Canlı Yayın?

1.9K 143 8
                                    

"Herkese merhaba! Ben Exo'nun maknaesi Byun Baekhyun. Canlı yayını başlatmamın nedenini hepiniz biliyorsunuz ama biraz bekleyeceğim. Hem daha çok kişi izlesin diye hemde diyeceklerimi: Korece, İngilizce,İspanyolca ve Fransızca olarak yazıcam. Çünkü biliyorsunuz ki laf çarptırmak ve yanlış göstermek çok kolay."
Kağıtları yandan getirdim ve kalem aldım.
Yazmaya başladım. Bütün hepsi bitince kameraya döndüm. Yüzüm düzdü, her zamanki gibi gülmüyordum çünkü neden güleyim?

"Bayağı olmuş, tamam başlıyoruz o zaman!" Elime 4 kağıdı da alıp sırayla tutttum sonra korece konuşmaya başladım.

"Herkesin ve Dispatch'ın söylediğinin aksine benim Marine Lorphelin ile bir ilişkim yok. Şirketimin ve şirketinin neden yalanlamadığını bilmiyorum ve bundan rahatsızlık duyduğumu belirtmek istiyorum. Ve bir tek ben değil bayan Lorphelin'de rahatsız olduğundan eminim. Kimse kimseye küfür edemez. Sebebi olsun olmasın, küfür davranış/ahlak bozukluğudur. Hem kendime yapılan hemde bayan Lorphelin'e yapılan yorumlarıda gördüm. Şimdi yine 'nereden biliyorsun?' Tarzı yorumun geleceğini düşünerek cevaplama hissine sahibim. 'Çok fazla etiketlendim fanlarımın çoğu veya bayan Lorphelin'in fanları bana kötü yorumlar hakkında bir şey yapmam gerektiğini söylediler' ve bende yaptım, yapıyorum. Kimseye ama kimseye biriyle çıkıyor diye küfür edilmez. Ve olayın absürtlüğü biz çıkmıyoruz bile?
Ben istediğimle çıkabilirim? Bu bütün herkes için geçerli. Hepimiz özel hayata gelince sıradan insanlarız.
Ben istersem hem cinsimi istersemde karşı cinsimi severim. Bu kesinlikle kalp işi.

Her neyse, olayın gerçek yüzünü anlatmam gerektiğini düşünüyorum. Bayan Lorphelin'i bir o tarafa bir bu tarafa gittiğini görünce merak ettim. Ve kaybolmuş olabileceği aklıma geldi. Ve kendi kendime dedim ki " O kadar dil öğrendin Baekhyun bir işe yara." Gidip sordum ve kaybolduğunu bütün koridorların birbirlerine benzediğini söyledi. Ona zamanımın olduğunu ve onu götürebileceğimi söyledim ve konu memleketlere falan geldiğinde Fransızca konuştum, onun Fransız olduğunu öğrendikten sonra. Ve rahatladığından bahsetti.

Eğer yurtdışındaysanız ve oraya menajerinizle geldiyseniz ayrıca kaybolduysanız sizinle aynı dili konuşan bir insan görünce rahatlamamanız olası bile değil. Ve ben bu hissi bilmediğimden empati duygusuyla ilerleyerek onu rahatlatmaya çalıştım. Gülmesi de veya gülmemde bundan dolayı. Öncemiz yoktu bile.

Son olarak: Hiçbir idol hiçbir şekilde bir küfür bir hakaret veya aşağılanmayı haketmez. Eğer o kişi idolse fedakarlık yapmış demektir. Sesi güzeldir demek. Yorulmuş demektir, sen bunları yapmamışken nasıl hakaret edebilirsin? Çirkinse, kilosu fazlaysa veya davranışları kötüyse bu kimseyi ilgilendirmez. Çünkü idol olarak biz kulaklara şarkı söyleriz gözlere değil. Ve bizlerinde bir psikolojisi var. Vücuduma hakaret eden, benim kişiliğime hakaret eden, aileme hakaret eden ve en önemlisi beni sex objesi olarak gören çok kişi var. Mesajları görmediğimi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Ben üzülebilirim. Ben kırılabilirim. Depresyona girip kilo alabilirim. Ama bunların hiçbirini ekran karşısında gösteremem.
Tanıdığınızı sandığınız idollerin hayatları zor olabilir.
Omuzlarındaki yüklerin altında eziliyo olabilirler.
Ama tek yapabildikleri gülümsemek ve "Beni sevenler için." Diyip ayakta durmaya çalışmaktır.
Ben bir hayvan veya bir obje değilim. Hakaret edilebilecek biri değilim. Kimse değil."

İlahi Bakış Açısı

"Şimdi ne diyor?" Dedi Kim Jongin ve cevaplanmak için bekledi.

"Şuan Koreceyi bitirdi ve İngilizceye geçti. Sonra Fransızca ve İspanyolcaya geçeceğini de söyledi." Dedi Tao. Bütün üyeler oturmuş Baekhyun'un, minik maknaelerinin yayınını izliyorlardı. Bütün üyeler şaşkındı. Onun böyle bir şey yapacağını kimse düşünmemişti kimse içeri giremezdi, kapı kilitliydi. Ses çıkarsalar yayında milyonlarca insan vardı ve duyabilirlerdi.

