Lay Yixing?

1.4K 122 17
                                    

Evet sonsuza kadar canım hyunglarımın yanında duramazmışım şu an onu öğrendim. Yani yoksa şu an bu korku evi çakması yurdun kapısında neden olayım?

Hyunglar beni ikna etmeseydi ölsem gelmezdim buraya!

Zili çalmamla kapının açılması ve Jongin'in boynuma atlaması bir oldu. Evet,şaşırmıştım ama sadece bu kadardı. Jongin kollarını etrafımda sardı ve söyledi,
"Baekhee gitmeyeceksin değil mi?~~ Bizi bırakmazsın değil mi?~''

Ha?
Haa
Chanyeol yine ağzını kapatamamış demek ki! Gözlerim kapıdaki Chanyeol'ü bulduğunda kötüce baktım ona.
Gözlerini kaçırdı ve başka bir yerelerde dolandırdı gözlerini. Ben bu şebeğe nasıl kızabi- HAYIR KIZARIM! Evet kızarım!

Joonmyeon konuştu,
"Jong bırakta çocuk içeri girsin."

Hep beraber içeri girdiğimizde Lay'in olmadığını farkettim, normalde bugün hepimizin tatiliydi?

"Lay nerede?" Kimse bana cevap vermeden öylece halıya baktılar.
Telefonu aldım ve mesaj atmaya çalıştım. Engel? Beni engellemiş miydi? Whatsapp Grubundan da çıkmıştı.

"Size söylüyorum Lay nerede?"  Minseok beni cevapladı.

"Sadece... düşünmek istediğini söyledi. Ona göre bir grupsak beraber olmalıyız ve
Lay grup olmadığımızı söylüyor."

Derin bir nefes aldım ve yavaşça verdim, anlayamıyorlar ve bu beni yoruyor.

"Şimdi şu işi bir konuşalım. Tanıdığım ve güvendiklerimle bazı şeyleri konuştum ve gruptan ayrılmayacağım. Ama Lay'in konuşabileceği biri yok ve böyle düşünmekte haklı şimdi eşyalarımı odaya bırakıyorum sizde mont falan giyin ve sanki gece yürüyüşüne gitmiş gibi dolanın etrafta baktığınız yerde yoksa gruba yazın,hadi."
Odaya bavulumu koyduktan sonra ayrılmamız gerektiğini söyledim.
Kyungsoo, Jongin
Sehun, Suho
Chen,Minseok
Tao ve Chanyeol
Bense tektim. Bunu bilerek ayarlamadım tabiki! Yani biriyle olsam konuşmak zorunda kalırım ve nedense istemiyorum.

Herkes dağıldığında ben düşünüyordum. Hala oturmuş düşünürken bildirimler gelmeye başladı. Neredeyse her yere bakmışlardı ama yoktu. Ben Lay olsam nereye giderim? Daha çok açık alan, her ihtimale karşı yakın bir yer ve yeşillikli bir yer! Hızlıca SM binasının yanındaki parka ilerledim, belki orada olmayacaktı ama sonuçta deneyecektim.
Hızlı adımlarım koşuşturmaya döndüğünü nefes alış verişlerimden fark ettim.

Herne kadar umursamadığımı söylesem bile birinin daha benden önce ayrılmasına katlanamazdım.

Parkta aydınlık olan tek yerde, salıncakta, üzerinde sadece kısa kollu bir tişörtle,ki geceleri serin olurdu, kamburca oturmuş ve hafifçe sallanıyordu. Adımlarımı seyrelterek ilerledim ki ses çıkarsam bile beni duymayacaktı, bağıran düşünceler arasında kalmıştı.Salıncağa oturduğumda bile fark etmemişti mesela.

Salıncakta sallanmaya başladığım sırada beni fark etmiş ve irkilerek dönmüştü. Ben o sırada mesaj atıyordum.

"Joonmyeon, yurda dönün biz geliriz."
Sadece bunu yazmış ve özelden atmıştım. Hızlıca Lay'e döndüm.

"Sen.. ayrılmadın mı?" Şaşkınca sorduğunda cevapladım.

"Sadece.. düşündüm, arkamda bırakacağım hayal kırıklıklarını ve benim çabalarımı, çabalarımızı. Yorulmuş olmam sizi yarı yolda bırakmam anlamına gelmez. Sadece ara verdim, ruhum yorulmuştu çünkü."
Bana baktı, ve bakışlarını hissettim. Sanki ruhumdaki yaraları görmek istercesine bakıyordu. Beni görüyordu.Bu bakışı sevmiştim.

"Gruptan ayrılmak istiyorum." Keskin bir şekilde söylediğinde az önce ruhumu okşayan bakışları şimdi batıyordu, tüm suç benimmişçesine.

