27

3.1K 224 121
                                    


Faith.

Henüz yirmi bir yaşındayım.

Bundan tam üç sene önce lise aşkımla evlenmiştim ve ondan bana kalan en özel şey,oğlum dünyaya gelmişti. Brooke. Daha bir kaç aylıkken babasının ölümü üzerine adını kırgına benzeyen bir ad seçmiştim fakat adının anlamı kırgınlıktan çok uzaktı. Anlamı çevresindeki insanları stresli anlarından çekerek pozitif bir havaya sokmaktı. İnsanlar isimleriyle yaşar lafı çok doğruydu. Dylan ile zor bela edindiğimiz evde Brooke ve ben kalmıştık sadece ve benim tutanabileceğim bir ailem olmamıştı. Bu yüzden Brooke adını bana yaşatmıştı. O dört duvarı bana bir cennet bahçesine çevirmişti ve bunu sadece bir gülümsemesiyle yapmıştı.

Şimdi o dört duvar arasından oğlumla beraber çıkmış bundan dört ay önce bizi yanına sadece kızına bakmam için adama aşık olmuştum. Ve o da bana aşık olmuştu.

Ben Zayn kadar duygularımı açığa rahat bir şekilde çıkaramasamda benim hissettiğim şeyler onun bana karşı hissettikleriyle aynıydı. İlk zamanlar bunun farkına varamamış olsamda Zayn'in eski eşinin gelmesiyle anlamıştım onu kimseyle paylaşmak istemediğimi.

Söylemesi kolay gibi gözüküyordu. İnsanlar belki de benim için "Şuna bakın eşi öldü ama o başkasıyla evleniyor." "Çocuğu da var." "Üstelik evleneceği adamın da çocuğu var." diyeceklerdi. Sizce de insanların tek yaptığı konuşmaktan ibaret değil mi? Sizin mutluluğunuzu görmeden,hislerinizi umursamadan sadece konuşmak...Aşık olmak anlık bir şey, birden her şeyin çok parlak göründüğü en pastel renklerin bile ısınmaya başladığı,birden tüm yemeklerin daha lezzetli olduğu bir an bu. İnsan karar vererek aşık olmaz ki, her şey bir an da gelişir. İşte o konuşan insanların anlamadığı ve anlayamacağı şey buydu.

Ben Zayn'e aniden vurulmuştum,bağlanmıştım.

Kalbimdeki aşk dolu kısmın Dylan ile toprağa gömüldüğünü hissederken şimdi o toprak filizlenmişti ve çiçek bahçesine dönüşmüştü Zayn ile.

"Zayn ile birlikte olmana ve hatta yakında evlenecek olman beni o kadar çok mutlu ediyor ki."

Düşüncelerimi kenara bırakarak Lottie'nin uzattığı fincanı aldım. Bu cümleleri Lottie'den duymak o kadar iyi hissettirmişti ki çünkü o benim bu halimi en son lisede görmüştü. Mutlu ve aşık halimi.

"Teşekkür ederim,Lottie."

Fincanını sehpaya bırakarak kendini karşımdaki koltuğa attı ve bana döndü. Yüzünde ona neden teşekkür ettiğimi anlamamış bir ifade vardı.

"Anlamadım,neden bana teşekkür ediyorsun?"

"Beni desteklediğin için. Seninle liseden beri arkadaşız ve Dylan'dan sonra biriyle yeniden aile kurma düşünceme karşı çıkmadığın için."

Lottie her anımda ailesiyle yanımda olmuştu. Evlenirken,Brooke'un doğumunda ve sonrasında bana fazlasıyla yardım etmişti. Ailemin aksine.

"Faith işte şimdi saçmaladın. Seni desteklemem çok doğal çünkü senin mutlu olmanı istiyorum ve şu an Zayn ile mutlu olduğunu görebiliyorum."

Ona bir gülümseme gönderdim ve cevap vermeyerek kahvemden bir yudum aldım.

Bundan tam üç sene önce ailem Dylan ile hala ilişkime devam ettiğim için beni kapı dışarı etmişlerdi ve bir kaç hafta Lottie'lerde kalarak lise hayatımı tamamlamıştım. Sonrasında ise mezuniyet balomuzda Dylan evlenme teklifi ederek bana sadece ikimizin olduğu bir hayat sunmuştu. Kabul etmekten başka bir şansım yoktu. Beni seviyordu ve bende onu seviyordum. Belki yaşımız evlenmek için çok küçüktü o zamanlar ama bir an bile pişman olmamıştım. Tek kırgınlığım,tek pişmanlığın aileme karşıydı. On sekiz yaşındaki bir kızı kapı dışarı ederek yalnız bırakmışlardı. Bu onları son görüşüm olmuştu zaten.

Baby Sitter.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin