Bölüm 14

225 18 4
                                    

Demir'den;

Kahvaltımızı ettiğimiz gibi evi güzelce temizleyip şirketin yolunu tutmuştuk. Babam hepimizi çağırmıştı kesin ayak işlerini yaptıracaktı diye tahmin ediyordum. Çocuklar benim arabaya bindiği gibi şirketin yolunu tutmuştuk. Tam müzik açacakken

''bir şey söyleyeceğim tabi siz unutmuşsunuzdur '' dikiz aynasında arkada oturan Can'a bakıyordum

 '' ne için ceza verdiğimizi hatırlamıyorum ama kızlar bizi sinirlendirecek bir şey yapmışlardı sebebini hatırlamıyorum ama diyorum ki bu ceza çok uzamadı mı ? en kısa zamanda ceza verelim diyorum'' 

herkesin suratında şapşal şapşal gülümseme vardı

 '' peki tamam eğer bugün işimiz uzun sürmezse bir şeyler düşünürüz'' diyen Kıvanç'a kafa sallamıştım. Ne ceza versek diye düşünüyordum. Bir anda Özkan'ın telefonu çaldığı için herkes pür dikkat ona bakıyordu. Hemen telefonu açıp

 '' efendim Çınar '' sessiz sessiz arabayı kullanırken Çınar'ın kim olduğunu tahmin etmeye çalışmıştım. Özkan telefonda konuşurken bende arabayı şirketin önüne park etmiştim

 '' evet kıvırcık ..... en kısa zamanda orada olacağız  .... tamam.... sağol ...... görüşürüz...'' Telefonu kapattığı gibi arkasını dönüp

 '' bizim bu kızlar yine yerinde durmayacak anlaşılan ''

 ''yine bir şey yaptılar dimi '' Özkan kafasını salladığı gibi hiç kimse lafını kesmeden anlatmaya başlamıştı. 

'' Bizim sokakta bir çocuk vardı adı Çınar'dı geçenlerde kızlar falan yanımızdayken görmüştü. Şimdi beni aradı kızlar sahildelermiş. Haber veriyim diye aramış ama benim içimde kötü bir his var bunlar sahile ne diye giderler ki yani kesin bir şey yaparlar ''  Herkes kafa sallamıştı.

 '' Babamın yanına ben bir çıkayım acil işimin olduğunu söyleyeyim bizde kızların yanına gideriz kimse kızları arayıp biz geliyoruz demesin gebertirim sizi '' arabadan hızlıca çıkıp şirkete girdiğimde kontroldeki güvenliğe selam verip hızlıca asansörün oraya gittiğimde asansör şuan 7. katta olduğunu görünce yangın merdivenlerini kullanıp koşa koşa çıkmaya başlamıştım. 6.kat geldiğimde nefes nefese kalmıştım. Artık yürüyerek babamın yanına gidip düzgün bir şekilde bir mazeret uydurup kızların yanına gitmek istiyordum. Nefes alışverişim düzelmişti. Kapıya tam vuracağım zaman sekreter yanıma gelip

 '' Babanız şuan müsait değil....'' devam ederken bir anda kapıyı açıp içeriye girdiğimde babamın telefonda konuştuğunu görüp rahat bir şekilde koltuklara oturup telefonla konuşmasını beklemiştim. Beni gördüğü gibi telefonu kapatıp sekreter

 '' efendim müsait olmadığınızı.....'' lafını yarıda kesip eliyle çıkabilirsin işaretini yapmıştı. 

'' Baba çok üzgünüm ama bugün beni affet çok acil bir işim çıktı istersen yarın gelirim tüm gün şirkette kalırım ama şuan gitmem lazım. '' Gözlerine baktığımda ateş püskürdüğünü görünce içim bir garip olmuştu.

 '' Ne işin var? '' aha şimdi ne uydursam diye düşünüyordum. 

'' Can... Can ayağını burktu onunla ilgilenmemiz lazım '' kafasını azcık eğip baktığında inanmışa benzemiyordu ama

 '' tamam şimdi gidiyorsun yarın sabah 7.30'da şirkette oluyorsun. Eğer yarında Kıvanç'ın ayağı burkulmuştur falan kaçmak yok.Yarın toplantılar var. Bütün evraklara bakacaksın yarın seni yiyicem Demir '' kahkaha atmasıyla tüylerim diken diken olmuştu. Kafa salladığım gibi babamın odasından çıktığım gibi asansörün bu katta olduğunu görünce koşarak yetiştiğimde çok sevinmiştim. Asansördeki insanlar bana baktığında bende onlara bakmıştım. Sonunda kat 1 geldiğimiz gibi koşarak çıkıp çocukların yanına gitmiştim. Arabayı çalıştırdığım gibi arabayı direk sahile sürmüştüm.

Hayaller 2: ÜniversiteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin