11'lik masa...?

967 71 7
                                    


Şu an neden burada olduğumu sorgulamaktan kendini alamadım. Menajerlerle bir yerlere pek gitmezdik gitsek bile üçüyle giderdik 13 kişi takılırdık, müdürde bizimle ölse takılmazdı üye kayıbından sonra bizden uzaklaşmış ve sert davranmaya başlamıştı.

Şu an neden 11 kişilik bu masada olduğunu ona liderlerinin açıklayacağı düşünerek konuşulan neşeli konuyu bir kenara attım.

"Junmyeon Hyung, neden buradayız? Bir şeyi mi bekliyoruz?"
Sorduğum soruyla herkes sessizleşmiş ve lidere bakmışlardı.

"Beraber takılalım diye geldik Baekhyun? Birini beklediğimizi de nereden çıkardın?"
Derin bir nefes aldım, öyle olmaması için iç geçirdim ve söyledim.

" Bu cafeye 12 kişiyken gelirdik, normalde küçük bir cafeyi bir saatliğine kapatırdık, masadaki sandalye sayısı hep 10 olurdu, bu saatte burada olmazdık normalde, biz daha geç gelirdik ve Sehun Hyung uzun süredir parfüm sıkmıyordu bu demek oluyor ki birini,Sehun Hyung'un önem verdiği nadir insanlardan birini bekliyoruz?"

Masadaki sessizlik pek sürmedi, en azından benim için. Park Düşünceli Chanyeol beni arka çıkıştan çıkarmış ve nefeslenmemi beklemişti.
Sonra merak ettiklerini sormaya başladı.

"Baekhyun..?" Çekingence sorduğunda cevapladım onu.

"Efendim Yoda'm?" Normalde birbirimize takma ism takamazdık çünkü aynı yurtta sekiz kişi daha bizimle kalıyordu.

"Bu gruba ilk geldiğinde tam olarak ne hissettin? Bize veya kendine bile söyleyemediğini itiraf edebilir misin?"
Yumuşakça sorduğunda onu geri çevirmem mümkünmüş gibi güzel gözlerini gözlerime kenetlemişti. Nefes aldım ve konuşmaya başladım.

"Bay Lee bana gruba katılacağımı söylediğinde çok korkmuştum 1 yıl bile staj görmemiştim sonra sizinle olan ilk buluşmamız beni rahatlatmıştı ama çok kısa süreliğine. Bay Lee izliyor diye böyle davrandığınızı düşündüm. İlk defa evimden ayrılıyordum ve sizin davranışlarınızın özellikle seninki beni bir çöp gibi hissettirdi. Ayrılmak istedim ama tanıdıklarım izin vermediler. En kötü kısım sanırım bir sevgili dedikodusu çıkmasına rağmen bana acaba diye yaklaşmanızdı. Kris in hislerini bilmiyorum ama belki de biz en başından beri 11 kişiydik? Luhan hiç birimizle bir bağ kurmamış sonuçta?"
Bitirdiğimde bana sarılmış ve özür dilemişti;

"Baek ben özür dilerim meleğim, çok özür dilerim. Seni gördüğümde kendimi garip hissetmiştim, kalbim öyle hızlı atmıştı ki bu histen nefret ettim.
Seninle olan ilk görüşmemiz grupla olan yani onda herkes normal davrandı Bay Lee için değil ama sonra herkes seni çok sevdiklerini söyleyince çok fazla garip hissettim. Biliyorum bu yaptıklarım bir saçmalık ama sana olan hislerim bitsin istedim.
Üyelere sana iyi davranırsak şımaracağınla alakalı bir şeyler zırvaladım ve onlar sana bu yüzden uzak kaldı.
Ben özür dilerim Meleğim çok aptalım ve... ve beni affetmezsen an-larım."

Sesi titremeye başladığında şok geçirdiğimden sadece bana sarılmasına izin verebilmiştim.
Kalbimi adadığım adam benim dışlanmamı(?) istemişti. Uzaklaşmamı istemişti, ayrılmaya karar vermemin nedeniydi o.

Derince bir nefes aldım her şeyi bırakabilmek için.
Aldığım nefes bana huzur vermek yerine boğmaya çalıştığında ne yapmam gerektiğini bilmiyordum.
Affetmek istiyordum ama bu önemliydi. Öylece affedemezdim onu belki beni yeniden kazanmalıydı? Hayır, beni yeniden hissettirmeliydi bu zamana bağlıydı?

Omzumdaki kafasını kaldırdım ve düşük tebessümümle konuştum.
"Ben.... biraz zaman istiyorum senden, düşünmem için beni boğmayan bir yere ihtiyacım var."
Bana üzgünce baksa bile ne aklım ne de kalbim affederdi onu.

"Beni affetmeni beklemiyorum ama ben çok üzgünüm senden sonsuza kadar özür dileyebilirim. Üzgünüm, özür dilerim Mele-"
Hızlıca elimi kaldırdım ve sözünü kestim, bana öyle seslenmesi rahatsız etmişti beni, birden soğumuştum ondan.
Birden soğutmuştu kendini.

Kimseye bir şey çaktırmadan içeri girdiğimizde sandalye boş değildi.
Boş olmasını dileyebilirdim ancak bu bir işe yaramazdı, beni yarı yolda bırakmak dışında.

Geri dönmek amacıyla arkamı dönsem bile en son telefondan duyduğum sesi beni durdurdu.

"Baekhyun!" Çaresizce seslenişi küçük bir şey hatırlatmıştı bana; ona yalvarışlarım.
Onun gibi gidecektim ben de şimdi.

"Sadece bir kereliğine, dinle beni. Yalvarırım!"
Elinde kalan her şeyi kullanırken acınası göründüğüne kalıbımı basabilirim.
Birinci adımım üçe katlandığında Jongin Hyung yanıma geldi, klişe bilek tutma sahnesini yaşadık.

"Baekhyun lütfen sadece birazcık bile olsa dinle onu, sen olmazsan hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz?" Dediğinde.

"Yardakçı Sehun size ben olmasam bile anlatacak fikrimce?"

11. Sandalye konuştu;
"Sadece bir kereliğine Baekhyun?"

"Bunlar sana da çok benzer değil mi? Gitmemen için sana yalvarışlarıma benziyor senin bozduğun gibi benim de bozma zamanım geldi ; bu saçmalıkları dinlemek için hiç bir bağım veya nedenim yok Bay Xiao."

Küçük bahçeden geçip arabaya ilerledim.
Bir yere gitmeyecektim içeride duracaktım sadece.
Telefonum çaldığında numara kayıtlı olmasa bile kimin aradığını biliyorum, adım gibi.

Açıp tek kelime etmeden dinledim telefondan gelen biraz cızırtılı sesi.

"Ben... gitmek, sizden ayrılmak istemedim."

"Buna zorunda bırakıldım, ilk başta sasaengler sandıklarım ama arkasında kendi şirketimin olduğunu öğrendiklerim tarafından."

"Kardeşimin odasında olan bir yabancı aradı beni, çirkin sesini ve yüzünü Exo dan çıkart, yoksa kardeşin sonsuza kadar uyur gibi kelimeler kullandı ve bana sadece 42 saat verdi ve bir kaç fotoğraf.
Bu olayı ilk başta sasaeng olayı sansam da ayrıldıktan sonra aldığım bir iki mesajda anlamıştım SM'in oyunu olduğunu.
Bu tarz bir oyunu Yifan'a da yaptılar. İkimiz sizi bırakmak istemedik, bunu düşünmezdik bile ama ailemize bir şey olsaydı... düşünmek bile korkutucu.
Yifan gelemedi çünkü buraya gelince ailesine bir şey olacağını düşünüyor."

Uzun bir sessizlik ardından konuşmam gerektiğini biliyordum ama fazlasını yaptım. Arabadan çıkıp hızlıca masanın yanına koştum.
Bunları bilemezdim.
Ablama, abime ,anneme veya babama bir şey olma riski olsaydı ben de düşünmezdim nerde ne yaptığımı, yapacağımı.

İçeri girdiğimde bana bakamayan üzgün, kırılmış Luhan Hyung'a sarıldım.
Uzunca sarıldım, bırakmak istemiyormuş gibi değil bırakmak istemiyorum.

"Ben üzgünüm, bilmiyordum."

Yorgun sesiyle fısıldadı;
" Teşekkürler Baek, önemli değil."
Ona takındığım onca tavıra rağmen kollarına alması gerçekten etkileyiciydi.
Sarılmamızı sonlandırdım ve hızlıca bileğinden tuttum.

"Bizim konuşacaklarımız var siz yurda gidin ben bu gece onunla kalıcam." İsyan seslerine kahkaha atmış ve otele gitmiştik. Yurda alamazdık onu, görürlerdi.

"Şimdi önce sorularım olsa da sen ve Chanyeol çıkıyo musunuz?" Sorusuna kızarmış ve kafa sallamıştım.

"Aman Tanrım! Baek kızardın!"

"Hey hey hey önce sen neden bana numaranı vermediğini söyle! Neden sadece Sehun- ah pardon siz çıkıyosunuz değil mi?"

"Ne hayır! Biz çıkmıyoruz!" Diye çemkirmesine sadece kahkaha atmıştım günün geri kalanında yaptığım gibi.

🌑🌒🌓🌔🌕🌖🌗🌘🌑
#YouDidWellJonghyun
Sanırım biraççık beklettim sizi?
Özür dilerim.

BU ARADA PROFİLİMDEKİ DİĞER KİTAPLARA DA BAKMAYI UNUTMAYIN LÜTFEN
🙏

Teşekkürler ~

Hyung? [ChanBaek]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin