Bölüm 18

106 34 26
                                    

Medya'da Sherlock isimli yavru aslanımız yer alıyor. Bölümü okudukça Sherlock'u neden medyaya koyduğumu da anlayacaksınız.
Keyifli okumalar ❤
...............

Melodi'nin Ağzından:

Bir okul sabahına daha hüzünle gözlerimi aralarken kapıda dikilen Melek sağolsun korkuyla yerimden fırladım.

"Euzu billahimineşşeydanirracim... Sen bu saatte nasıl uyandın?" dediğimde uykulu uykulu gözlerime baktı.

"Kanka çok acıktım. Bana kahvaltı hazırlar mısın?"

"Yoo ananın uşağı mı var?"

"Melodi geçen yazdan kalan ifşaların elimde. Sarp eniştem  bunları görür mazallah."

"Gel ya gel. İki yumurta kırmayı hâlâ öğrenemedin." diyerek elime yüzüme su atıp mutfağa geçtim...

..............

Hep beraber kahvaltımızı ettikten sonra Deniz mutfağı toparlarken ben de koşarak makyajlarıma sarıldım. Biraz kapatıcı biraz highlighter azcık da maskarayla işim tamamdı. Melek kapının köşesinde durmuş zabıta gören seyyar satıcı gibi beni izlerken büyük bir kahkaha patlattım.

"Niye öyle bakıyorsun?"

"Ya şunlara vakit ayırdığına inanamıyorum. Cidden çok tuhaf."

Bu haliyle gözüme tam bir çocuk gibi göründü. Meraklı, ürkek ve şaşkın..

"Gel sana da bir şeyler sürelim." dediğimde korkuyla yan odaya kaçtı. Ah Melek ah acaba ne zaman alışacaksın?

....................

Okula giriş yaparken Bekir abiye selam vererek etrafı süzmeye başladım. Maşallah her yer doluydu. Dokuzuncu sınıflar okula alışmaya çalışırken onuncu sınıflar da dokuzlara büyüklük taslıyordu. On birleri sınav telaşı sarmışken on ikiler de testleri yalayıp yutuyordu. En son bir tanesi sorularla kavga edip kitabı yerlere fırlatıyordu...

Sınıfa girer girmez kafamı sıraya bıraktım. İlk dersin Edebiyat olmasına sevinmiştim. Ben de sayısal olmadığından sözellerle aram oldukça iyiydi...

"Günaydın çocuklar."

"Günaydın."

"Oturun bakalım."

Kadın sınıfa bir Kösem Sultan edasıyla girerken gözüm mor farına takıldı. O ne öyle ya? Baya bildiğin dayak yemiş havası katmıştı. Ruju da sürememiş dişine bulaştırmıştı.
Kadına bakarak makyaj analizi yaparken Melek tarafından dürtüldüm.

"Kanka bir espiri yapayım mı?"

"Yapma diyeceğim ama sen yine de yapacaksın zaten."

"Bütün umutlarım suya düştü ama boğulmadılar. Neden?" dediğinde Deniz arkadan atladı.

"Melek sabah sabah espirilerini  kaldırabilir miyim cidden bilmiyorum."

"Çünkü onlara yüzme öğretmiştim."

En güzel küfürlerden birer demet yapıp Melekciğime hediye edecekken edebiyatçının sesiyle donakaldım.

"Melodi neden konuşuyorsunuz? Söyle bakalım Türk edebiyatının ilk psikolojik romanı nedir?"

"Mehmet Rauf - Eylül hocam."

"Aferin çalışmışsın. Sen otur Deniz'e de soralım."

Aha işte Deniz şimdi bitmişti. Bu kız anca matematik yapardı, fen yapardı.

ÜÇ SİLAHŞÖRLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin