ÜÇ SİLAHŞÖRLER

Bölüm 19

Medyada dinleyebileceğiniz bir şarkı var. Keyifli okumalar ❤

...............................

Meleğin Ağzından:

Bizimkiler arkadan yavaş yavaş gelirken yanımda bulunan Tunç isimli şahısla istemesem de yan yana yürüyordum. Kolunu sırıtarak omzuma indirdiğinde sinirle ittirdim.

"Kolunu koymana izin vermedim."

"Neden Meleğim?"

"Meleğin kadar taş düşsün kafana. Orangutan." dediğimde gülmeye başladı.

"Kafese tırmanan sendin. Orangutanlık konusuna hiç girme istersen."

Bir süre sessiz sessiz yürüdük. Salak yine dayanamayıp konuştu.

"Melek ya herkes sevdikleriyle mutlu mesut geçiniyor. Biz neden böyleyiz?"

"Çünkü biz diye bir şey yok. Ayrıca sevdiğim sen değilsin."

Suratı anında düşerken ellerini cebine attı.

"Melek ne yapsam olmuyor. Beni ne zaman göreceksin?"

"Tunç bak anlamıyorsun herhalde. Kafan kıt. Seni görünce hiçbir şey hissetmiyorum. Hatta nefretle bakıyorum. Oldu mu?"

"Madem öyle deneyelim hissedip hissetmediğini." dediği gibi dudaklarıma yapıştığında başka bir evrene ışınlanmıştım.

Cidden ne yapıyor bu at kafalı?
Girdiğim şoktan çıkamıyordum. Her yanım uyuşmuştu resmen. Normalde olsa ağzına sıçardım ama o an yapamadım.

Neden durduramıyordum? Neden yanaklarım bu kadar hızlı kızarmıştı? Neden kalbimin ritmi hızlanıyordu?

Hem kendime öfkeliydim hem de bana sormadan böyle bir şey yaptığı için ona.

Geri çekilerek suratına büyük bir tokat patlattım.
Kızlar da nihayet yanımıza gelmiş şaşkınlıkla bize bakıyordu. Acilen bir açıklama yapmam gerekliydi. Ben de bu hakkımı Tunç'a sövmekten yana kullandım.

"Tunç ya sen kendini ne sanıyorsun? Bu tipinle sana bakacağımı hatta senden hoşlanacağımı mı sandın? Doğruyu söyleyeyim sana ciddi ciddi acıyorum. Gereksizin tekisin. Boşsun, bomboşsun. Seni sevmiyorum, hiç bir zaman da sevmeyeceğim..."

Melodi kulağıma eğilerek "Melek çok ağır konuşuyorsun. Karşındaki bir insan." dediğinde onu da azarladım.

"Sen karışma Melodi. Bu beyinsiz bunu çoktan haketti. Canıma tak etti artık. S*ktirsin gitsin hayatımdan!"

Melodi'nin Ağzından:

Herkes şok içinde Meleği izlerken Tunç'un gözleri bildiğin dolmuştu. Ay yazık ya bu kadar da üstüne gidilmez ki.
Bu da bir insan evladı sonuçta. Allah sormaz mı öteki tarafta hesabını? Ne yapsa bizim deli beğenmiyor.

Çocukcağız gözlerini kapatarak derin bir nefes aldı ama yaşadığı acıyı ben bile hissetmiştim. Ağzından ne çıkacağını oldukça merak ediyordum.

"Tamam... Haklısın. Gidiyorum ben. Merak etme bir daha da rahatsız etmem."

Aylardır pes etmeyip şimdi öylece vaz mı geçmişti? Dolu gözleriyle bir kez daha yutkundu sonra da arkasına bile bakmadan çekip gitti.
O sırada kimsenin ağzını bıçak açmıyordu. Melek arkasından boş boş  bakmaya devam ederken çoktan gözden kaybolmuştu. Tunç'u gayet iyi anlıyordum. Hatta onun kadar canım yanmıştı. Salak kankam neden bu kadar ağır konuşmuştu ki?

..........................

Yeni enişte adayımız Fırat sağolsun eve çabucak geldik. Deniz kapıda Fırat'la vedalaşırken ben ve Melek içeri geçtik. Konuşacak çok şey vardı. Benim minnak sevdiceğim Sarp da Tunç'u teselli etmek için onun yanına gitti. Ne de olsa çocukluk arkadaşıydı gitsin bir zahmet...