Bölüme yazacak açıklama bulamadım. Keyifli okumalarr ❤
...............
MELODİ'DEN DEVAM:
"Yaa Sarp neyin var!? Ne oldu anlat hadi."
Ellerim belimde kuşkulu gözlerimi suratına sabitlemiş halde Sarp'ı izliyordum. Bu çocukta da denge yok ki. İki gün önce saydırıyordu şimdi de kapıma gelmiş ağlıyor.
"Melodi bugün babam gideli tam üç sene oldu."
Ay kıyamam ya. Demek bugün babasının ölüm yıldönümüydü. Sen ağlama bebeğim. Yakışmıyor bu mükemmeliğe.
Sessizce gözlerini silip ceketinin cebinden eski bir fotoğraf çıkarttığında merakla elinden aldım.
Sarp, kız kardeşi, babası ve annesi. Hepsi aynı karede durmuş gülümsüyordu... İçimi bir anda kara bulutlar kaplarken bir yanım da yanaklarını sıkmak istiyordu. Benim aklıma niye böyle saçma sapan istekler geliyor?
Tam bir şey diyecektim ki vazgeçtim. Babasını geri getirmeye artık kimsenin gücü yetmezdi ama eğer yanında olmama izin verseydi ona destek olabilirdim. Üzülmesine müsade etmezdim. Anı unuttururdum bir şekilde. Şimdiyse bir yabancı gibi duruyordu karşımda. Biliyordum beni hâlâ sevdiğini ama bir şeyler eksikti işte. Eskisi gibi değildik...
Fotoğrafı tekrar kendisine iade ederek derin bir nefes verdim.
"İçeri gel istersen."
"Yok. Sen gel. Kapının önünde oturalım mı biraz?"
Dediğini onaylayarak üzerime hırkamı aldım ve Mert'e görünmeden sessiz sedasız kapıyı çekerek çıktım...
İkimiz de öyle boş bakışlarla mahallede top oynayan çocukları izliyorduk ve bu suskunluk beni germeye yetmişti.
"Sarp, neden buraya geldin? Yani Tunç veya Onur dururken neden ben? Hem o çok sevdiğin Naz'a ne oldu? Yalnız mı bıraktı seni?"
"Haklısın onların yanına da gidebilirdim ama bir şekilde kendimi kapında buldum. Hem sana bir özür borçluydum."
"Ne özrü?"
"Hani Naz'ın çantasından çakı çıkmıştı ya gerçek suçlu ortaya çıktı."
Buyur Sarp efendi işte şimdi geldin dediğime. Daha benden çekeceğin var...
Saçlarımı geriye atarak soğuk bir tavırla gözlerimi devirdim.
"Umarım bana güvenmediğine değmiştir. Hem kimmiş bunu yapan işsiz?"
"Son sınıflardan bir kız yapmış. Sebebini ben de bilmiyorum."
İşte şimdi sevinmiştim. Üzerimdeki suçlu damgası buhar olup uçmuştu.
"Gördün işte ben yapmadım."
Allah'ım sana geliyorum. Sarp elimi tutuyor. Gözlerime bakıyor. Çok yakınımda! Umarım bu konuşma b*ka sarmaz...
"Melodi özür dilerim. Sana bu konuda güvenmeliydim."
"Eren konusunda da ben haklıydım ve sen beni dinlemeden yargılamıştın. Seni affetsem kaç yazar ki? Kırıldım bir kere."
"O konu hâlâ çözülmüş değil ve benden özür bekleme." diyince tuttuğu elimi sinirle geri çektim.
"Boşver ya. Sen bana tamamen güvenene kadar bir ömür geçer zaten. Bu küslüğü bugünlük unutuyorum ama bunun yarını olmayacak."
O kadar sert konuştum ki bir an ben bile kendime şaşırdım. Bu da bir yetenek. İçim kan revan, dışım kartepe kayak merkezi...
"Melodi böyle yapma." dediği sırada kafasına şaplak atmamak için kendimi zorluyordum. Eren mevzusunda bana inanana kadar, gelip af dileyene kadar bu küslük devam edecekti. İnat değil mi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜÇ SİLAHŞÖRLER
Teen FictionÖncelikle buraya kadar geldiysen bu kitaba bir göz atmanda fayda var. Belki sen de bu kitaptaki herhangi bir karakterde kendini bulabilirsin... Melodi: Obur, müziksever, hayalperest ve makyaj bağımlısıdır. Melek: Uykucu, üşengeç, rahat ve ağzı bira...