediğinde Hira hemen
"yok be sultanım ne belası biz burada durmaya geldik hem ne güzel özlem gideririz dimi kızlar" dediğinde. Hepimizden mırıltılar çıkmıştı. Beril sultan hemen Eylül'e dönüp
"kız kara esmer" Beril sultan Eylül'e böyle dediğinde biz gülmeye başladık. Eylül bu takma ismi hiç sevmezdi
"ne yaptın be Beril sultan tekrardan takma isme döndün hem ben ne yaptım"
"kız daha ne yapacaksın kadınları evden kaçırdın yavrum o nasıl bir konuşma" dediğinde. Bizim aklımıza o sahneler geldiğinde biz gülmeye başladık Beril sultan hemen bize dönüp
"kız gülmeyin sizde neyse bu evde bir şey daha yapın kız valla hizmetliler yerine sizi çalıştırırım" dediğinde biz kızlarla hep bir ağızdan konuşmaya başladık
"yok Beril sultan tövbeler olsun asla bir daha konuşmayız" dediğimizde. Gülümseyip
"iyi hadi çıkın yukarı ya yemek hazır olunca çağırırım ben sizi" demesiyle resmen biz koşarak yukarıya çıkmaya başladık. Hira'nın odasına geldiğimiz gibi kendimizi odanın içine attık Mira'nın konuşmasıyla
"evet kızlar Beril sultanın azarını da yedik şimdi oturun da bir şeyler yapak" demesiyle. Ne yapsak diye düşündük ama aklıma hiçbir şey gelmiyordu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayaller 2: Üniversite
Teen FictionHayaller bitti artık gerçekler başlıyor. Kendi hayallerini kuran 4 kızın hikayesi üniversitede de devam ediyor. Ama bu sefer her şey çok farklı olacak