"Neyden destek alarak yapıyo bu yayını? Bitirmek mi istiyor kariyerini?" Diye soğukça sorduğunda Kris'i Luhan hepsine döndü ve

"Hiç biriniz çocuğu anlamaya çalışmamışken bunu sorma hakkınız yok!" Tao devam ettirdi.

"O ve kuzenleriyle bir gün geçirdim ama buradaki Baekhyun gitmiş yerine stajerkenki pozitif Baekhyun gelmişti. Bizlere sunduğu sahte kahkahası ve gerçeği arasında o kadar az fark varki! O iyi bir oyuncu kırılan kalbini gizlemekte usta. Onu kırmayın daha fazla. O daha küçücük." Dediğinde D.O sinirlendi.

"Bize söyleyebilirdi?! Büyük ihtimalle gidecek ve grubumuz Baekhyun'un gitmesine rağmen onun dedikodularından zarar görecek! Bunu anlamalıydı!" Kai sinirle oturduğu yerden kalktı.

"Bunu sana nasıl söylesin çocuk? Bağıran sana mı söylesin? Yoksa onu iğneleyen bakışlara mı söylesin? Ah belkide küçük düşüren sizlere?! Eğer dedikodulardan korkuyorsan hiçbir şey yapma ve otur, bu sayede dedikodusuz bir hayat sürersin. 'Bunu anlamalıydı' da ne demek oluyor?! Çocuğun duygularını incittiğini bile anlamıyorsun ama onun bunu anlamasını mı bekliyorsun? Sen veya siz çıldırmışsınız!"

Ona cevaben Chanyeol konuştu.
"Bu grubumuz için sorun yaratabilecek büyük bir şey. Diğerkinler gibi değil? Ne demek haber vermeden canlı yayın açmak?!" Luhan cevapladı gözleri körleşmiş oğlanı.

"Dispatch sorun yaratmıyor mu yani? Bu yaptığı iyi bir şey! Diğerkinleri gibi değilse diğer seferlerde neden kızdınız, azarladınız? Ben seni yabancılaştırmış ve -shi ekini takmışım sen geliyorsun bana haber vermeden yayın açmaya kızıyorsun! Sence umrunda olur mu?!"

Kavga daha çok alevlenmişti kimse bir şey duymuyordu. Öyleki Baekhyun'un yayınının bittiğini bile anlamamışlardı taki Baekhyun salona girip hızlıca kapıyı çarpana kadar.

"Yeter! Anlıyor musunuz, yeter. Sizin şu saçma dırdırlarınızdan başkası ne derlerinizden sıkıldım. Grup olduğumuzu söylüyorsunuz ama asla sormuyorsunuz,beni. Mesela geceleri neden ağlıyorum? Neden kötü yorumlarda 'çıkıp gitmeli miyim?' Dediğimi? Neden öldüreceklerini söylediklerinde sizlere sığınamadığımı? Belkide o solomun olduğu konserden çıkarken gerçekten yaralı bir şekilde çıkacaktım? Yakıcı lazerlerden yanan tenim, onu önemsememenize şaşıyorum. Sonuçta ben sadece gelir kaynağıyım değil mi? Lütfen karanlık zihinlerinizi benden uzak tutun." Montunu aldı ve gidecekken konuştu Baekhyun.

"Murat Hyungun yanına gidicem. İçmeye veya onun gibi saçma salak bir yere değil. Yarına çıkacak tek şey yayınım olacak ve emin olun gruptan atılmayacağım."

Baekhyun
Yurttan çıktıktan sonra Murat hyungu aradım. Beni alsın diye. Hyungum hemen gelip beni almıştı. Bir cafeye gidemeyeceğimizden Murat hyungun evine gittik. Ona anlatamazdım belki. Yani ne diyeyim ki? "Grupta dışlanıyorum ve az önce kavga ettik?"
"Baekhyun iyi misin?" Endişeli çıkan sesi beni düşüncelerimden uzaklaştırmıştı. Sanırım bir yalan söylemekten zarar gelmezdi. Televizyon önündekinleri saymazsak gayet dürüst bir insanım.

"Sadece Dispatch ve yayın hakkında konuşmak için geldim. Morelim bozuldu biraz ve beni kimsenin yumuşatmasını istemedim. Sadece..."

Beni durdurdu ve sıcak bir çay verdi.
"Sen iç bende hemen yerini hazırlayayım." Ben sıcacık çayımı içerken yer yatağımı hazırladı ve yandaki mindere oturdu.

"Yat bakalım, maknae." Gülümseyerek yanına gittim. Yatağın içine girdikten sonra saçımı okşarken konuştu.

"Endişelenme. Sen şuan iyi bir şey yaptın sadece Bay Lee'nin bilmesi iyi olurdu. Yaptığın yayın gayet iyi oldu bu hayranlatının sana dahada yakınlaşmasını sağlayacak. Şimdi uyu tamam mı?" Diye bitirdiğinde zorlansamda sordum.

"Hyung, şey acaba yani tabi istersen.. bana limon kızı anlatır mısın?" Kahkaha atmış ve kafasını sallamıştı.

"Bu sefer uyumak yok!" Dediğinde gülerek cevapladım.
"Tamam, tamam. Ve hyung her şey için teşekkür ederim."
O hikayeye başlarken benim gözlerim ağırlaştı ve tekrar aynı yere geldiğinde gözlerim kapandı. Uyumadan önce duyduğum tek şey.

"Şu velet... güya uyumayacaktı." Ve kıkırdadı.

#YouDidWellJonghyun

Hyung? [ChanBaek]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin