*ikinci sezonunun ilk bölümüne hoş geldiniz.*Düğün günü Faith'in ardından Zayn'inde mekanı terk etmesi üzerine insanlar daha da fazla şüphelenmeye başlamışlardı ve dedikodularında fazlasıyla yer veriyorlardı. Olanları kenardan izlemeye dayanamayan Louis hemen yan tarafında duran kadehi ve metal çubuğu eline alarak insanların hiçte sevmeyeceği bir sesi çıkardı ve dikkatleri üzerine topladı.
"Geldiğiniz için çok teşekkür ederiz. Bizde düğünün devam etmesini isterdik fakat,kardeşim Lottie az önce Zayn ile konuştu ve Faith'in panik atak geçirdiğini öğrendik. Kusura bakmayın,bir dahaki düğün tarihini hepinize ulaştıracağız."
Konukların bir kısmı üzüldüklerine dair bir şeyler mırıldanırken diğer kısmı ise bunun bir yalan olduğundan bahsederek gitmişti.
Görünüşe göre Louis bir süreliğine durumu toparlamayı başarabilmişti.
-İki gün sonra-
Zayn
Beş dakikalığına dinlendirmek için kapadığım gözlerimi açarak elimdeki bira şişesinden bir yudum aldım. Bira beni fazlasıyla aptallaştırmıştı fakat ben uyumamak için direniyordum. Çektiğim acının üstünde başka bir acı olduğunu kanıtlamak istercesine göz kapaklarımı kapatmıyordum. Peki göz kapatlarımı sonsuza kadar kapatmasam da kalbimde ki bu acıdan daha fazla acı çekebilir miydim? Ah saçmalık tabiki de hayır.
İki gün geçmişti.
Beni düğün günümüzde yalnız bırakmasının ardından her zaman geldiğim tepede tek başıma içki içiyordum. Üzerimdeki damatlık takımımla birlikte sadece karşımdaki deniz manzarasını izliyordum ve fazlasıyla içki içiyordum. İçkime eşlik eden sigaralarımla üstüne iki gündür hiç uyumadığım için fazlasıyla korkunç göründüğümü hissedebiliyordum. Bu benim için önemli değildi. Hatta şu an ondan ve yaşadıklarımdan başka hiç bir şey umrumda değildi. Sadece düşünüyorum. Düşünüyordum fakat bir türlü aklımda bazı şeyleri toparlayamıyordum. Neden? Bu soruyu iki gündür kafamdaki farklı kombinasyonlarla kendime soruyordum. Neden gitti? Neden beni yalnız bıraktı? Neden düğün günümüze kadar bekledi? Neden bana güvenmeyip gitmeyi tercih etti? Neden? Neden? Neden? Ve sonra ona olan sevgim hala ağır bastığından şu soruları kendime sorarak devam ediyorum; Bir sıkıntısı mı vardı? Korktu mu? Ona olan sevgimi hissettiremedim mi?
Kafamı karışık düşüncelerden kurtulmak adına sağa sola salladıktan sonra elimdeki bitmiş bira şişesini tüm gücümle fırlattım ve sürücü koltuğunun yanında olan koliden başka bir şişe çıkardım. Sürücü koltuğunda duran koliyle birlikte arabamda tamı tamına dört koli bira bulunuyordu ve kafamda olan şey hepsini içmekti. Ne olacağını bilmiyordum sonunda. Belkide komaya girer ve ölürdüm. Hatta kimse bana ulaşamadığı için de cesedim burda çürürdü. Çünkü tepeye geldiğimden beri telefonumu kapatmıştım ve çocukların bana ulaşmasını engellemiştim. Gerçekleşmemiş düğün gününden sonra onları hiç görmemiştim. Hatta düğünün ilk saatlerinden sonra onları görmemiştim çünkü Faith'in gitmesinin ardından yaşadığım şoku atlatmadan arabama atlayıp buraya gelmiştim. Benimle iletişime geçmek için bir zamanları olmamıştı.
Garip hissediyordum. Midemin yanması değildi bana garip hissettiren,kalbimin ağrımasıydı. Sanki yaşadığım tüm kötü olayları bir an da aynı zamanda hatırlamışım gibi beynim de işlevini uyuşarak kaybetmişti. Üstelik iki gündür kızımın nerede olduğunu da bilmiyordum. Sanırım en çok üzüldüğüm şeylerden birisi de onun anne olarak benimsediği, annesinden sonra Faith'in de onu terk etmesiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baby Sitter.
Fanfiction"Artık sadece kendi bebeğime değil, onun da bebeğine bakıyordum." @besameoldlover 29.08.16