"Bende istiyorum. Ama yapamam, en başında verdiğim sözü bozamam. Herkese söylediğim yalanları kendime söylersem kaybolurum; kimse bulamaz beni, ben bile bulamam benliğimi. Çöp olur giderim herkes gibi."

Lay bana baktı düşünürcesine ve söyledi.
"Devam et, ikna olmak istiyorum." Söylediğiyle kafamı iki ayrı yana salladım.

"Seni ben değil seni,sen ikna edersen bizimle kalırsın ama bir şeyler anlatmamı istersen sana hayallerimden bahsedebilirim. En azından eskiden tutkuyla peşinden koştuğum."
Kafasıyla onaylayınca anlatmaya başladım. Asıl amacım beni yıkmalarına rağmen benim gitmeyecek kadar sadık olduğumu görmesi ve grup içerisinde sorunu olmayan kendisinin gitmemesi gerektiği mantığını ona kabullendirmeye çalışmak olarak konuşmaya başladım.

"Gruba gelmeden önce cidden çok heyecanlıydım. Öncesinde kimseye söylemek istemesemde bir şekilde söylemek zorunda kalmıştım.
Benim için yeri ayrı olan bir hyungumla konuşmuştum ve onun gözünde 'Korkusuz Byun Baekhyun' olan ben omzunda korkuyorum diye sayıklamıştım.
Burası uzaktan iyiydi bunu biliyordum. Ama ilk gün yanınıza geldiğimde kendi kendime söylemiştimki "Yanılmışım." Ön yargılı olduğumu düşünmüştüm.
Hatta ilk gün anneme sizi anlatırken müthiş bir huzurda vardı içimde. Şey en küçük olduğumdan beni korursunuz sanmıştım, beraber yaparız bir şeyleri yani en azından ben böyle düşlemiştim. Evet hayat farklı falan ama bu çok başka bir boyuttu, resmen kameradan müdür izliyor diye rol yapmıştınız. Bunu anladığımda çok üzülmüştüm. İstenmiyorsam en başta söylemeliydiniz çünkü ben inatçı biriydim. Herneyse sonra beraber ilk kez bir yere gidecektik! Aklımdan sadece bu geziyle onlara yaklaşabilirim düşüncesi geçsede sizin öyle düşünmediğiniz çok açıktı. Konuşulan konuyla alakalı bir şey söylerken konuyu değiştirmeniz ve bu olayın sadece bende olması sinir bozucuydu bende bir zaman sonra telefonumla oynamaya başlamıştım.
Sonra sonra sizden kopmaya başladım.. aslında sizinle hiç 'Bir' olamadık. Ve benim bütün hayallerim suya düştü. Emeklerimle birlikte en dibe battılar ve işte böylece 3 yılım çöp oldu."
Lay ayağa kalktı ve söyledi.

"Şu işi bir açıklığa kavuşturalım. Yurda gidiyoruz."
"Ne?" Ağzımdan kaçan ufak nidaya kıkırdamış ve sonrasında elini omzuma koyup beni kendine çekti. Bu herne kadar sarılma gibi gözükse bile....
Siktir.
Şu an
Ben
Ve
Lay
Sarılıyoruz.
SİKTİR!
Kolumdan tuttuğu gibi beni yurda sürükledi. Sanırım bu durumu sevmiştim.
Yürürken söyledi.
"Baekhyun..." ona yöneldiğimde devam etti.
"Özür dilerim,önyargılı olduğum için."
Cevap vermeyip yürümeye devam ettim.
Ağzını açacakken söyledim.
"Yurtta hep beraber konuşuruz."
Kafasını salladı ve belediye çukuru gibi olan gamzesini göstererek gülümsedi.

O sırada aramızda uzun ama sıkıcı olmayan bir sessizlik geçti. Yorgun olduğumdan esnemelerimle süsledim bu sessizliği.
Ve o sessizliğe bir düş bıraktım.

"Herne kadar kimseyi affetmeyeceğim desem bile kalbim her saniye onları biraz daha affediyordu ve bu beni çileden çıkarmak için müthiş bir teknik."

İlahi Bakış Açısı

Luhan telefonun diğer tarafından gelen sesi duymuştu. Duymuş o iki söze kalbini vermişti lakin bunu küçüğe söylememişti, söyleyememişti. Onunla asla olamazlardı ve bunu bile bile küçüğü umutlandıramazdı. Sadece aldığı befesi geri verebilmişti ve bir ötekisini içine çekmeyi sürdürdü. Biraz sonra Sehun telefonu kapattığında:

Luhan kapalı olan telefona doğru acizce fısıldadı, zorundaymış gibi hissediyordu, zorundaydı çünkü.

Seni seviyorum Sehun

🌑🌒🌓🌔🌕🌖🌗🌘🌑
#YouDidWellJonghyun

Hyung? [ChanBaek]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin