Menajer Hyung?

2.1K 147 60
                                    

Arabadaydık, grupla birlikte. Hepimiz çekimlerden yorgun düşmüştük ve çoğu üye uyuyordu. Tao hyung'un çekimleri erken bitişi için o Pakistanlı menajer ile erken gitmişlerdi. İsveçli olan araba sürüyordu, Türk olansa bizim yanımızda oturuyordu.

Elimdeki suyu bir oraya bir buraya çeviriyordum. Canım çok sıkıldı. Havada az sonra şimşek çakacak gibiydi.

Derkeeen sağanak yağmur başladı, koyu bulutlar etrafı sardı.

Tanrım lütfen! Lütfen yine kriz geçirmeyeyim. Bu sefer Tao Hyung yok ve Luhan, Kai Hyung uyuyor. Yalvarırım!

Yalvarmalarıma rağmen Çaka'n şimşek ve esen rüzgarla elim telefona gitti. Annemi arayabilir ya da film izleyebilirdim olmadı müzik dinlerdim. Tabi eğer şarjı olsaydı...
Kafamı kaldırdım ve etrafa bakınmaya başladım. D.O-shi telefonuyla oynuyordu,aynı şekilde Chanyeol-shi de. Diğer herkes uyuyordu. Derken menajerimizle buluştu ve endişeli gözleriyle karşılaştım.
Chanyeol-shi'nin kulaklığını çıkarmasını istedikten sonra fısıldadı.
"Baekhyun ile yer değiştirebilir misin?" Chanyeol-shi kırmızı Işık'ta durduğumuzda yanıma geldi bende hemen menajer hyungun yanına gittim.

"Sorun ne Baekhyun?" Dediğinde ona anlatamayacağımı düşündüm.
"H.hyung sadece sarılabilir miyiz?" Diye sorduğumda ilk garipsesede kollarını araladı. Benden uzun olduğu için ve kafamı bir yerlere saklamak istediğimden göğsüne gömmüştüm yüzümü.

"Hyung? Bana masal anlat-ır m.mısın?" Sesimin titremesini engelleyemeyerek konuştum.
Gülümsedi ve
"Bunu bana annem çok anlatırdı bende sana anlatacağım."
İlahi Bakış açısı
Menajerleri gülümseyerek bir yandan hikayeyi okuyor diyer yandan da Baekhyun'un saçını okşamaya başladı.

"Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal iken eski hamam içinde...Hamamcının tası yok. külhancının baltası yok... Arap bacı hamama gider, koltuğunda bohçası yok... Handadır handa, yetmiş iki deli ile bir manda. Yedik, içtik, dişimizin dibi et yüzü görmedi... Bereket versin hacı cambaza... Bize bir at verdi, dorudur diye... At bize bir tekme vurdu. Geri dur diye... Deniz ortasına vardık kıyıdır diye...Tophane güllesini cebimize doldurduk, darıdır diye... Kız kulesini belimize soktuk borudur diye... Tuttu bizi bir zaptiye, delidir diye... Attı tımarhaneye, bir gün, iki gün, üç gün...Tuttuk pirenin birisini, yüzdük derisini, çadır kurduk Üsküdar'dan berisini... Masaldır bunun adı... Söylemekle çıkar tadı... Her kim ki dinlemezse, hakkından gelsin topal dadı...

Vakti zamanında çok iyilik sever bir padişah varmış... Fakirlere ramazanlarda yiyecek, bayramlarda giyecek dağıtırmış... Yılda bir gün de sarayının karşısındaki çeşmenin bir musluğundan yağ, bir musluğundan da bal akıtır, herkesin duasını alırmış...

Gene böyle çeşmenin musluklarından yağ ile bal aktığı bir gün, ihtiyar bir kadın çeşmeye gelmiş. Elindeki ağzı kırık testiye yağ doldurmuş.

O sırada, padişahın yaramaz oğlu da, sarayın penceresinden çeşmeye gelip gidenleri seyrediyormuş. İhtiyar kadın çeşmenin yanından uzaklaşırken, okunu çektiği gibi onun testisini parçalamış. Yağ yerlere dökülmüş.

Şehzade, ihtiyar kadının haline kahkahalarla gülmeye başlamış. Neye uğradığını anlayamayan kadıncağız, başını kaldırıp, şehzadeye:

Hey oğlum! diye seslenmiş, ben sana ne yaptım da testimi kırdın? Dilerim Allah'tan, Limon Kız'a aşık olasın da, onu göremeyesin!

O günden sonra şehzadeyi bir düşüncedir almış... Acaba bu Limon Kız nasıl bir şeydir, diye akşamlara kadar düşünüyor, meraktan çatlayacak hale geliyormuş.

Hyung? [ChanBaek]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin