ÜÇ SİLAHŞÖRLER

BÖLÜM 5

"Aa 'kardeşim' mi? Dün öyle demiyordun ama.."

Sarp ellerini cebine atıp karşımda cool cool sırıtırken Melek de 'ne diyo bu lan?' dercesine beni dürttüğünde derin bir nefes alarak çocuğa döndüm.

"Dün şoktayken biraz saçmaladım. Yoksa yürüsem sana mı yürürdüm?"

"Öyle diyorsan madem peki."

Zafer kazanmış bir edayla saçlarımı arkaya atarak kızların şaşkın bakışları altında sınıfa yol aldım...

Melek "Ya gerizekalı 'Eros Eros' diye daha dün yatakta tepinmiyor muydun? Niye atar yaptın çocuğa aptal?" diyince önüme dönerek omuzlarımı silktim.

"Kural bir, aşkından gebersen de belli etme. Sonra bir tarafları kalkıyor."

............

Kendimi bugün Titanic'te gemi batarken keman çalan adam kadar boş vermiş hissediyordum.

Melek Tunç'un bir yerlerden çıkma ihtimaline karşı arkamızdan sessiz sessiz yürürken Deniz hâla insanüstü bir çabayla formülleri ezberlemeye çalışıyordu. Geleceğin Einstein'ı...

Melek aniden parıldayan gözleriyle önüme geçince önemli bir şey diyecek sanıp meraklanmıştım.
"Kanka sen ölmezsin niye biliyor musun?"

"Niye ki?"

"Dünya malı dünyada kalır bebeğim."

Gözlerimi devirerek derin bir nefes aldım. "Deniz sen peşimizden gelirsin bunun dayak saati gelmiş günlük bir posta yemezse rahat etmiyor." diyip Melek isimli iblisin peşinden koşmaya başladım...

"İmdaat kadına şiddete hayır!"

Melo üç çocukla ortada kalmış gibi anırırken elimdeki çantayı gavura vurur gibi kafasına indiriyordum.

"Kanka bugün üstüne bir güzellik gelmiş. Maskaranı mı değiştirdin?"

Gerzek yine beni yumuşatmayı başarmak üzereydi.

"Ya yok tabi parfümünü değiştirmişsin."

"Ayy evet parfümümü annemler yolladı cidden güzel mi?"

"Valla ayrı bir hava katmış muhteşem kokuyor.."
Otuz iki diş sırıtıp en arkanın bir önünde bulunan sıramıza koştum. Melek çantasını sıraya camış gibi fırlatırken kaplumbağa hızıyla yanımıza yetişen Deniz de arkamıza oturdu.

Sevgili matematik hocamız Salih Karakuş sınıfa giriş yaparken şimdiden cephanelikleri hazırlamıştım. Yastık, kitap, kulaklık...

Matematik diye bir ders niye vardı ki?
Hem gereksiz hem saçma hem de zor.
Adam Pisagor'un ebesinden başlayıp Cosinüs'ün amcasıyla dersi bitirdiğinde çoktan uyku moduna geçmiştim...

"Kankaa kalk ya üç ders geçti!"

Biri kolumdan hunharca dürttüğünde kollarımın arasına alıp sakladığım küçük yastıktan kafamı kaldırdım..

"Melek, ne var?"

"Kankacığım Cem facebook durumuna 'nerde bıraktıysan ordayım yazmış' annemi aradım nerde bıraktınız çocuğu diye kızdım."

Cem de baya hızlı çıktı.
Gülümseyerek kafamı kaldırdım.

"Bak senin daha bir sevgilin bile yok on yaşındaki çocuk aşk acısı çekiyor."

(Cem: Meleğin kardeşi.)

Deniz arkadan omzumu dürtünce yastığı bir kenara bırakarak arkaya döndüm.

"Einstein'ım ne yaptın formüllerle mutlu sona ulaşabildiniz mi?"

"Kanka çok az kaldı biter bu akşam." diyince sırıtarak sustum. Millet deliye biz akıllıya hasret. Gerçi bizimkisi fazla zekanın yan etkilerini yaşıyor...

Ders zili çalıp da Sevda hoca içeriye damlayınca dersin din olduğunu anlayarak önüme bir din kitabı açıp hocanın sınıf defterini imzalamasını  bekledim. Bu kadını sevdiğimden dersi dinlemeye karar verdim.

Sevda hocacığım derse başlayacağı sırada kapı çaldığında herkes o tarafa dönmüştü.

"Aa Tunç hayırdır sınıfları mı karıştırdın?"

Dincinin sözleri Melek'te 8.4 şiddetinde bir sallantıya sebep olsa da gözlerini kocaman aralayarak Tunç'un bulunduğu kapıya döndü.

"Hocam sizlerle bir hadis paylaşıp gideceğim müsade eder misiniz?"

Çocuk tahtanın ortasına kadar gelip Meleğe doğru imalı bakışlar atarken hoca da müsade etmişti.

"Peygamberimiz der ki 'İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız.' Yani sevgi çok güzel şeydir valla Melek beni bir sevsen cennetliksin. Bu teklifi iyi düşün..."

Biz daha bu ne yapıyor demeye kalmadan Sevda hocacığım bunu sınıftan kovmuş sınıftakiler de nihayet anırmayı kesmişti. Melek o sırada bildiği bütün küfürleri çocuğa hediye olarak yollamakla meşguldü.
Allah'tan ben hariç pek de duyan yoktu..

"Onun ben olmayan beynini s.keyim ya bu ne mallık Yarabbim! Aslında bunu alıcaksın ağzını burnunu kırıp dişlerini kerpetenle sökeceksin bak bakalım daha bana sarkıntılık yapıyor mu?! Allah'ım ya sana yalvarıyorum bu zevzek giderken ayağı taşa takılsın da olmayan beyninin kanaması sonucu gebersin."

Sınıftakiler yeniden Meloşa dönüp kahkahalar atmaya başladığında bu sefer kankam da altta kalmamıştı..
Sevda hocaya dönerek söz istedi.

"Hocam sınıfın bir fotoğrafını çekebilir miyim?"

"Niye çocuğum?"

"Şey hocam altına 'şayet ki Allah onları ibret alasınız diye yarattı.' yazıp paylaşacağım."

.................

Bir okul çıkışında daha beraber eve yol alırken geleni geçeni izleyip ufak çaplı gıybetler yapıyorduk. Deniz karşımızdaki sarışın kızı göstererek gülümsedi.

"Lan şuna bakın dip boyası nasıl gelmiş. Önden sarışın, arkadan kahve yandan da Bekir abiye benziyor.."

"Vaay Einstein güzel espiriydi."

Melekle beraber gülmeye başlarken Eros'cuğumun yanındaki kızıl saçlı kıza gözüm takılmıştı. Gülüşüm anında solduğunda onları dikkatle izliyordum...
Çocuk mesafe koydukça kızıl sülük misali daha da yaklaşıyordu. Ne yapıyorlardı çözemesem de çok pis sinir olmuştum. Dayanamayıp elimdeki yastığı kızlara devrettim."Yastığıma iyi bakın, ben ufak bir savaşa gidiyorum."

Eros'a kızamasam da kızılcığa en mükemmelinden bir tanışma merasimi düzenleyebilirdim.

Kızın dibine kadar geldim. Hain sırıtışımla camış gibi omzuna çarptığımda resmen yere yıkılmıştı "Pardon canım ya bilerek olmadı." dedim ve yoluma devam ettim.
Hem benim sevdiceğime yavşa sonra da seni sağ bırakacağımı düşün. Büyük aptallık... Sen kim köpek?

O sırada kızıl şeytanın elindeki kola çoktan üzerini boylamışken tüyü yolunmuş horoz gibi cırlamaları sağolsun çevredekilerin çoğu da bizi izliyordu...

Arkamdan Eros'un sesini duymamla yerimde donakaldım.

"Kardeşimle sorunun ne öğrenebilir miyim?"

.........

Bölüm sonu notu: KıskançIık, duyguIarın en korkuncu oIduğu kadar, en aIdatıcısıdır da. (Oursler)

Umarım beğenmişsinizdir. Olabildiğince kısa yazıyorum ki baymasın. Bir eksik veya bir hata gören bana yazabilir. Okuyan herkese ❤