Bölüm 53

117 10 2
                                    

Mira;

Şuanda Deniz ile birlikte kahvaltı hazırlıyorduk normalde Eylül ve Hira'nın hazırlaması gerekiyordu ama dün ki köpük faciasından sonra Hira'yı mutfağa sokmamaya karar verdik. Deniz'e dönüp baktığımda domatesleri doğruyordu 

"lan şu iki salağı da çağır da onlarda yardım etsinler" dediğimde Deniz hemen bana dönüp

 "asla onları bu mutfağa sokamam lan dün ki halini gördün yerler köpüktü ve Eylül'ün kahveleri nasıl getirdiğini gördün bunların iki bu gidişle evde kalırlar" dediğinde. Gülmeye başladım, galiba Eylül Deniz'in bu lafını duymuş olmalı ki içeriden bağırıyordu

 "Deniz duyuyorum seni ayrıca ben evde kalmadım Can aldı beni bir kere" dediğinde Hira'da hemen arkasından

 "beni de Kıvanç aldı" demesiyle biz de burada Deniz ile birlikte gülmeye başladık. Kahvaltıyı sonunda hazırladığımızda hemen Hira ve Eylül'ü çağırdığımda koşa koşa gelmişlerdi Deniz hemen söylenmeye başladı

 "lan bari temizlik yaparken de böyle hevesli olsanız ne kadar da güzel olur" dediğinde. İkisi de gözlerini devirmişti ve hemen önündekilerini yemeye başladılar. Kahvaltımız bittikten sonra hepimiz içeriye koltuklara geçip oturmuştuk bugünde böyle oturarak günlerimizi geçiriyorduk. Bir anda Hira konuşmaya başladı

 "frambuazlı pasta" dediğinde Eylül hemen 

"ayy sus Hira" ama Hira susmayıp konuşmaya devam etti 

"baklava kaymak" ve işte başladılar

 "bayılırım"

 "üç buçuk iskender, cos tereyağı" Allah'ım sana geliyorum

 "coss mis gibi" tam Hira ağzını açıp söyleyecekken Deniz hemen

 "lan yeter bu ne böyle daha yeni kahvaltıdan kalktık hemen nasıl canınız çekiyor anlamıyorum ki" dediğinde. İkisi de bir şey demeden önlerine dönüp televizyonu izlemeye başladılar. Şuanda sıkıntıdan patlıyorduk. Kafamı kızlara çevirip 

"lan napsak şirkete mi gitsek" dediğimde Hira ve Eylül hemen heyecanlı heyecanlı

 "ay evet gidelim Melisa'nın saçını başını yolarım" dediğinde Eylül hemen

 "evet saçını başını yolalım! Kilo aldığına inandırıp hayatını karartalım. Üçüncü sayfa haberi yapalım onu" dediğinde Hira hemen kafasını sallayıp eline telefonunu alıp şirketi aramaya başladı. Kesin Melisa'lar orada mı diye soracak

 "alo ben Hira Aksoy"

 "buyrun Hira hanım" en azından telefonu hoparlöre aldı

 "şey Turgut beyler bugün orada mı"

 "evet buradalar" 

"peki kızı orada mı?" Diye sorduğunda

 "buradalar efendim şimdi toplantı olacak galiba şirketlerle ilgili" Hira bunu duyar duymaz telefonu kapatıp ayağa kalktı

 "koşun lan koşun ben kendi şirkete mi bunlara vermem" dediğinde. Hızlıca dışarı çıktık yalnız tek sorun vardı Hira'nın arabası hala daha kuzenindeydi Hira'ya bakıp

 "lan Batı senin arabanı getirmemiş" dediğimde. Etrafına bakıp söylenmeye başladı

 "ulan Batı elime düşeceksin oğlum" diyip benim arabama gitti.

Hira;

Şuanda koşarak şirkete girmiştik. Bizi görenler sanki uzaylı gelmiş gibi bakıyordu. Hızlıca asansöre binip babamın katına basmıştık Allah'ım babam niye bu kadar yüksek anlamıyorum ki. Sonunda asansör durduğun hızlıca inip sekreterin önüne dizildik. Uzaktan biri bizi görse kesin deliler hastanesinden kaçtığımızı zanneder. Hemen kendimi düzeltip konuşmaya başladım 

Hayaller 2: ÜniversiteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin