Bölüm 2

320 68 85
                                    

Medyadaki Osman oluyor 😂

Keyifli okumalar 😊
......

"Ya ne yapıyorsun aptal?!"

Evet az önce Melek'ten azar yedim. Muhtemelen oyun bitince de ağzıma edecek. Neden mi?

Son levelı geçmeye çalışıyor. Ben de benimle ilgilenmesi için Murat Övüç taklidi yapıyorum.

Bir kez daha önüne geçerek

"Dalga dalgaağ dalga dalgaaağ!" dediğimde Deniz önündeki test kitabını kapatarak kahkaha atmaya başladı.

"Afferin sana Melodi, al sıçtın oyuna!"

Melek desen kafama kalem kutusunu geçirmekle meşguldü.

Ben de o sırada karşıdan gelene bakıyordum. Sarışın, uzun boylu, renkli gözlü hoş bir bebe bize doğru ilerliyordu. Bu çocuk daha önce de Meleği kestiği için kime geldiğini az buçuk tahmin ediyordum. İşte geliyor beklenen şahıs...

Çocuk kibar bir tavırla bana ve Deno'ya  kafasıyla selam verdikten sonra Meleğin önünde durdu.

"Selam."

"Ve aleykümselam." diyen canım kankama ters bir bakış attıktan sonra kibar olması için kaş göz yaptım.

"Ben Tunç, karşı sınıftayım. Biraz konuşabilir miyiz?"

Yanımıza çekingen tavırlarla yaklaşan sarışın çocuğa acıyarak bakıyordum. Benim deli kankamla konuşmak isteyecek kafaya nasıl ulaşmıştı? Her ne içtiyse aynısından ben de istiyorum. Nihayet suratını telefondan kaldıran Melek büyük zahmete girip cevap verdi.

"Burada da konuşabilirsin."

Çocuk karşımızda ülkenin bir yıllık su ihtiyacını karşılayacakmış gibi ter atarken Deniz Meleği alttan alttan dürtmeye devam ediyordu. Sığır kankamın sıradan kalkacağı da yoktu. Bu gidişle yanına gelen son karşı cinsi de kaybedecekti.

"Neyse siz takılın biz bahçeyi turlayacağız." diyip Deniz'i peşimden sürükledim. Daha koridora adımımı atmıştım ki Deniz'in konuşmasıyla duraksadım.

"Aha bak seninki!"

İşte tam da o dakikada 5.2 şiddetinde sarsılmakla kalmayıp karşımdaki Eros'a sırıttım. Bence çocuğun heykelini okula dikseler az olurdu. Sonuçta her gün bir 'Sarp Giray' bulunmuyor. Gözlerimde koca kalpler belirirken bir iki adım daha çocuğa yaklaştım. Benim sırıtışımı fark ettiğindeyse yerimde donakalmıştım. Cidden salağım. Çocuk bu halime kim bilir nasıl gülmüştür?

Bir kaç dakika daha baksa düşüp öleceğimden Denizi çekiştirerek turbo hızıyla Meleğin yanına kaçtım..
.....

"Şey yine de numaram kalsın."
Tunç çözemediğim tuhaf bir ifadeyle sıradan kalkarken bize kafasıyla selam verip sınıftan ayrıldı. Onun gidişiyle Melek mal mal kahkahalar atmaya başlamıştı.

"Ya ahahaa beni seviyormuş. Lan beni beni!"

Deniz benim yerime cevabını verdi.

"Yani zaten üç aydır seni kesmiyor mu? Tabi seni nasıl sevdiğini hala çözemedim orası ayrı."

İlk defa Denize hak vermiştim. Melek bu ya! Her gün içinde hayvanat bahçesini barındıran çoraplar giyer, saçlarını tepede toplayıp sırada geviş getirir. Makyaj yapmaz, süsü sevmez, ev işi de beceremez. Sahi bu çocuk bunun nesine vurulmuştu?

........

"Hocam bana ordan be i run be is can there."

Deniz'in arkasına dönüp yaptığı iğrenç espiriye karşılık Melek kendini telefonuna verip oyun oynadı. Bense dersi dinleyip aşırı İngilizce yüklemesi sebebiyle ölmeyi bekliyordum..

ÜÇ SİLAHŞÖRLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin